Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1804 E. 2023/5522 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1804
KARAR NO : 2023/5522
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı Mehmet İlhan ile gıda alışverişi yaptığını, karşılığında Mehmet İlhan’a 2 adet toplam bedeli 134.000,00 TL olan çekleri verdiğini, ancak dava dışı Mehmet İlhan’ın bu çekler karşılığında teslim etmesi gereken malları teslim etmediğini, çekleri davalı bankadan kullandığı kredinin teminatı olarak davalı bankaya verdiğini ileri sürerek Denizbank A.Ş. Sahabiye Şubesi’ne ait E2-2056086 seri numaralı 67.000,00 TL ve… seri numaralı 67.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili bankanın çekleri ciro yoluyla ve iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi olduğunu, keşideci ile lehdar arasındaki def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava dışı Mehmet İlhan aleyhine Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/772 E. sayılı dosyası ile açtığı menfi tespit davasında Mehmet İlhan’ın açıkça davacının iddialarını kabul ederek aralarındaki ticari ilişkiye istinaden almış olduğu dava konusu çekler karşılığı davacıya teslim etmesi gereken malları teslim edemediğini, ekonomik durumunun kötüleşmesi sebebiyle diğer davalı bankadan kullanmış olduğu kredi karşılığında bu çekleri bankaya teminat amaçlı verdiğini beyan ettiği, ancak davalı bankanın kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından dava dışı Mehmet İlhan ile akdedilen genel kredi sözleşmesinin tarihinin belirtilemediğini, ciro yoluyla devralınan çeklerin nasıl ve ne şekilde kredi teminatı olarak alındığının izah edilemediğini, lehdar hakkında Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/772 E. sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının işbu dava ile birleştirmesine ilişkin taleplerinin mahkemece hukuka aykırı olarak reddedildiğini, davalı bankanın iyiniyetli olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, bedelsizlik iddiasının iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 689 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1.Dava, davaya konu 2 adet çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

2.Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması mümkün bulunan 6102 sayılı Kanun’un 818 inci maddesinde, rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun’un 689 uncu maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz. Nitekim Dairemizin yerleşik uygulaması da bu şekildedir. (Dairemizin 11.04.2018 tarihli, 2016/15070 E., 2018/2588 K. sayılı ve 26.09.2017 tarihli, 2016/7396 E., 2017/4744 K. sayılı ilamları)

3.Keşidecisi davacı, lehtarı dava dışı Mehmet İlhan olan davaya konu çeklerin, dava dışı Mehmet İlhan tarafından davalı bankaya beyaz ciro yoluyla devredildiği görülmektedir.

4. Davaya konu çekler üzerinde, “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” ibareleri ya da rehnetmeyi belirten başkaca herhangi bir kayıt bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Ancak davalı bankanın, çekleri, dava dışı Mehmet İlhan’ın kredi borçlarının teminatı olmak üzere görünürde temlik cirosu yoluyla devraldığı anlaşılmaktadır. Bu husus davalı bankanın kabulünde olup davalı banka 06.12.2018 tarihli cevabi yazısında; dava konusu çeklerin genel kredi sözleşmesine istinaden Mehmet İlhan’ın banka nezdindeki kredilerinin teminatına alınan çekler olduğunu bildirmiş olup, bu beyan karşısında dava konusu çeklerin davalı bankaya rehin cirosu ile devredildiği anlaşılmaktadır.

5. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince, geçersiz ciro ile hamil olan davalı bankanın meşru hamil olmadığı gözetilerek davalı banka hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(M)

KARŞI OY

Dava çekten dolayı borçlu bulunmadığının tesbiti istemine ilişkindir.

Davaya konu çekte davacı keşideci, dava dışı Mehmekt İlhan lehtar, davalı banka ise hamil konumundadır.

İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Uyuşmazlık lehtar tarafından hamile yapılan cironun rehin cirosu olup olmadığı yönünde toplanmaktadır.

Çek kanunen emre yazılı senetlerden olduğu için emre düzenlenmek isteniyorsa bunun açıkca çeke yazılmasına gerek yoktur. (TTK m. 785/1-a) Emre yazılı çekler ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yolu ile devredilir. (TTK m. 788)

Kanun koyucu çeklerde cironun şeklini ve hükümlerini poliçe hükümlerine yollama yaparak düzenlemiştir. TTK. 818/I-d yollamasıyla poliçeye ait cirolara ilişkin 683 ile 685. maddeler uygulanır. Hamilin hak sahipliğini ispat görevi ise TTK. 790. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümler uyarınca çek tam ciro veya beyaz ciro yoluyla devredilebilir.

