Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1771 E. 2023/5616 K. 05.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1771
KARAR NO : 2023/5616
KARAR TARİHİ : 05.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten, ve tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 1852 yılında kurulduğunu ve İsveç’in en eski yatak üreticilerinden biri olduğunu, dünya çapında tanınmış ve seçkin bir marka olarak 37 ülkede 300’ü aşkın dağıtım noktasıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanının çekirdek unsuru olan “hästens” markasının davalı Kurum nezdinde tescilli olduğunu, davalı şirketin “Hälsa Stockholm” markasına anılan markalarına dayalı olarak iltibas tanınmışlık ve kötü niyet iddialarıyla yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin markasının bir İsveç markası olması ve başvuruda yer alan “Stockholm” ibaresinin İsveç’in başkenti olmasının iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini, davalının sadece görsel ve işitsel bir benzerlik değil ayrıca kavramsal bir benzerlik de yaratmaya çalıştığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “hälsa” ibaresi olduğunu her iki markada da ilk bakışta dikkat çeken ve vurgunun toplandığı “HÄ” kısmının aynı bulunduğunu, her iki ibarenin de İsveç dilinde olması, Türkçe’de bir anlamlarının olmaması, Türk alfabesinde yer almayan “Ä” harfini içermesi nedeniyle genel intiba açısından markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerekeceğini, başvurunun tescili halinde müvekkilinin markalarından biri olarak algılanacağını, davaya konu marka başvurusunun tescil ettirilmek istendiği malların müvekkilinin markalarının kapsamında yer alan emtialar ile benzer/aynı olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarındaki koşulların da bulunduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkilinin sadece kendisiyle özdeşleşen “koyu mavi” rengi, yatakları üzerinde kullandığı deseni, afişlerinde kullandığı kompozisyonu ve katalogları gibi ticari sunumlarını taklit etmekle kalmadığını, müvekkilinin İsveç kimliğini dahi taklit ettiğini ileri sürerek YİDK’nın 22.10.2018 tarih ve 2018/M-8938 sayılı kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili firmanın 1936 yılında temelleri atılmış bir şirketler grubu olduğunu ve 80 yılı aşkın bir süredir ev gereçleri ve dayanıklı tüketim ürünleri üzerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 2015 yılından bu yana pek çok yüksek tirajlı dergi ve gazetede, Halsa markalarının reklamını yaptığını, Halsa markasının lansmanının Aralık 2015’te İstanbul İsveç Başkonsolosluğunda gerçekleştirildiğini, müvekkilinin markasının İsveç’te ve yine pek çok ülkede tescilli olduğunu, müvekkilinin “Halsa” ibaresinin yanına İsveç’te bulunan çeşitli yer adlarını ekleyerek tesciller aldığını, müvekkilinin Halsa markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markası ile davacı yanın markalarının benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markalar arasındaki ilk iki harf dışında hiçbir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının iki kelimeden oluştuğunu, davacı markalarının ise tek kelimeden oluştuğunu, davacı markalarında ayırt ediciliği yüksek bir at figürünün yer aldığını, markaların okunuş ve tonlamalarının birbirlerinden farklı olduğunu, davacının iddialarının yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 2017/18845 sayılı “Halsa Stockholm” ibareli başvuru ile davacının önceki tarihli “Hastens” markalarının, benzer emtiaları kapsadıkları görülmekle birlikte, markaları oluşturan işaretlerin, bütünsel anlamda ilgili tüketicide birbirlerinden ciddi şekilde uzaklaştıkları görüldüğünden 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında bir benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olmadığı, taraf markaları birbirine benzer görülmediğinden 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası şartlarının somut olayda oluşmadığı kötü niyetin ispat edilemediği, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf markalarında iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın, müvekkilinin uzun yılladır tescilli olduğu ve kullandığı 20. sınıfta yer alan mallarda tescil edilmek istendiğini, bu durumun markalar arasındaki iltibası arttırdığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “hälsa” ibaresi olduğunu her iki markada da ilk bakışta dikkat çeken ve vurgunun toplandığı “HÄ” kısmının aynı bulunduğunu, her iki ibarenin de İsveç dilinde olması, Türkçe’de bir anlamlarının olmaması, Türk alfabesinde yer almayan “Ä” harfini içermesi nedeniyle genel intiba açısından markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerekeceğini, öte yandan müvekkilinin İsveç’in en eski ve en tanınmış yatak üreticilerinden biri olduğu dikkate alındığında başvuruda yer alan Stockholm ibaresinin de müvekkilin çağrıştıracağını, müvekkilinin markasının son derece orjinal bir ibare olup 1582 yılından bu yana süregelen kullanımı nedeniyle özellikler yatak emtiası ile özdeşleştiğini, dolayısıyla dava konusu markanın yatak emtiasında kullanılmasının dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanmasına neden olacağını, müvekkilinin itirazına mesnet markasının tanınmış olup 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarındaki koşullarının da oluştuğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “Hälsa Stockholm” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “Hästens” ibareli markaları arasında 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.