Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1693 E. 2023/5521 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1693
KARAR NO : 2023/5521
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye’de toplam 1856 mağazasının bulunduğunu, Migros Genossenschafts Bund ile imzaladığı “Marka Lisans Sözleşmesi” uyarınca münhasır lisans sahibi olduğu “MİGROS” markalarının, birçok ülkede olduğu gibi Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde de tescilli olduğunu, Özel/00176 no ile tanınmış marka olduğunu, “M” ibareli 99 012650, 99 020480, 173225, 177906, 2012 70118, 98 014122, “MM” ibareli 98 014121, 99 020482, 99 012649, 176234, 173224, “MMM” ibareli 98 014120, 99 020483, 176235, 173226 numaralı tescilli markalarının olduğunu, yine müvekkili şirket tarafından tüketici nezdinde yalnızca müvekkili şirketi çağrıştıran tanınmış “M” logosu kullanılmak sureti ile ve özellikle turuncu büyük harfli “M” ibareli seri markaların üretildiğini, davalının 2016/15750 numaralı “M1 ADANA” ibareli başvurusu ile müvekkili şirket tarafından kullanılan markalar arasında iltibas oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunu, başvuruya konu markanın da aynı renk tonunda oluşturulduğunu, markaların tescil edildikleri mal ve hizmetlerin aynı ve benzer olduklarını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazının YİDK’nın 10.11.2017 tarihli 2017-M-9726 sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek müvekkili şirket adına tescilli markalar ile davalının 2016/15750 sayılı markasının iltibas oluşturduğunun tespitine, YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili, müvekkilinin davaya konu 2016/15750 numaralı ve “M1 ADANA” ibareli marka tescil başvurusunun, yine müvekkiline ait önceki tarihli marka tescillerinin serisi niteliğinde bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu marka üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu, 2005/40217 numaralı “M1 ADANA”, 2007/00715 numaralı “M1 ADANA”, 2005/40214 numaralı “M1 KARTAL”, 2005/40215 numaralı “M1 GAZİANTEP”, 2007/00714 numaralı “M1 GAZİANTEP”, 2016/15755 numaralı “M1 GAZİANTEP”, 2005/40216 numaralı “M1 KONYA”, 2007/00712 numaralı “M1 KONYA”, 2016/15746 numaralı “M1 KONYA”, 207738 numaralı “M1” markası, 2007/43827 (IR: 928413) numaralı “M1”, 2008/32665 (IR: 958672) numaralı “M1”, 2010/28667 numaralı “M1 MEYDAN”, 2008/28283 numaralı “M1 HAYATIN MERKEZİ MERTER”, 2008/28284 numaralı “M1 HAYATIN MERKEZİ”, 2005/39845 numaralı “MEYDAN M1” ibareli markalarının tescilli bulunduğunu, müvekkillerinin “M1” ibareli markalarının yıllardır uluslararası tescillerle de korunduğunu, 2016/15750 numaralı “M1 ADANA” ibareli marka tescil başvurusunun, davacının işbu davaya mesnet markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuyla taraf markaları arasında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında aynılık/benzerlik olmadığı, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi olmaması nedeniyle 2016/15750 başvuru numaralı davalı şirket markası açısından tescil engelinin/hükümsüzlük nedeninin bulunmadığı, aynı nedenle davacının 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamından yararlanamayacağı, başvurunun kötüniyetli yapıldığına ilişkin bir delilin bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli 2005/40217 sayılı markasına dayanılarak başvuru kapsamındaki 36 ve 37. sınıf tüm hizmetler ve 2007/00715 sayılı markasına dayanılarak da 35. sınıftaki bir kısım hizmetler için dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hakkının da bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf markalarında baskın olarak yer alan turuncu “M” harfi de dikkate alındığında, taraf markalarının görsel, anlamsal ve işitsel olarak, orta seviyedeki tüketici nezdinde karıştırılması ve markalar arasında bağlantı kurulması ihtimalinin bulunduğunu, markaların tescil edildikleri mal ve hizmetlerin de aynı ve benzer olduğunu, davalı şirketin kazanılmış hakkının bulunduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olmadığını, müktesep hakka dayanak gösterilen markalar siyah harflerle ve standart karakterlerle oluşturulmuş “M1 ADANA” ibaresinden oluşmakta iken, dava konusu başvuruda yer alan şekil ve renk unsuru dikkate alındığında, dava konusu marka ile davalı şirketin önceki markalarının esas unsurundan uzaklaşıldığını, ayrıca