Hamile yazılı senetlerin devri ise senedin teslimi ile olur. Hamiline yazılı çeki bulunduran biri yetkili hamildir.

Kambiyo senetlerinde ciro; temlik, tahsil ve rehin cirosu olmak üzere üçe ayrılır.

Kambiyo senedinin mülkiyeti ile birlikte senetten doğan tüm hakların karşı tarafa devredilmesi amacıyla yapılan ciroya temlik cirosu denir.

Ciro şerhinde hangi amaçla yapıldığı anlaşılamıyor ise cironun temlik için yapıldığı kabul edilir. Cironun temlik dışında başka bir amaçla yapıldığını iddia eden iddiasını ispatla yükümlüdür.

TTK. 688/1 maddesi uyarınca ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamil poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir. Bu durumda senetten sorumlu olanlar cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’ileri hamile karşı da ileri sürebilir.

TTK 689/1. maddesi uyarınca ciro, “bedeli teminattır” “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten herhangi bir kaydı içerirse, hamil poliçeden doğan tüm hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.

689/2. maddesi; “Poliçeden sorumlu olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı ileri süremezler; meğerki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun:”

Rehin cirosu, açık veya inançlı rehin cirosu şeklinde yapılabilir. (Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul 2010. s. 174)” Bedeli teminattır” veya “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten herhangi bir kaydı içeren ciro açık rehin cirosudur. İnançlı rehin cirosu ise, senedin rehin cirosu ile devredildiğine ilişkin ciro beyanında herhangi bir kayda yer verilmeyip rehin anlaşmasının cironun tarafları arasında yapılarak kurulabilir. İnançlı temlik cirosu Kanun’da düzenlenmemiştir.

Ciro şerhinde rehne ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadğı, ciro lehtarı lehine kambiyo senedi üzerinde bir rehin hakkı kurmak için yalnız taraflar arasında kalan bir rehin anlaşmasına uygun olarak yapılan ciroya gizli (örtülü) rehin cirosu denir.

Poliçeye ait bazı hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağını belirten TTK. 818. maddesinde rehin cirosu ile ilgili olarak 689. maddeye yapılmış bir yollama bulunmadığından çeklerde rehin cirosu yapılamaz, çekler yalnızca tahsil veya temlik cirosu ile devredilebilir.

Çekte rehin cirosu yolunun kapatılmasının sebebi, kural olarak çekin bir ödeme vasıtası olmasından kaynaklanmaktadır.

Ancak 5941 sayılı Çek Kanunu’nun Geçici Madde 3/5. maddesi hükmünde “31.12.2023 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” denilmek suretiyle uygulamada çeklerin de diğer kambiyo senetleri gibi bir kredi aracı haline getirildiği, ileri vadeli çek düzenlenmesi yolunun açıldığı görülmekte olup artık çeklerin bir ödeme vasıtası olduğu tartışmalı hale gelmiş bulunmaktadır.

Çekin, Türk Medeni Kanunu’nun rehne ilişkin hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkanı da vardır. (Öztan. F. : Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2012, s. 778 vd.)

Aynı konuda da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2018 tarih 2017/19-817 E. , 2018/1145 K. sayılı içtihatı da bulunmaktadır.

Bu konuda doktrindeki bazı yazarların görüşlerine gelince;

Teminat Amacı İle Verilen Çeklerin Bir İnançlı İşlem Oluşturması

Çekin bankaya hamil tarafından temlik cirosu ile de olsa, teminat amacıyla verilmesi bir inançlı işlem oluşturmakta ve böylece banka ile çeki ciro eden arasında bir akdi ilişki ortaya çıkmaktadır. Bu akdi ilişki karşılıklı hak ve vecibelere dayanmaktadır. Teminat amaçlı çek; ibrazdan önce teminat fonksiyonunu yitirirse – örneğin teminatını oluşturduğu kredi borcu sona ererse – banka çeki teminat verene – yeni bir ciro ile veya yapılan ciroyu çizerek – iade edecek; risk devam ediyorsa süresi içinde ibraz ederek aldığı çek bedelini bu defa teminat olarak muhafaza edecek; risk doğduğunda – kredinin vadesi geldiğinde – mahsup edecek; risk ortadan kalkarsa bu bedeli iade edecektir.
(Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, 2011 Basım , Ankara 148. syf. )

Teminat amacıyla temlik cirosu

Çekin, inançlı muamele olarak ve teminat amacıyla temlik cirosu yoluyla da devri mümkündür. İnançlı muameleler, muvazaa veya gizli muameleler olmayıp hukuken geçerlidirler. Teminat amacıyla da olsa çekteki temlik cirosu tamamen geçerli ve hamil bu ciro ile tüm haklara sahip olacaktır (TTK md. 602). Üçüncü kişiler, teminat amacıyla temlik cirosunun geçersizliğini ileri süremezler.

