Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/170 E. 2023/4003 K. 22.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/170
KARAR NO : 2023/4003
KARAR TARİHİ : 22.06.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1194 Esas, 2021/712 Karar
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/46 E., 2019/186 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi gereği davalının müvekkili şirketin bayisi olduğunu, davalının haksız olarak bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak fesh ettiğini, yapılan fesih işleminin yasal olmadığını, müvekkili tarafından harcanan tabela bedelleri için 37.524,00 TL alacak hakkının doğduğunu, ayrıca davalının izin almaksızın yapıldığı iddia edilen, faturaları ibraz edilmeyen ve bayii katkısı ödenmeyen reklamlardan dolayı cari hesaptan düşülen 76.876,33 TL alacağının talep edildiğini, ayrıca mal satımından doğan 49.092,06 TL bakiye alacağının eklendiğinde toplam 163.492,39 TL olduğundan bahisle Adana 11. İcra Müdürlüğünün 2015/17207 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına ve %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak davacı tarafın verilen siparişleri gününde yahut hiç teslim etmediğini, siparişlerin gününde teslim edilmemesi nedeni ile müvekkilinin müşteri kaybına uğradığını, davacı şirketin devamlı suretle sözleşmenin 6 ncı maddesine aykırı olarak hareket ettiğini, sözleşmede fesih halinde harcanan tabela bedellerinin geri istenebileceğine yönelik bir madde bulunmadığını, taraflar arasında mevcut bir ibra bulunduğunu, davacının bilgisi dahilinde reklam gideri yapıldığını, fiyat farkı ile reklam katkı payına ilişkin kesilen iki faturanın da hesaptan düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sözleşmede davalı bayinin işyerine tabela giderlerinin bayi tarafından karşılanacağının öngörüldüğü ve davacının tabela giderlerinin kendisi tarafından karşılandığına ilişkin başkaca bir delil ibraz etmediği, davacı tarafın takip talebinde kendi düzenlediği cari hesap ekstresine dayandığı, tarafların karşılıklı mutabakatını içermeyen cari hesap ekstresinin tek başına delil niteliğinin bulunmadığı, cari hesap ekstresinin delil kabul edilebilmesi için tarafların ticari defter ve kayıtları ile birbirini teyit etmesi gerektiği, davacı şirketin defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 1.026,25 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de davacı defterinin sahibi lehine delil niteliği taşımadığı, toplanan deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında davacı tarafından sözleşmede üstlenilen mal teslimi yükümlülüğünün yine sözleşmede belirtilen sürelerde yerine getirilmemesi nedeniyle davalının sözleşmeyi feshetmesinin sözleşmenin 11 inci maddesi hükmüne göre haklı fesih niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu 163.492,39 TL alacağın ürün bedelinden kaynaklanan 49.092,06 TL’lik kısmı bakımından davacı tarafça alacaklı olunmadığı halde takip konusu edilmesinde davacı kötü niyetli kabul edilerek bu tutarın %20’si oranına karşılık gelen 9.818,41 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, taraflar arasındaki reklam ve tabela bedeline dayanan uyuşmazlık konusu alacak likit ve davacı takibinde haksız bulunmuş ise de bu kısım bakımından davacının takibinde kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığından davalı tarafın fazlaya ilişkin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının defterlerinin ibrazı sağlanmadığını, davalının gerek mail dökümlerinde ve gerekse ihtarnamelerindeki beyanları hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, her iki bilirkişi raporunda da davalının defterlerinin incelenmesi gerektiği belirtilmiş ise de İlk Derece Mahkemesince bu hususun değerlendirilmediğini, bilirkişi raporlarında defterlerdeki ve cari hesaplarındaki rakam olan 757.716,23 TL iken önceki bilirkişinin 366.603,26 TL şeklinde bir rakam ile raporlama yapmış olmasının iyi niyetle bağdaştırmadıklarını, bu şekilde defterlerin nizami tutulmadığı yönünde bir algı oluşturulduğunu, tüm faturaların defterlere işlendiğini, eksik veya hatalı bir fatura bulunmadığını, defterlerini ibraz etmeyen ve bayilik sözleşmesi sonlandırılmadan yeni bir sözleşme ile 3 üncü kişilerle anlaşan davalının haklı olmasının düşünülemeyeceğini, sözleşmenin 6 ncı maddesinde siparişlerin ne şekilde yapılacağının yazıldığını, davalının bu siparişlerini verdiğini ve bunların da müvekkili tarafından yerine getirilmediğini ispatlaması gerektiğini, sözleşmenin haklı olarak fesih edecek kişinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin onay alınmaksızın yaptırılan reklam nedeniyle cari hesaptan düşülen harcamaların iadesinin istenmesi yönünden haklı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kötü niyet tazminatının takibe konu tüm alacak üzerinden hesaplanması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi davacının kötü niyetli olduğuna dair delil sunmadıklarından fazlaya ilişkin kötü niyet tazminatının reddi kararı verilmiş ise de alacak likit olduğunu, 08.08.2015 tarihli ibranameye göre davacının müvekkilinden alacağı olmadığı sabit iken davacının ibraname tarihi sonrasında 26.10.2015 tarihinde takip yapmasının kötü niyetli olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının reddedilen kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafından siparişlerin geç teslim edildiğinin delili