YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1590
KARAR NO : 2023/4812
KARAR TARİHİ : 11.09.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/465 Esas, 2021/1512Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/158 E., 2019/33 K.
Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2015/37194 sayılı ”DURU SÜZME” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini oysa davaya konu olan markanın müvekkilinin tescilli olan “SÜZME” markasını içerecek şekilde oluşturulduğunu, markanın baskın unsurunun “SÜZME” ibaresi olduğunu, müvekkilinin tanınmış SÜTAŞ markasına dayanan “SÜZME” ve SÜTAŞ SÜZME” ibareli seri markalarının bulunduğunu, davalı Kurum tarafından, davalı … başvurusuna karşı yaptıkları itirazın “SÜZME” ibaresinin bir peynir türünü ifade eden tanımlayıcı bir isim olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, SÜZME ibaresinin müvekkili adına tescilli olduğu sürece tanımlayıcı olduğundan bahsedilemeyeceğini, tescilli diğer markalar ile aynı korumadan yararlandırılması gerektiğini, Türk Gıda Kodeksinde “SÜZME” isimli bir peynir türü bulunmadığını, dava konusu markada yer alan SÜZME PEYNİR ibaresi ile müvekkilinin SÜTAŞ SÜZME ve SÜZME ibareli markalarının iltibas teşkil ettiğini, davaya konu markanın tüketici nezdinde müvekkilinin tanınmış markalarını sulandırıcı nitelikte olduğunu, davalı markası ile müvekkilinin markaları arasında işletmesel bağ kurulacağının aşikar bulunduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’in 15.03.2017 tarih ve 2017-M-1726 sayılı kararının iptali ile dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “SÜZME” ibaresinin peynir çeşidi olduğunu ve pek çok firma tarafından ürünü tanımlamak için kullanıldığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde; taraf markaların benzer olmadığını, müvekkilinin DURU çatı markasını kullandığını, SÜZME ibaresinin ürünü tanımlayıcı bir ibare olduğunu ve aynı ürünü üreten farklı firmalar tarafından da kullanıldığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından iltibas oluşmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı … davalı markalarının kapsadığı mal/hizmetler arasında 29 ve 30 uncu sınıf bakımından ayniyetin bulunduğu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “SÜZME” ibaresinin uyuşmazlık konusu “süt ve süt ürünleri, bal, arı sütü, propolis, çaylar, buzlu çaylar” emtiası yönünden ayırt ediciliğinin zayıf ve tanımlayıcı olduğu bu nedenle anılan emtia yönünden taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığı, uyuşmazlık konusu diğer emtia bakımından ise taraf markalarının benzer olduğu, somut olaydaki orta düzey tüketici nezdinde süt ve süt ürünleri, bal, arı sütü, propolis, çaylar, buzlu çaylar bakımından davacı markası ile davalı markasının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı, diğer emtia yönünden ise karıştırılma ihtimali olduğu, aynı KHK’nin 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası anlamında SÜZME ibaresinin eskiye dayalı kullanımının bulunmadığı, dosya kapsamındaki bütün kullanımların SÜTAŞ SÜZME/SÜTAŞ SÜZME PEYNİR şeklinde olduğu, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördünü fıkrası bağlamında, SÜTAŞ ibaresinin tanınmış olduğu, fakat SÜZME ibaresinin tanınmış olduğunu kabule yarar delilin bulunmadığı, somut olay bakımından aynı 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanma imkanının olmadığı, davacının “SÜZME” ibaresini ayırt edici hale getirildiği iddiasının yerinde bulunmadığı, zira , davacının reklam ve tanıtım faaliyetlerinden, ürün görsellerinden, markayı kullanım şeklinin “Sütaş Süzme Peynir” şeklinde olduğu, davacının tek başına SÜZME veya SÜZME PEYNİR şeklinde markasal bir kullanımı bulunmadığı, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin delilin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, Süt süt ürünleri (tereyağ dahil) bal arısütü propolis çaylar buzlu çaylar hariç diğer ürünler yönünden TPMK YİDK’nın 15.03.2017 tarih 2017-M-1726 sayılı kararının iptaline, davalı şirket adına tescilli 2015/37194 sayılı DURU SÜZME ibareli markanın tescilli olduğu, 29, 30 sınıfta süt, süt ürünleri (tereyağ dahil) bal arısütü propolis çaylar buzlu çaylar hariç diğer ürünler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece iltibas bulunmadığı kabul edilen malların müvekkilinin “SÜZME” ibareli seri markalarının kapsamlarında yer aldığını, “SÜZME” ibaresinin bir peynir cinsi olmadığını, anılan ibarenin dava konusu başvuru tarihinden önce müvekkili ile özdeşleştiğini ve ayırt edici hale geldiğini, yüksek tanınmışlık düzeyine ulaştığını, “SÜZME” ibaresinin bir peynir cinsi olmadığını, reddedilen mallar bakımından tanımlayıcı bulunmadığını, tanımlayıcı olsa dahi kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğini, dava konusu marka ile müvekkilinin “SÜZME” ve SÜTAŞ SÜZME” ibareli markaları arasında reddedilen mallar bakımından da iltibas bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; “SÜZME” ibaresinin bir peynir çeşidinin adı olup gıda sektöründe bir çok firma tarafından ürün tanımlamak için kullanıldığını, dava konusu markada asli unsurun “DURU” ibaresi olduğunu, buna göre taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
3.Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf markalarında yer alan “SÜZME” ibaresinin uyuşmazlık konusu tüm mallar bakımından tanımlayıcı bulunduğunu, zira anılan ibarenin süzülmüş, temizlenmiş anlamlarına geldiğini, müvekkilinin markasındaki asli unsurun “DURU” ibaresinden oluştuğunu, taraf markaları arasında bezerlik bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların karşılaştırma konusu markalarında asıl unsur olarak yer alan ” SÜZME” ibaresinin,”süt, süt ürünleri (tereyağ dahil) bal arısütü propolis çaylar buzlu çaylar” emtiası açısından nitelik bildiren bir kelime olduğu, anılan emtia yönünden ortalama tüketicinin bu ibareyi nitelik belirten bir kelime olarak algıladığı, davacının “Süzme” ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği iddiasını ispatlayamadığı, “süt, süt ürünleri (tereyağ dahil) bal arısütü propolis çaylar buzlu çaylar” emtiası yönünden taraf markalarının sahip olduğu ayırt edici karakterler ve özellikle davalı markasının içerdiği DURU ibaresi nedeniyle, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, buna karşılık taraf markalarında ortak aynı/benzer olan diğer mal/hizmetler açısından “SÜZME” ibaresinin tanımlayıcı olduğundan bahsedilemeyeceğinden 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu YİDK kararının isabetli olup olmadığı ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, aynı maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.