Teminat amacıyla ve temlik cirosuyla çekin hamili durumuna geçen kişi, çeki tahsil ettiğinde, ya çek meblağını çeki ciro edenin borcuna mahsup edecek ya da – borç henüz muaccel değilse – çek bedelini teminat olarak tutacaktır. Çek ödenmediği takdirde ise hamil keşideciyi ve diğer çek borçlularını takip edecektir.
(Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara 2011, 185. syf. )

Genel Olarak

Çekte sadece tahsil ve temlik cirosu yapılabilecekken, açık rehin cirosunun yapılması söz konusu olmayacaktır. Teoride yapılan bu tartışmalar TTK bağlamında anlam ifade etmekle birlikte Çek Kanunu çerçevesinde ileri tarihli çek uygulamasına hukuki zemin oluşturan Çek K m. 3/8 ve 5/1 ile 31.12.2023 tarihinde süresi bitecek olan geçici madde 3/5’in varlığı karşısında mesnetsiz kalmaktadır. Zira Çek Kanunu’ndaki mezkur düzenlemeler nedeniyle ileri tarihli çekler bir teminat vasıtası olarak poliçe ve bono ile benzer fonksiyonlar görmektedir. Dolayısıyla bu yönüyle ileri tarihli çekte açık rehin cirosunun olamayacağına ilişkin yukarıda zikredilen hukuki gerekçeler anlamsız kalmakta, sadece TTK m. 818’de atıf hükmünün bulunmadığı savı ileri sürülebilmektedir.

(Prof. Dr. Mehmet Özdamar / Doç. Dr. Kürşat Göktürk / Doç. Dr. Mehmet Çelebi Can / Dr. Öğr. Üyesi Esra Kaşak, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2021, 253. syf. )

Rehin Cirosu

Rehin cirosu yasaklanmış olsa da, çekin bir inançlı işlem gereği temlik cirosuyla teminat amaçlı verilmesine herhangi bir engel olmadığı öğretide ifade edilmektedir. (örneğin bkz. Kendigelen, Çek Hukuku, s. 234). Oysa bu durumda muvazaa olmadığı sürece çekin gizli/inaçlı rehin cirosu ile devrini mümkün kabul etmek ancak bunun – ciroda rehin amacını ifade eden bir ibare yer almadığı sürece – temlik cirosunun hüküm ve sonuçlarını doğuracağını kabul etmek de düşünülebilir. Nitekim Yargıtay 19. HD’nin 28.09.2017 tarih ve 2016-20339/6394 sayılı kararında da açık rehin kaydı bulunmadığı sürece çekin rehin değil temlik cirosuyla devredildiğinin kabul edileceği ifade edilmiştir. ( Kararlar Kitabı 2017, s.347)

Öte yandan çekin, TMK’nın rehne ilişkin hükümleri gereği rehnedilmesi de mümkündür.
(Prof. Dr. Hüseyin Ülgen/ Prof. Dr. Mehmet Helvacı / Prof. Dr. Arslan Kaya / Prof. Dr. N. Füsun Nomer Ertan, Kıymetli Evrak Hukuku, 13. Bası, İstanbul 2021, 315. syf. )

Çekin Devri

Çeklerde rehin cirosu yapılamaz., çünkü rehin bir alacağa teminat olarak verilir ve alacak vadesinde ödenmediği takdirde, alacaklı alacağını rehne konu olan mal veya haktan tatmin eder. Oysaki çek, ne bir kredi ne de bir teminat aracıdır. Çek bir ödeme aracıdır. Ayrıca, poliçeye ilişkin maddelerin çeke uygulanmasını düzenleyen TTK m. 818/1 hükmünde rehin cirosuna ilişkin TTK m. 689. maddeye atıfta bulunulmamıştır. Bu nedenle, çekin rehin cirosuyla bir başkasına verilmesi mümkün değildir.

