Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1676 E. 2023/5173 K. 20.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1676
KARAR NO : 2023/5173
KARAR TARİHİ : 20.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1702 Esas, 2021/1477 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/405 E., 2019/211 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince nakdi alacağa ilişkin istinaf başvurunun yapılmamış sayılmasına, gayri nakdi alacağa ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Alişan İnşaat Turizm San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında davalı …’in kefaleti ile genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinin imzalandığını, borçlu şirkete sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin ödeme şartlarının ihlal edilmesi nedeni ile dava dışı borçlu şirket ve kefillere 09.01.2015 tarihinde ihtarname gönderilerek, borcun katedildiğini, ihtara rağmen borç ödenmediğinden alacağın tahsili amacıyla Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2015/4367E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin davalı borçlu açısından haksız itiraz nedeni ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi sunmadığı ancak yargılama aşamasında itiraz dilekçesi sunduğu, müvekkilinin imzasını içerin kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun bütünü ile ödendiğini, icra takibine dayanak kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın daha sonraki çekilen kredilerden kaynaklı olup müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin süreli sözleşme olmayıp, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 598 inci maddesi uyarınca 10 yıl süre ile davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı olarak sorumluluğunun bulunduğu, denetime elverişli bilirkişi kurulu rapor ve ek raporundaki hesaplama hükme esas alınarak, nakdi alacağın likit olma özelliği gözetilerek, nakdi alacakla sınırlı olmak kaydıyla icra inkar tazminatına da hüküm olunmak sureti ile davanın kısmen kabulüne, Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2015/4367 E. sayılı dosyasında, 128.992,31 TL asıl alacak, 11.784,17 TL işlemiş faiz, 589,20 TL Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) 1.258,26 TL noter masrafı toplamı, 142.623,94 TL (nakdi) alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin asıl alacak 128.992,31 TL’nin, 75.975,89 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %100 temerrüt faizi, 53.016,42 TL’lik kısmına, takip tarihinden 01.01.2017 tarihine kadar %30,24, bu tarihten tahsil tarihine kadar %28,8 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmak sureti ile devamına, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı, 140.776,48 TL’nin %20 tutarı 28.155,29 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, dava tarihinden sonra 07.06.2016 tarihinde yapılan 36.667,36 TL nakdi ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, gayri nakdi alacağın 23.620,00 TL’lik bölümü ile ilgili itirazın iptali ile takibin bu kalem alacağa ilişkin olarak takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı temlik eden banka tarafından müvekkiline karşı Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2015/4367 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, müvekkilinin imzasını içeren kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun tamamının ödenmiş olması sebebiyle yapılan haksız icra takibine müvekkili tarafından itiraz edildiğini, icra takibine konu edilen alacağın dayanağının dava dışı Alişan İnşaat Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında akdedilmiş bulunan bir kredi sözleşmesi olduğunu, dava dışı şirket dava dışı bankanın sürekli müşterisi olup, davacı bankadan defalarca kredi kullandığını, müvekkili …’in dava dışı borçlu şirketin daha önce çektiği ve ödediği bir kredisine kefil olduğunu, müvekkilinin bundan sonra çekilen hiçbir kredide kefaleti bulunmadığını, dava dışı şirket müvekkilinin kefil olduğu krediyi ödediğini, bu sebeple icra takibine konu edilen kredi bakımından müvekkilinin davacı bankaya herhangi bir borcu kalmadığını, buna rağmen sanki müvekkili …’in ömür boyu kefalet altına girmiş gibi davalı şirket tarafından çekilen sonraki kredilerde de müvekkili kefil kabul edildiğini, davacının bu iddiası ve İlk Derece Mahkemesinin hükmü hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin kefil olduğu krediyi ödediğini, İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve araştırmaya dayalı bilirkişi raporlarını esas aldığını usul ve kanuna aykırı bir hüküm kurulduğunu, rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişilerce yapılan inceleme sırasında müvekkilince yapılan ödemelerin tarihi ile dava dışı şirket tarafından çekilen kredilerin tarihleri bakımından bir kıyaslama yapılmadığını, bu tarihlere dikkat edilecek olursa müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ilk derece mahkemesi hükmünü kurarken müvekkilinin tacir gibi düşünüp faiz oranını yasal faiz olarak değil de temerrüt faiz olarak hesapladığını, oysa müvekkilinin tacir sıfatına haiz olmayan bir gerçek kişi olup, hakkında uygulanması gereken faiz oranı yasal faiz olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı yanın istinaf kanun yoluna başvuru esnasında yatırması gereken harcı eksik yatırdığı anlaşıldığından 27.12.2019 tarihli müzekkere ile istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 9.742,64 TL’nin en az 1/4’ü olan 2.435,66 TL nispi karar harcı, 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, gayri nakdi alacağa ilişkin istinaf başvurusu nedeniyle 44,40 TL istinaf karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 2.722,66 TL’nin yatırılması gerekirken 651,50 TL nispi karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 772,80 TL yatırıldığından bu miktarın düşülmesi sonucu toplam 1.949,86 TL harcın yatırılmasının istenildiği, yatırılmaması halinde ise yatırılan bedelin gayri nakdi alacağa ilişkin istinaf başvurusu nedeniyle yatırılması gereken 44,40 TL maktu istinaf karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı sayılarak anılan kısım yönünden istinaf incelemesinin yapılacağı, nakdi alacağa yönelik istinaf başvurusunun ise yapılmamış sayılacağına karar verileceği hususunun ihtar edildiği, muhtıranın davalı vekiline tebliğ edilmesine rağmen yasal süre içerisinde eksik harcın ikmal edilmediği,istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili nakdi alacağa yönelik nispi istinaf karar harcı yatırılması gerekirken maktu istinaf karar harcı yatırarak istinaf kanun yoluna başvurduğu, eksik harcın tamamlanması için davalı vekiline 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 344 üncü maddesine uygun olarak 29.12.2019 tarihli muhtıranın 01.01.2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen tanınan 1 haftalık kesin süre içerisinde nakdi alacağa yönelilk eksik nispi harcın davalı tarafından tamamlanmadığının İlk Derece Mahkemesinin Daireye hitaben yazdığı 14.02.2020 tarihli yazısından ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarından anlaşıldığı, öte yandan davalı tarafça da hacın tamamlandığına dair bir belge sunulmadığı, usulüne uygun düzenlenen ve tebliğ edilen muhtıra ile belirlenen nakdi alacağa yönelik eksik nispi istinaf karar harcı davalı tarafça tamamlanmadığından 6100 sayılı Kanun’un 344 ve 346 ncı maddeleri uyarınca davalı vekilinin nakdi alacağa yönelik istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, davalı vekilinin gayri nakdi alacağa yönelik istinaf başvurusu yönünden ise; taraflar arasında imzalanan 17.12.2012 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin Nakdi veya Gayri Nakdi Kredinin Depo Edilmesi başlıklı 23 üncü maddesindeki düzenleme kapsamında denetime uygun bankacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan rapora göre takip tarihi itibariyle davacı bankanın 15.900,00 TL’lik teminat mektubunun iade edilmesi, 14.100,00 TL’lik teminat mektubunun vadesinin uzatılması nedeniyle 22.09.2015 teminat mektubu iade tarihi itibariyle gayri risklerden dolayı 23.620,00 TL depo talep hakkı bulunduğu tespit edildiğinden İlk Derece Mahkemesince gayri nakdi alacağı yönelik talebin bu miktar üzerinden kabulüne yönelik kararı usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin nakdi alacağa ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılmamış sayılmasına, gayri nakdi alacağa yönelik istinaf başvurusunun ise esasta reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin ödenmediğinden bahisle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 344 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 598 inci maddesi.

