Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1786 E. 2023/2830 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1786
KARAR NO : 2023/2830
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/76 Esas, 2021/587 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap borcunu ödememesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini, %40’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi nedeniyle tarafların borç mutabakatına vararak birbirinden herhangi bir hak ve alacaklarının bulunmadığı konusunda anlaşmaya vardıklarını, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini ve %20 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen (İlk) Karar
Mahkemece 11.05.2018 tarih, 2016/435 E. ve 2018/263 K. sayılı kararı ile taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, ticari ilişkinin tarafların defter ve belgelerinden izlenebildiği, ancak davacı defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı için lehine delil olarak kabul edilemeyeceği, davalı defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığının anlaşılmış olması karşısında davalının defterlerinde borcu olarak görülen 40.231,54 TL davacı alacağının bulunduğu, bu nedenle davacının icra takibinde bu miktar yönünden haklı olduğu, davalının ise takibe belirtilen miktar yönünden itirazının haksız olduğu, davacının alacağının icra takibinden önce davalıya gönderdiği mektup ile talep ettiği anlaşıldığından icra takip öncesi temerrüdün oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih, 2019/149 E. ve 2019/4789 K. sayılı kararı ile ‘’..Davalı vekili, 14.01.2012 tarihli cevap dilekçesinin birinci sayfasının sonu ile ikinci sayfasının başındaki cümlelerde davacının takip talebine dayanak yaptığı 112.356,86 TL cari hesap ekstresinde belirtilen alacağın davalı tarafından ödendiğini savunmuştur. Bu durumda davacının bu miktarda asıl alacağının varlığı davalı tarafından kabul edilmiş olmaktadır. Artık davalı bu borcunu ödediğini ispat etmek zorundadır. Ancak bu konuda yapılan tahkikat ve alınan raporlar yeterli değildir.

Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından davacı lehine delil teşkil etmez. Ancak davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması da tek başına borcun ödendiğini göstermez. Davalı ödediğini ödeme belgeleri ile kanıtlamalıdır. Ayrıca davalının defterlerinde, davacı …’a ve dava dışı Dündar Mevsimlik … Ltd. Şti.’ne yapılan ödemeler karışık olarak görünmekte olup davalının sadece …’a yaptığı ödemeler ile kabul ettiği borcu ödemiş olacağının kabulü gerekir. Davadışı şirket tüzel kişi olduğundan şirkete yapılan ödemeler …’a yapılmış sayılamaz.

Ayrıca cari hesap alacağı yönünden davalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(6098 sayılı Kanun) 117’nci madde hükmü uyarınca temerrüde düşürülmedikçe takip öncesi işlemiş faiz alacağı oluşmaz. Dosya içinde davacı tarafından davalıya iadeli taahhütlü ihtarname gönderilmiş olduğu görülmüş ise de bu mektubun tebliğ tarihi ve temerrüt tarihi saptanmadan takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması doğru görülmediği .. ’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan 24.05.2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 6 ve 7 nci bendine göre 2009 yılına ait 48.430,00 TL ve 9.670,00 TL’lik 2 adet banka dekont tevsik edilebildiğinin belirtildiği belirlenmekle davalı tarafından kabul edilen borçtan davacı …’e bir ödemenin bulunmadığı, bu halde davalının kabullendiği borcu davacıya ödediğini ispat edemediğinden bu nedenle de davacıya borçlu olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen iadeli tahhütlü ihtarın davalıya tebliğ tarihi Posta Müdürlüğünden sorulduğu, gönderinin 18.05.2012 tarihinde davalının iş yeri yetkilisine tebliğ edildiğinin bildirildiği, dolayısıyla davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü, davalının temerrüde düştüğü tarih ile icra takip tarihi arasında geçen süre 25 gün olup işleyecek avans faiz miktarının 1.287,42 TL olduğu, davacının talebi kısmen kabul edildiği halde mahkeme kısa kararında davanın sehven kabulüne kararı verilmiş olduğundan taraflarca talep edilmesi durumunda bakiye kalan kısım yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 305’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi uyarınca fazlaya ilişkin istem yönünden ek karar verilme imkanı bulunması ve kısa karar ile gerekçeli karar arsında çelişki oluşturmaması için fazlaya ilişkin istem ve bu isteme ilişkin yargılama gideri yönünden gerekçeli kararda kısa karardan farklı bir hüküm tesis edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile Karamürsel İcra Müdürlüğünün 2012/690 E. sayılı dosyasına borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 112.356,86 TL asıl alacak, 1.287,42 TL işlenmiş faizi olmak üzere toplam ‭113.644,28 ‬TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde alacakların ödendiğinin beyan edilmesi ile kast edilenin, davacı ve müvekkilin karşılıklı olarak alacaklarının ödendiğine dair mutabakata varılmış olduğunu, davacı ile aralarında organik bağın olduğu aşikar … Mevsimlik Süs Bitkileri Pazarlama San. Ltd. Şti.’ye yapılmış ödemeler hesaba katılmaksızın, yalnızca Ahmet Dündat’ın şahsına yapılmış ödemelerin hüküm kurulurken dikkate alınmasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, …’ın şahsının ve ismini taşıyan limited şirketin aralarında bağlantı olmamasının olağan hayatın akışına aykırı olduğunu, kaldı ki 24.05.2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 7 nci maddesinde de müvekkilin Dündar Mevsimlik Süs Bitkisi firmasına 110.208,52 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, görüldüğü üzere müvekkilin sadece …’ın şahsına yapmış olduğu ödemeler göz önüne alınmakta, fakat yapılan ödemelerin göz önünde bulundurulmadığı dava dışı şahıs olan … Mevsimlik Süs Bitkileri Pazarlama San. Ltd. Şti.’ye borcunun bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte ticari defterlere bakılarak hangi ödemenin şahsa hangi ödemenin söz konusu limited şirkete yapıldığının tespitinin mümkün olamayacağını, 11.12.2020 tarihli Doç. Dr. Ednan Ayvaz tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda da tespitin yapılamadığının beyan edildiğini, tüm bilirkişi incelemelerine göre, davacı tarafın ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yapılmamış olduğu, kanun hükümlerine göre usulüne uygun tutulmamış olmasına rağmen %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, cari hesap ilişkisinden kaynaklı yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemlerine ilişkin olup, davalı tarafın cari hesaptan kaynaklanan borcunun kalıp kalmadığı ve davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin olup olmadığı hususları uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117’nci maddesi

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.