olarak tanık beyanlarına ve taraflarınca düzenlenmiş “teslim edilmeyen ürünler” listesine dayanıldığı ancak, ürünlerin sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmediği ve bu nedenle müşteriler tarafından siparişlerin iptal edildiğine ilişkin somut ve inandırıcı bir delilin sunulmadığı, sözleşmeye aykırılığın soyut tanık beyanları ile ispatlanamayacağı, bu nedenle sözleşmenin feshi için haklı bir nedenin bulunmadığı, sözleşmenin 5.2.1.maddesindeki düzenlemeye göre davacının, süresi 3 yıl olarak belirlenen sözleşmenin erken feshinden dolayı, davacının tabela gideri olarak yaptığı 37.524,00 TL’nin ve sözleşmenin 5.3.1.maddesi gereğince, davalı bayiye verilen ve davacı tarafından cari hesaptan düşülerek ödendiği kabul edilen 76.876,13 TL reklam katkı alacağını talep edebileceği, davacı şirketin çalışanı Özlem Bayar tarafından imzalanıp davalıya verilen 08.08.2015 tarihli belgede “Kahyalar Tekstil Tic.ve Paz.Ltd.Şti üretici firma olarak 31.07.2015 tarihi itibariyle bayimiz olan Toroslar Yatak Baza San. ve Tic. Ltd. Şti arasında borç/alacak bakiyemiz 0 (sıfır) TL’dir. Bu tarih itibariyle alacağımız bulunmamaktadır” ibaresine yer verildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin bu belgenin düzenlenmesinden sonra 31.08.2015 tarihinde feshedildiği, davalı tarafından ibraname olarak sunulan belgenin, sözleşmenin devamı sırasında düzenlenen ve düzenlendiği tarihteki taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisini gösteren bir belge olup, davaya konu talepler yönünden ibraname olarak nitelendirilemeyeceği, davalı tarafından sunulan teslim edilmeyen ürünler başlıklı belgede de taraflar arasındaki protokole girmeyen ve protokolden sonra yapıldığı anlaşılan alım-satım ilişkisinin bulunduğunun kabul edildiği, davacı tarafından, 08.08.2015 tarihli protokolden sonra davalıya düzenlenen ve davalı defterlerine işlenerek bedeli ödenmeyen fatura tutarı 44.862,72 TL olup davalı tarafından fatura bedelinin ödendiğine ilişkin belge sunulmadığı, davacının alacak talebini içerir ihtarnamenin davalıya 16.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede borcun ödenmesi için 3 günlük süre verilmiş olması nedeniyle davalının 20.10.2015 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında talep edilebilecek işlemiş faiz alacağının ise 314,16 TL olduğu, likit bir alacaktan söz edilemeyeceği, red edilen kısım yönünden davacı takipte haksız olsa da kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, Adana 11. İcra Müdürlüğünün 2015/17207 E. sayılı dosyasında davalı–borçlunun 159.262,85 TL asıl alacak ve 314,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 159.577,01 TL yönünden yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 159.577,01 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine, icra inkâr tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; fesihin haklı nedene dayandığını, siparişlerin geç teslimi ya da hiç teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, haklı nedenle feshin tanık beyanı ile ispatlanabileceğini, tarafların mail yazışmaları, satış sözleşmeleri, faturalar ve geç teslime ilişkin belgelerin bilirkişi vasıtasıyla incelenmediğini, davacının tabela ve reklam katkı payı gideri talep edemeyeceğini, fesih haklı olmasa bile davacının reklam katkı payı faturalarına itiraz etmediğini, müvekkilinin cari hesabından düşüldüğünü, İlk Derece Mahkemesince aldırılan raporlar ile Bölge Adliye Mahkemesince aldırılan rapor arasında çelişki olduğunu, bu çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, kesilen iade faturalarının bedeli ödenmeyen faturalar kaleminden düşülmesi gerektiğini, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile karar kurulduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu ve alacağın likit olduğunu bu nedenle lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle meydana gelen alacağın tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme ve Sonuç
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı ve incelenemeyen kötü niyet tazminatına ilişkin itirazlar dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dosya kapsamında tarafların kabulünde olan 08.08.2015 tarihli ibranameye göre, davalı 31.07.2015 tarihi itibariyle ibra edilmiştir. 31.08.2018 tarihli İlk Derece Mahkemesi bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere 31.07.2015 tarihinden sonraki fiş tarihli davacı defterine kayıtlı satışların 56.615,08 TL, yine davacı defterlerinde kayıtlı aynı dönem itibariyle davalının yaptığı ödemelerin ise 55.588,83 TL olduğu; hesaplama neticesinde davalının 1.026,25 TL borcu bulunduğu tespit edilmiştir.

Tarafların 31.07.2015 tarihi itibariyle hesaplarda mutabık kaldıkları ve davacının bu tarih itibariyle davalıdan alacağının kalmadığının ibranameden anlaşıldığı gözetilerek davalının, ibralaşılan tarihten sonra meydana gelen alacak miktarı kadar sorumlu tutulması gerekirken, 31.07.2015 tarihinden önce davacı cari hesabından düşümü yapılan reklam katkı payı ve yine aynı tarihten önceki fatura tarihli tabela bedelinin davacı alacağına dahil edilmesi ve buna bağlı olarak sonuca ulaşılması doğru olmamıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin bozma kapsamı ve kötü niyet tazminatına ilişkin itirazları dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin kötü niyet tazminatına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.