3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli kararı ile ”..davanın kısmen kabulüne, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4367 Esas sayılı dosyasında, 128.992,31 TL asılı alacak, 11.784,17 TL işlemiş faiz, 589,20 TL BSMV, 1.258,26 TL noter masrafı toplamı, 142.623,94 TL (nakdi) alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin asıl alacak 128.992,31 TL’nin, 75.975,89 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %100 temerrüt faizi, 53.016,42 TL’lik kısmına, takip tarihinden 01.01.2017 tarihine kadar %30,24, bu tarihten tahsil tarihine kadar %28,8 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmak sureti ile devamına, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı, 140.776,48 TL’nin %20 tutarı 28.155,29 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, dava tarihinden sonra 07.06.2016 tarihinde yapılan 36.667,36 TL nakdi ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, gayri nakdi alacağın 23.620,00 TL’lik bölümü ile ilgili itirazın iptali ile takibin bu kalem alacağa ilişkin olarak takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine..” karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine davalı … tarafından eksik nispi harç yatırılmak suretiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesi’nin 27.12.2019 tarihli kararı ile ” davalı …’in eksik yatırdığı anlaşılan 2,722,66TL harcın ikmal ettirilmesi, HMK 344. Maddesi uyarınca işlem yapılması” için dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bila tarihli muhtıra ile davalı …’e 2.722,66 TL harcın ikmali için 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince 01.01.2020 tarihinde tebligat yapılmış, adı geçen davalı vekilince yasal süre içerisinde eksik harcın yatırılmadığı görülmüştür.

Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine uygun olarak 1 haftalık kesin süre içerisinde nakdi alacağa yönelik eksik nispi harcın davalı tarafından tamamlanmadığından davalı vekilinin nakdi alacağa yönelik istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği gerekçesiyle yazılı şeklide karar verilmiştir.

6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesinde ”İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır” hükmü getirilmiştir.

Madde metninde açıkça ifade edildiği üzere istinaf dilekçesinde gerekli harçların yatırılmaması durumunda verilecek bir haftalık kesin sürenin kararı veren mahkemece (İlk Derece Mahkemesi) verilmesi, harcın süresinde yatırılmaması durumunda da aynı mahkeme tarafından başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Ancak; İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilecek bir karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür.

Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesine 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi ile tanınan yetkiye tecavüz edilecek şekilde İlk Derece Mahkemesince çıkarılan muhtıraya dayanılarak ”istinaf edilmemiş sayılmasına” ilişkin kararının hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine göre İlk Derece Mahkemesince davalıya çıkarılması gereken muhtıra sonucunda İlk Derece Mahkemesince başvurunun yapılmamış sayılmasına kararı verilmesi gerekip ancak istinaf yoluna başvurulması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince inceleme yetkisi bulunduğundan yukarıda açıklandığı üzere İlk Derece Mahkemesi yerine geçmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesince yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.