Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1461 E. 2023/4810 K. 11.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1461
KARAR NO : 2023/4810
KARAR TARİHİ : 11.09.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/189 Esas, 2021/1775 Karar
HÜKÜM : Esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/111 E., 2019/1243 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin … Süt ve Gıda Tarım Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti ile yapılan alışveriş neticesinde, müvekkili şirket tarafından düzenlenen 30.05.2018 tarih, 01.06.2018 tarih ve 01.06.2018 tarih ve 533882 numaralı, 01.06.2018 tarih ve 533883 numaralı faturaların borçlu şirket tarafından teslim alındığını, müvekkili ile borçlu şirket arasında cari-açık hesap sözleşmesi imzalanmış olup bu cari hesap akdinden önce alıcı … Süt ile yapılan her türlü işlemden dolayı oluşmuş bakiyenin cari hesaba dâhil edilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, şirket ortağı ve tek yetkilisi olan …’nun sözleşmede hesaba dâhil olan tüm borçlar konusunda müteselsil kefil sıfatıyla bu cari hesap sözleşmesini imzaladığını, müvekkili şirketin teslim etmeyi taahhüt ettiği siparişleri davalıya teslimini yaptığını, fakat davalının fatura borcunu ödemediğini, hem dava dışı borçlu … Süt şirketi hem de müteselsil kefil olan davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı …’nun icra takibine haksız olarak borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin teslim etmeyi taahhüt ettiği edimini yerine getirdiğini, davalıya malların teslimini yaptığını, davalı şirketin fatura borcunu ödemediğini, açık faturanın borcun ödenmediğinin açık göstergesi olup, fatura karşılığının ödendiğinin ispat külfeti davalı tarafa ait olduğunu, cari hesap sözleşmesinin 3 üncü maddesinin 6 ncı bendinde “Satıcı tarafından Alıcı (Müşteri)’ye 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül, 31 Aralık tarihlerinde gönderilen mutabakat mektuplarının bunlara alındığı tarihten itibaren en geç 8 gün içerisinde Noter aracılığı ile itiraz edilmediği takdirde bunların muhteviyatı alıcı tarafından aynen kabul edilmiş sayılacak, süresinde itiraz edilmemiş özetleri ve Satıcı’nın usulüne uygun biçimde düzenlendiği, diğer belge ve makbuzların İcra ve İflas Kanunu’nun 68 inci maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen belgelerden akdedilecektir.” şeklinde düzenlenen ve gönderilen belgelere itiraz süresinin 8 gün olduğunun taraflarca kararlaştırıldığını, faturalara herhangi bir itirazın yapılmadığını, borçların kesinleştiğini, davalının itiraz dilekçesinde icra takibine konu kefalet sözleşmesini kabul etmediğini, sözleşmenin şekil şartlarına uymadığını ve eşinin rızasının alınmaması nedeniyle kendisini bağlamadığını iddia ettiğini, bu iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, faturaların sözleşmede düzenlenen borçlar arasında yer aldığı ve borçlunun imzalamış olduğu sözleşme gereğince sorumluluğunun bulunduğunu, davalının, dava dışı … Süt şirketi adına müvekkili şirketin vermiş olduğu birden fazla çekin bulunduğunu, bu çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle icra ceza mahkemesinde davalıya karşı taraflarınca dava açıldığını, 18.01.2019 tarihinde Gaziantep Arabuluculuk Bürosu’ndan arabuluculuk yoluna taraflarınca başvurulduğunu, taraflar arasında herhangi bir anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin alacakları saklı kalmak kaydıyla Gaziantep İcra Müdürlüğünün 2018/134783 E. sayılı dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak yapılan borca ve ferilerine ilişkin itirazın iptaline, takibin devamına, alacaklarının tahsiline, davalı tarafının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; mahkemenin görevine itiraz ettiklerini, davanın ticari dava sayılması için tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olmasının gerektiğini, müvekkili … … arasındaki ilişkinin nispi ticari ilişki olduğunu, nispi ticari davalarda tarafların her ikisinin tacir olması ve ticari işlemelerini ilgilendirmesi gerektiğini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkili … …’ ya yöneltilen borcun sebebinin müteselsil kefillik olduğunu, müteselsil kefillik şartlarının oluşmadığını, müvekkili uhdesinde borcun doğmadığını, müteselsil kefilin, kefil olduğu borçtan dolayı sorumlu olabilmesi için kefalet sözleşmesinde açıkça müteselsil kefil olduğunu kendi el yazısıyla yazması ve imzalaması gerektiğini, kurulan kefalet ilişkisinin noksan olan bir başka yanının müvekkilinin eşinin kefilliğe açıkça rızasının alınmaması olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) gereğince kefil evli ise kefilliğe eşinin açıkça rıza göstermesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde davalı tarafın kefillik için eş rızasının alınmasının istisnası olan kurumları dile getirdiğini, ancak bu sayılan istisnaların kredi veren kurumlarla ilgili olup davacı şirketle müvekkili arasında kredi kullanma gibi bir durum söz konusunun olmadığını, müvekkilinin borçlu olarak gösterilmesinin sebebinin dava dışı şirketin borcuna kefil olması olduğunu, dava konusu çeklere dayalı olarak başlatılan icra takiplerine imzaya ve yetkiye itiraz etmiş bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşme incelendiğinde; kefilin