Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1599 E. 2023/4813 K. 11.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1599
KARAR NO : 2023/4813
KARAR TARİHİ : 11.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/406 Esas, 2021/1472 Karar
HÜKÜM : Esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/359 E., 2019/513 K.

Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili ile davalı şirket vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2017/56034 sayılı “ELVAN GAZOZ” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, oysa müvekkilinin “Has Elvan” markasını 1969 yılından beri kullandığını, müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanı Durdu Bilgi Hasoğlu’nun kızının adının “Elvan” olduğunu, bu nedenle “Elvan Gazoz” ürününün piyasaya sürüldüğünü ve tüm ülke çapında herkesçe bilinen, meşhur ve maruf bir marka haline geldiğini, müvekkili şirketin davalıdan çok evvel “Has Elvan” markası üzerindeki “Elvan” ibaresini kullandığını ve bu marka üzerinde hak elde ettiğini, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının YİDK 2018/M-6953 sayılı kararı ile reddedildiğini, taraflar arasında “elvan” markası ile ilgili hukuki süreçlerin devam ettiğini, müvekkilinin “ELVAN” ibareli önceki tarihli tescilli markalarının da bulunduğunu ve müvekkilinin ilk tescilinin 17.05.1979 tarihinde olduğunu, o tarihten itibaren fiili kullanımlarına başladığını, dolayısıyla müvekkilinin “ELVAN” markası üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, davalının markasının müvekkilinin markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunduğunu, markalarının benzer emtiaları kapsadığını ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptaline ve diğer davalının marka başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Diğer davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1952 yılında ticaret hayatına başladığını, davacının çok uzun yıllar boyunca ticaret hayatında aktif olarak yer almadığını ve yıllar önce iflas edip ticaretten çekildiğini, tescilli olduğu iddia edilen davacı markalarının hiçbirinin tescilli olmadığını, bu markalardan birinin mahkeme kararıyla iptal edildiğini, bir markasının TPMK tarafından reddedildiğini, diğerlerinin ise müddet olan tamamı geçersiz markalar olduğunu, yaklaşık 20 senedir “ELVAN” markası ya da diğer herhangi bir marka ile faaliyet yapmadığını, yıllar önceki kullanımlarının ise “ELVAN” değil “HAS ELVAN” şeklinde olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten daha eski bir firma bulunduğunu, müvekkilinin markalarında kullandığı şekil unsurları ve görsel farklılıklar da dikkate alındığında, davacı ürünlerinin bugün piyasada olsaydı dahi ikisi arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığının anlaşılabileceğini, davacının markasının tanınmış olmadığını ve kullanmama nedenine dayalı iptal davasında, 1998 yılından beri markayı kullanmadığını, 2008 yılında da iflas ettiğini beyan ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca öne sürdüğü iddialarına dayanak yapabileceği sicilde kayıtlı herhangi bir hakkının bulunmadığı, dava konusu 2017/56034 sayılı “elvan gazoz” markasının kapsamında kalan “gazozlar” emtiası açısından, davacının çok eskiye dayalı hak sahipliğinin bulunduğu, her ne kadar davacının 2000’li yıllar ile birlikte aktif ticari faaliyetinin devam ettiğine ve markasını kullandığına dair hiçbir delil mevcut değil ise de gerek Dairemizin 2016/9260 E., 2018/1969 K. sayılı onama ilamına konu Yerel Mahkeme kararında, gerekse de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2017/1489 E., 2018/362 K. sayılı ilamında, davacının “ELVAN GAZOZ” ibaresi üzerinde korunmaya layık bir hakkının halen mevcut olduğu, toplumun önemli bir kesiminin hafızasında halen yer aldığı tespitlerine yer verildiği, gerçekten de davacı yanın sicildeki haklarını yitirmiş olmasının, marka üzerindeki üstün hakkından da vazgeçtiği ya da bu hakkının ortadan kalktığı sonucunu kendiliğinden doğurmayacağı, bu bağlamda anılan mahkeme kararlarının ve yine davacının çoğunluğu 2000’li yıllar öncesinde dair dosyaya sunduğu delillerin incelenmesinden, davacının bu ibare üzerinde 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası anlamında üstün ve gerçek hak sahibi olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davalının da önceki tarihli “ELVAN” esas unsurlu bazı markalarının dava konusu emtialarda tescilli olduğu görülmekte ise de, davalının doğrudan “ELVAN” şeklindeki, davacının oldukça eskiye dayanan fiili kullanımları ile mizanpaj olarak neredeyse birebir aynı olacak ve logoyu da kapsayacak şekildeki başvurusunun, önceki tescillerinden uzaklaşarak, davacının 40 yıllık kullanımlarına konu işareti birebir kapsıyor olması nedeniyle davacıya yaklaştığı, dolayısıyla davalının kazanılmış hak savunmasına dayanamayacağı, gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK’im 17.08.2018 tarihli 2018/M-6953 sayılı kararının iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hükümsüzlük talebi olmadığı halde, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davacının somut uyuşmazlıkta davalıdan önce başvurusu yapılmış veya tescilli bir markasının bulunmadığını, hak sahibi olduğunu iddia ettiği markayı kullanmadığını, eskiye dayalı hak sahipliğini de ispat edemediğini, davacının sunduğu delillerin gerçek hak sahipliğini ispat etmekten uzak iken, Mahkemenin aksi yöndeki kabulünün hukuka aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece dayanılan Ankara Bölge Adliye Mahkemesin 20. Hukuk Dairesi kararında ise somut olaydan farklı olarak, davacı tarafın yapılmış bir başvuruya itirazlarının muhakeme edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin bünyesinde olduğu Elvan Şirketler Gurubunun davacıdan çok daha önce, 1952 yılından beri ticaret hayatına başladığını ve “Elvan” ibaresini sektörde tanınmış hale getirdiğini, dava konusu başvurunun da 50 yıllık seri markalarının bir devamı olduğunu, müvekkilinin buna dayanan kazanılmış hakkının bulunduğunu, davacının önceki bir başvurusu için Bakırköy 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/85 E. sayılı dosyası üzerinden açtığı davanın da kazanılmış hak gerekçesiyle reddedildiğini, davacının markalarını 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi kapsamında kullanmadığından, bu davanın reddinin gerektiğini, zira davacının anılan markasını sembolik bir kullanımının dahi bulunmadığını, iflas etmiş olmasının da markasını kullanmamayı haklı kılmayacağını, davacının iflas kararının 2008 yılında kaldırılmış olduğu halde markasının kullanmadığını, nitekim “Has Elvan” markasının kullanmama nedeniyle iptaline karar verilip, Dairemizin 10.06.2014 tarih, 2014/4800 E. ve 2014/11091 K. sayılı ilamı ile onandığını, buna rağmen müvekkilinin önceki tarihli markalarının, davacının kullanmadığı markalarına yanaşma kastının bulunduğu gerekçesiyle dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının 79/065540, 2011/100154, 2011/100159 numaralı markalarının hiçbirinin tescilli ve koruma altındaki markalar olmadığını, davacının müvekkilinin markalarını kullanmasına sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 132031 sayılı markasının Bakırköy 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/114 E., 2013/34 K. sayılı ilamı ile kullanmama nedeniyle iptal edilmiş olduğu ve kararın 12.02.2015 tarihinde kesinleştiği, sicile de ilgili kaydın 28.04.2015 tarihinde işlendiği, davacının 2011/100154 sayılı başvurusunun 22.06.2015 tarihi, 2011/100159 sayılı başvurusunun da 09.05.2016 tarihi itibariyle yayınına yönelik itirazlar neticesinde reddedilmek suretiyle müddet konumuna düştüğü, davacının dava konusu başvuru tarihi itibariyle tescilli bir markası bulunmadığından, 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı itirazda bulunmasının mümkün olmadığı, Mahkemece de tespit edildiği üzere, davacının “ELVAN GAZOZ” markası üzerinde önceye dayalı kullanımlarını ortaya koymak adına sunduğu deliller, yaklaşık 40 yıl öncesine dayanmakta, sunulan gazete küpürlerinin hiçbirinin tarihleri açıkça okunamadığı, ancak bu delillerden davacının 1998 yılı itibariyle iflas sürecine girdiği, 2000 yılında hakkında iflas kararı verildiği ve 2008 yılında bu iflas kararının kaldırıldığı, dolayısıyla 2000’li yılların başı ile birlikte “ELVAN” markasını aktif olarak hiçbir şekilde kullanmadığının anlaşıldığı, bu durum karşısında dava konusu başvurunun yapıldığı 16.06.2017 tarihinden yaklaşık 17 yıl öncesinden beri hiçbir şekilde kullanılmayan bir markanın 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davacıya bir hak bahşetmesi mümkün olmadığı, zira davacı, başlangıçta uzunca bir süre kullandığı ve belli bir ayırt edicilik kazandırdığı markasını kullanmayı sonradan bırakmış, dava konusu başvuru tarihine kadar nizasız fasılasız sürdürmediği, dolayısıyla davacının 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, anılan işaret üzerinde