dava konusu markada, müktesep hak iddiasına konu markaya nazaran, marka kapsamındaki emtiaların genişletildiğini, davalı şirketin dava konusu marka başvurusunun, müvekkili şirkete ait markaların tanınmışlığından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek maksadıyla yapıldığını, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince de tescil talebinin reddi gerektiğini, dava konusu başvurunun seçilmesinin haklı bir nedeninin olmadığını, sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile kötüniyetle bu ibarenin tescil edilmek istendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf markalarının görsel anlamda birbirlerine benzedikleri ve ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açabilecekleri, davacı yanın markalarında yer alan “M” harfinin “Migros” markasının kısaltması olarak kullanılmasının, ortalama tüketiciler tarafından ilk bakışta refleks olarak davacı firmayı akıllara getireceği, davalıya ait başvuru markasında “M” harfinin yanı sıra “1 Adana” gibi yardımcı unsurlara yer verilmiş ise de bu unsurların, başvuruyu “M” harfinden uzaklaştırmaya yeterli olmadığı, tam tersine tüketiciler nezdinde, davalının işletmelerinin, davacının Adana’da açılmış şubeleri gibi algılamasına yol açabileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E., 2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile dava konusu markadaki ibarelerdeki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması koşullarının birlikte bulunması gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalının 2005/40217 ve 2007/00715 sayılı önceki markalarının siyah beyaz harflerle oluşturulmuş markalar olduğu, anılan markalarda “M” harfi turuncu renkte yazılarak ön plana çıkarılmadığı, dolayısıyla yukarıda açıklanan ilk şart olan, kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile dava konusu markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması koşulunun dava konusu olayda sağlanamadığı, tam tersine davalı şirketçe yeni başvuru ile davacı markalarına yanaşıldığı, bu durumun davalı şirkete kazanılmış hak sağlamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, 2017-M-9726 sayılı YİDK kararının iptaline, 2016/15750 numaralı “M1 ADANA” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin müktesep hak sahipliğine ilişkin seri tescilleri göz ardı edilerek yapılan değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu, tescili istenilen dava konusu markanın müvekkiline ait yıllardır kullanılan tescilli “M1” markasını asli unsur olarak ve yine müvekkiline ait yıllardır kullanılan tescilli “M1 ADANA” markasının birebir aynısını içerdiğini, üçüncü kişi markalarına yanaşmanın söz konusu olmadığını, müvekkilinin dava konusu markasındaki asli unsurun “M” değil, yıllardır tescilli “M1” markası olduğunu, müvekkilinin dava konusu markası adı altında Adana’da 2000 yılından bu yana alışveriş merkezi işlettiğini, alışveriş merkezinin tüketiciler nezdinde tanınmışlığa sahip olduğunu, dava konusu markanın önceki tarihli tescillerinin kapsadığı hizmetler ile aynı hizmetleri içerdiği, önceki tescillerin kapsamının genişletilmediği, turuncu rengin Adana ile özdeşleşmiş bir renk olduğunu, müvekkilinin markasının içerdiği rengin tonlamasının davacının markasından tamamen farklı olduğunu, ortalama tüketici açısından taraf markalarının ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmadığını, müvekkilinin 2000 yılından bu yana alışveriş merkezi işlettiğini, yaklaşık 20 yıllık bir kullanıma karşı hukuki girişimde bulunmamış davacı yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybının gündeme geleceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili temyiz dilekçesinde özetle; markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede görsel, sesçil ve kavramsal bir benzerlik bulunmadığı, her iki markanın da kısaltmayı ifade ettiği, alfabede sınırlı sayıda harf bulunması nedeniyle kısaltma markalarında markanın benzerlik ihtimalinin dar yorumlanması gerektiğini, davacı ve davalı markasının benzer kabul edilmesinin “M” ibaresinin kullanımının davacının tekeline verilmesi anlamına geleceği, bunun da ne marka hukuku ne de genel hukuk kaideleri ile bağdaşmasının mümkün olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve dördüncü fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.