Bununla beraber, “çekin inançlı rehin cirosu” (fidüsyer ciro, örtülü ciro) ile rehnedilmesinin mümkün olduğu itirazsız denecek tarzda doktrinde kabul edilmektedir. Kanımca, inançlı rehin ciro imkanı her zaman vardır.
(Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 2. Baskı, Ankara 2012, 277. syf. )

Rehin Cirosu Yasağı

Çeklerde temlik ve tahsil ciroları yapılabilir fakat rehin cirosu yapılamaz. TTK m. 730, b. 6, sadece vekâleten yapılan ciroya yollama yapmakta (TK m.600), rehin cirosuna, bir yollamada bulunmamaktadır. Bunun sebebi, gene çekin bir ödeme aracı olmasıdır. Kısa bir ibraz süresi içinde ödenmesi öngörülmüş bulunan bir senedin teminat amaçlı ciro edilmesi kanunen uygun görülmemiştir. Mamafih fidüsyer rehin cirosu yapmak imkânı daima vardır.
(Poroy/ Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 19. Bası, İstanbul 2010, 274. syf. )

Teminat Amaçlı Devir

Bir poliçenin (duruma göre bononun, hattâ çekin) teminat verilmesi tarafların bu konuda anlaşmaları ve tam ciro edilmiş poliçenin devri suretiyle olur. Senedin rehin cirosuyla devriyle, bu şekilde yapılan bir devir arasındaki fark derhal göze çarpar; ikinci halde, teminat veren, senedi tam ciro eden sıfatıyla kabul olunmama ve ödenmeme halleri için garanti borcu altına girmektedir Ortada gizli bir rehin cirosu mu, yoksa teminat amaçlı devir mi bulunduğu, ancak tarafların iradeleri yorumlanarak tespit olunabilir.
(Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara 1997, 633. syf. )

Çekin Tedavülü

Çekin teminat amacıyla verilmesi de mümkündür. Bu husus sadece örtülü (gizli) rehin cirosuyla yapılabilir (itimada müstenit temlik); aleni bir rehin cirosuyla çekin rehni mümkün değildir.
(Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara 1997, 1142. syf. )

Öte yandan, bir çekin, kısa vadeli alacaklar için itimada müstenit rehin cirosu (fidusiyer ciro, örtülü ciro, treuhandericshes Pfandindossament) ile rehnedilmesi mümkündür. Aynı şekilde çekin, Medeni Kanun’un rehne ilişkin hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkanı da vardır. (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara 1997, 1148. syf. )

Kambiyo senedi olan Bono özelinde gündeme gelen ciro ile ilgili 05.11.1969 gün ve 1969/6, 1969/7 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurul Kararında;

“İster kapalı ve ister açık olsun, temlik cirosu ile iktisap olunan senet ( teminat ) olmayıp bankanın mamelekine geçmiş bir haktır.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu`nun ticari senetlere ait hükümleri 1930 ve 1931 senelerinde Cenevre`de tekrar ele alınıp mükemmelleştirilen 1910 ve 1912 Lahey projelerine dayanmaktadır. Bu beynelmilel projelerin derpiş ettiği gaye, uluslararası geniş bir tedavül sahasını haiz olan ticari senetler için beynelmilel bir hukuk statüsü temin etmektir. Kanun yapıcının tedavül sahası milli sınırları aşan ve bu itibarla uluslararası önem arzeden ticari senetler için, beynelmilel anlaşmaları ve projeleri gözönünde bulundurarak tedvin ettiği Ticaret Kanunu hükümlerini, gayelerine ve dayanakları olan uluslararası projelere uygun şekilde tatbik etmek zarureti vardır. Binaenaleyh; Ticaret Kanunu`nun terhine müteallik açık hükümlerine rağmen temlik cirosu ile ciro edilmiş, ihtiva ettiği haklar kayıtsız şartsız hamilin mamelekine geçmiş bir bono veya poliçeyi (rehin) telakki etmeye imkan yoktur.

Filhakika, bir kambiyo senedinin keşide, kabul, ciro eden veya o senede aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar. Hamil bunların borçlanmadaki sıraları ile bağlı kalmaksızın içlerinden birine veya birkaçına veyahut hepsine birden müracaat hakkına haizdir. Fakat bu sorumluluk senet bedelinin temellük etmenin bir garantisi olup kambiyo hukukuna dayanmaktadır. Sorumlulukları senedi temellük edene münhasır bulunan bir borçlularla kambiyo hukuku ile ilişkisi bulunmayan ticari kredi ve bunun tarafları arasında bir rabıta kurmaya kanun hükümleri ve hukuk kuralları müsait değildir.

Ancak; senet zahiren temlik cirosu ile ciro edilmiş olmasına rağmen bedeli ödenmeyip ticari kredinin teminatı olarak kabul edilmiş ise, kambiyo senedi ve tahsil edildiğinde bedeli üzerinde hamilin (hapis hakkı) kabul edilmiş sayılacağından bu muamelenin bir nevi ön teminat ve bu dayanak ipoteğin ise munzam teminat sayılması mümkündür. Fakat bu hususun taraflar arasında yapılmış kredi anlaşmasında açıkça gösterilmiş ve muameleden de anlaşılmış bulunması lazımdır.