davalıya karşı ileri sürebileceği herhangi bir hakkı bulunmadığından, davacı markalarının tanınmış olup olmadığına, davalının önceki tarihli markalarının kendisine bu dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hak sağlayıp sağlamadığına veya davacının markalarına yaklaşıp yaklaşmadığına dair inceleme yapılmasına da gerek görülmediği, her ne kadar Mahkemece Dairemizin 2016/9260 E., 2018/1969 K. sayılı ilamına ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2017/1489 E., 2018/362 K. sayılı ilamına dayanılarak, davacının “ELVAN GAZOZ” ibaresi üzerinde korunmaya layık bir hakkının halen mevcut olduğu, toplumun önemli bir kesiminin hafızasında halen yer aldığı, davacı yanın sicildeki haklarını yitirmiş olmasının, marka üzerindeki üstün hakkından da vazgeçtiği ya da bu hakkının ortadan kalktığı sonucunu kendiliğinden doğurmayacağı, bu bağlamda davacının bu ibare üzerinde 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası anlamında üstün ve gerçek hak sahibi olduğunun anlaşıldığı gerekçesine yer verilmişse de, gerek anılan Yargıtay kararının, gerekse de bu Yargıtay kararı esas alınmak suretiyle Dairece verilen kararın konusu, davacı İmsa A.Ş. tarafından yapılan “Elvan” esas unsurlu marka tescil başvurularının, davalı Elvan Gıda A.Ş.’nin itirazına dayanak markaları karşısında, iltibas tehlikesi yaratıp yaratmayacağına ilişkin olup, sonuçta gerek Yargıtayca gerekse de Dairemizce, taraf markalarının uzun yıllar eş zamanlı, birlikte ve nizasız kullanım medeniyle birbirlerinden bağımsızlaştıkları, ortalama tüketiciler tarafından her iki işaretin, sunulan ürün ve hizmetler yönünden farkı olduklarının algılanabildiği, davacının markasını tekrar kullanmak suretiyle dava konusu başvurularını yaptığı, başvuru konusu işaretlerin davalı markaları ile değil, davacının önceki markasıyla ilişkilendirileceği, sonuç olarak taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı ve piyasada birlikte var olma koşulunun gerçekleştiği tespitlerine dayanarak kararlar verildiği, anılan kararlarda, davacının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına dayalı hak kazandığı yönünde bir tespitin yer alamadığı, yine davacının dava dilekçesindeki ikinci isteminin, davalının marka başvurusunun reddine karar verilmesi olduğu, bu istemin hükümsüzlük talebi olmadığından mahkemece davacının talebini aşar şekilde, davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi dahi doğru görülmediği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1969 senesinden itibaren sektörde aktif olarak faaliyet gösterdiğinin Marka Tescil Belgeleri, 1969 senesinde ticari faaliyetin bulunduğuna dair resmi evraklar, yazılı basında verilen reklam örnekleri müvekkilimiz şirketin hangi alanlarda ne derece tanındığını göstermekte olduğunu, davalı Elvan Gıda firması ile müvekkili arasında ELVAN markası ile ilgili hukuki bir sürecin devam ettiğini, hukuki süreç içerisinde müvekkilinin markasının kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, bu konuda olağanüstü kanun yollarına başvuru aşamasında olmaları ve diğer yandan Elvan markasının, uzun yıllardır müvekkili şirket ile özdeşleşmiş olması nedeniyle marka hükümsüzlüğüne dayanak alınarak itirazlarının reddine karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin “Has Elvan” markasını 1969 yılından beri kullandığını, müvekkilinin ‘elvan’ markasının gerçek hak sahibi olduğunu, marka üzerindeki öncelik hakkının, o markayı ihdas eden ve ilk kez kullanmak suretiyle piyasada maruf hale getiren kişiye ait olduğu, buna gerçek hak sahibi denildiği, bu durumda marka üzerindeki hakkın tescilden önce doğduğu ve markanın tescilinin yalnızca açıklayıcı etkiye sahip olduğunu, itiraza konu “ELVAN GAZOZ” ibareli markanın, müvekkile ait “ELVAN” ibareli markalar ile hem umumi intihadan hem de telaffuz ve görsel açıdan bıraktığı etkiler nazara alındığında ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, tüketici nezdinde “ELVAN GAZOZ” başvurusunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, halk arasında karıştırma ihtimali olması nedeniyle 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının aradığı benzerlik şartlarıın gerçekleştiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu YİDK kararının isabetli olup olmadığı ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 35 inci maddesi, 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrası,

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.