kefalet miktarı belirlenmediği gibi sözleşmenin 6 ncı maddesinde davalı … …’nun kefaletinin müteselsil kefalet olarak kararlaştırıldığı, 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesi uyarınca kefalet limiti, kefalet tarihi ve müteselsil kefalet ifadesi davalı … …’nun eli ürünü yazılarla yazılmış olması gerektiğinden sözleşmede de davalının el yazısıyla böyle ibareler sözleşme kapsamında yazılmamış olduğundan davalının kefaletinin yasanın aradığı şekil şartlarına haiz olmaması nedeniyle geçerli bir kefalet olmadığı, davacının buna dayalı olarak alacak talep etme haklarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin gerekçesi ile davalarının reddinin hukuka aykırı olduğunu, kefalet sözleşmesinin, kefilin alacaklıya karşı borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşme olduğunu, kefalet sözleşmesinin mevcut ve geçerli bir borç için yapılabileceğini, ancak gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabileceğini, cari hesap sözleşmesinde dava dışı şirketin kaşesi ve davalının kefil olarak el yazısı ile imzasının bulunduğunu, imzanın davalı-borçluyu bağlayıcı olup, davalının bu sözleşme kapsamındaki tüm borçlara kefil olduğunu, cari hesap sözleşmesinin 6 ncı maddesi ile borçlu …’nun kefil olarak üstlendiği tüm sorumluluklar ve kefalet sözleşmesinin içermesi gereken tüm şartların eksiksiz olarak düzenlendiğini, sözleşmenin ‘‘İş bu sözleşme kapsamında Alıcıya (Müşteri) azami 800.000 (Sekizyüzbin) TL limit tanımlanmıştır.’ şeklindeki 4 üncü maddesinin birinci bendinde cari hesap limitinin sınırının açıkça belirtildiğini, bu maddelere göre kanunda kefalet sözleşmesi için aranan tüm şartların bu sözleşmede sağlanmış olup, davalı-borçlunun mezkur sözleşme kapsamında dava dışı şirket borçlarına kefil olduğu hususunun sabit olduğunu, mahkemece davaya konu borca ilişkin yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini, delillerinin toplanmadığını, tanıkların dinlenilmediğini, bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, davalının dava konusu icra takibinin dayanağı olan çeklerdeki imzaya itirazına yönelik hiçbir şekilde imza incelemesi yaptırılmadığını, aleyhlerine hükmedilen %20 oranındaki tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı borçlu … Süt ve Gıda Tarım Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında cari-açık hesap sözleşmesi imzalandığı ve işbu cari hesap akdinden önce … Süt ile yapılan her türlü işlemden dolayı oluşmuş bakiyenin cari hesaba dâhil edilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, kötü niyet tazminatının kanuni şartları incelendiğinde bu şartların sağlanmadığının açıkça anlaşılacağını, müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında yapılmış bir cari hesap sözleşmesi ve davalı tarafından imzalanmış bir kefalet sözleşmesinin varlığının, müvekkili tarafından teslim edilmiş siparişlerin mevcudiyetinin, bu teslime karşılık ödenmemiş fatura borçları karşısında icra takibine konu bir borcun mevcut olduğunun tartışmasız olduğunu, davalıya karşı açılmış olan dosyaya delil olarak sundukları ceza davası dosyasının devam ettiğini, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, aleyhlerine verilen karar ve hükmedilen %20 oranındaki tazminata ilişkin gerekçeli kararda tek satır dahi açıklama yazılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmaması ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmediği durumda geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerektiği, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmemesi, kefalet sözleşmesini kesin hükümsüz kılacağı, dosyaya sunulan 09.07.2018 tarihli Cari Açık Hesap Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen kefalet sözleşmesinin anılan Kanun maddesindeki şekil şartlarını içermemesi nedeniyle geçersiz olup, davalının kefil ve/veya müteselsil kefil olarak sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, kanunda aranan şekli geçerlilik şartların haiz olmayan kefalet sözleşmesinin şeklen geçersizliğinin davalı tarafından ileri sürülmesinin davacının tacir sıfatı ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun’un (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminatın kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerektiği, bu davada davacı takip alacaklısı yönünden kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından, davalının bu talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece hükmedilen kötü niyet tazminatı usule ve yasaya uygun olduğunu, şekil şartları sağlanmadan düzenlenen sözleşmeyle müvekkili uhdesinde borç doğmadığını, davacı taraf tacir olup basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olup, kurulan kefalet sözleşmesinin müvekkili borç altına sokmayacağını bilecek durumda olduğundan müvekkil aleyhine başlatılan icra takibi haksız olup kötü niyet tazminatının reddi kararının bozulmasını ve lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, cari hesap ve kefalet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, müteselsil kefalet şartlarının oluşup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 583 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Alınmadığı anlaşılan 269,85 TL temyiz ilam harcı ile 1.330,20 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.