Sonuç: Bankaya, açtığı kredi ticariyi temin için ve rehin cirosu ile ciro ve teslim edilen poliçe ve bononun (ön teminat) ve buna dayanan ipoteğin (munzam teminat) sayılacağını, temlik cirosuna dayanan kambiyo senetleri kayıtsız şartsız bankanın mamelekine geçeceğinden ön teminat olarak kabullerine imkan bulunmadığına, ancak bankayla borçlu arasında yapılmış kredi anlaşmalarında hakiki maksatın teminat olduğu, tahsil veya temlik cirosuna rağmen senetler ve tahsilleri halinde bedelleri üzerinde bankaya hapis hakkı tanındığı ve bu husus açıkça tebaruz ettirildiği takdirde yalnız bu hallere münhasır kalmak şartıyla bu gibi senetlerin de ön teminat teşkil edileceğine” karar verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu çekteki cironun rehin cirosu olduğuna dair herhangi bir ibare olmadığı anlaşılmakla çekteki cironun temlik cirosu olarak kabul edilmesi gerektiği, rehin cirosu ile devredildiğinin mümkün bulunmadığı, çek lehtar tarafından hamile teminat olarak verilse dahi, bu teminatın bir nevi ön teminat olduğu, söz konusu cironun rehin cirosu veya gizli rehin cirosu olarak kabulünün mümkün olmadığı, çekin inançlı bir işlem gereği temlik cirosuyla teminat amacıyla verilmesine herhangi bir yasal engel bulunmadığı, “çekin inançlı rehin cirosu” (fidüsyer ciro, örtülü ciro) ile, öte yandan TMK’nın rehne ilişkin hükümleri uyarınca da rehnedilmesi de mümkün olduğu itirazsız denecek tarzda doktrinde kabul edilmektedir. İnançlı rehin ciro imkanı her zaman mümkün olduğundan söz konusu cironun da rehin cirosu olarak kabulü mümkün değildir. Kaldı ki Çek Kanunu’nun 3/5-8 ve 5/1 maddeleri uyarınca çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce bankaya ibrazının 31.12.2023 tarihine kadar da yasaklanmış olması da dikkate alındığında ileri tarihli çek verilerek çeklerin de kredi aracı olarak, teminat olarak verilmesi de yasal olarak mümkün hale gelmiştir.

Yine TTK 689. maddesi uyarınca çekte rehin cirosunun bulunduğu def’i şahsi def’i niteliğinde olup buna göre davacı keşideci temel borç ilişkisine dayanabileceğinden davalı lehtar ile hamil arasındaki ilişki nedeniyle davacı keşideci tarafından iyiniyetli davalı konumunda olan hamile karşı şahsi defilerin ileri sürülmesi mümkün değildir. Çeki temlik cirosu ile devir alan hamil davalı bankanın çekin bedelsiz olduğunu bildiği, bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından bedelsizlik iddiası davalı hamile karşı ileri sürülemez.

HGK’nın 25.01.2022 gün 2019(19)11-59 E., 2022/46 K., 30.05.2018 gün 2017/19-817 E. – 2018/1145 K., 11 HD 25.02.2021 gün 2020/5455 E. – 2021/1732 K., 12 HD’nin 03.05.2016 gün 2016/288 E. – 2016/12971 K., 19. HD’nin 09.10.2017 gün 2016/10787 E. – 2017/6717 K., ve bu doğrultuda 19. HD’ce verilen bir çok emsal karar da bu yöndedir. Kambiyo senetlerinden kaynaklanan davalara kuruluşundan kapatıldığı tarihe kadar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından bakılmıştır. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15/2-c ve 16/5 maddeleri hükmü uyarınca“Yargıtay dairelerinden biri yerleşmiş içtihatlarından dönmek isterse, benzer olaylarda birbirine uymayan kararlar vermiş bulunursa, Hukuk Genel Kurulu ile bir hukuk dairesi arasındaki içtihat uyuşmazlığının içtihatı birleştirme yönünde kesin olarak Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca karara bağlanması gerekir.” Yukarıda açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun dava konusu çekin rehin cirosu ile devredildiği ve davalı bankanın yetkili hamil olmadığına ilişkin görüşüne katılamamaktayım. Usul ve yasaya uygun bulunan Ankara BAM 22. Hukuk Dairesinin kararının onanması gerektiği görüşündeyim.