Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/145 E. 2023/3316 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/145
KARAR NO : 2023/3316
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2274 Esas, 2021/1098 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/237 E., 2019/296 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı …’in davalı banka ile imzaladığı 27.12.2012 tarihli genel tarımsal krediler sözleşmesinde kefil gösterildiğini, başlangıç itibariyle kredi miktarı 50.000,00 TL olarak belirlenmişken davalı tarafından ön sözleşmelerle bağlantı gereği limit artışı yapılarak limitin 100.000,00 TL’ye yükseltildiğini bu hususta müvekkilinin imzasının alındığını, müvekkilinin müteselsil kefaletinin kanunun aradığı şartları taşımadığını belirterek 26.12.2012 tarihli genel kredi sözleşmesini de içerir 27.12.2012 tarihli genel tarımsal krediler sözleşmesi kapsamından kaynaklanan ve …178 numaralı yazı ile Ziraat Bankası A.Ş. Ceyhan Şubesi tarafından müvekkiline ait kefalet borcu olduğu iddia edilen 100.000,00 TL’lik kefalet borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, dava dışı …’e ait borç nedeniyle kefilliğine ilişkin imzasının bulunduğu genel tarımsal krediler sözleşmesi 27.12.2012 tarihli olduğundan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerektiği, 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesinde yer alan; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hususları dikkate alınarak somut olay incelendiğinde 27.12.2012 tarihli sözleşmede kefil olunan miktar ve kefalet tarihinin davacının el yazısıyla yazılmamış olması karşısında kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ve dava dışı … arasında tanzim olunan 27.12.2012 tarihli genel tarımsal krediler sözleşmesi nedeniyle davacının 100.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtilaf ticari nitelikteki banka kredi sözleşmesinden kaynaklandığından dava açmadan arabuluculuğa başvurulması gerektiğini, ticari krediye imza atan davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün olduğunu, davacının eğitim düzeyi dikkate alındığında eşinin de rızasını ihtiva eden bir sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını kavrayabilecek düzeyde olduğunu, buna rağmen sözleşmenin, bazı yerlerinin el yazısıyla yazılmadığından geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 5/A maddesinin 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, iş bu menfi tespit davasının 19.11.2018 tarihinde açıldığı, dava tarihinde ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa dair yasa yürürlükte olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı, dava dışı borçlu … ile davalı banka arasında düzenlenen 27.12.2012 tarihli genel tarımsal kredi sözleşmesinde davacı kefilin sadece adı, soyadı, T.C. Kimlik numarası ve adresinin ve imzanın el yazısı ile yazıldığı, kefilin sorumlu olacağı azamî miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefilin, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla yazılmadığı, kefil olunan miktarın bilgisayar ortamında yazıldığı, kefalet tarihi ve türünün ise boş bırakıldığı, 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesinde yer alan hususların ispat değil geçerlilik şartı olduğu, davacının kendi el yazısı ile yasada belirtilen şekilde kefillik beyanı ve imzası bulunmadığından dava konusu kredi sözleşmesindeki davacının kefilliğinin gereğince geçersiz olduğu, davacının bu krediden kaynaklanan borçtan sorumluluğu bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararının usul, kanun ve sözleşmeye uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Genel Tarımsal Krediler Sözleşmesine kefaletin şekil şartlarını taşımaması nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenle kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.