Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1442 E. 2023/4834 K. 11.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1442
KARAR NO : 2023/4834
KARAR TARİHİ : 11.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/559 Esas, 2021/2182 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/498 E., 2018/336 K.

Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmolunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne; dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1924 yılında Almanya’da kurulan dünyaca ünlü PUMA markasının sahibi olduğunu ve bu markanın Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde 99392, 78463, 78675 ve 116987 numaraları ile tescil ettirildiğini, yine T/000258 numarasıyla tanınmış markalar listesine kaydedildiğini, davalının ise 2015/74719 sayılı ZUMA markasının sahibi olduğunu, her iki markanın da 25 inci sınıfta ayak giysilerinde tescil edildiklerini, birbirlerine ayniyet derecesinde benzediklerini, markaların ürün üzerindeki kullanış şekillerinin dahi aynı olduğunu, kaldı ki ZUMA kelimesinin bir anlam da barındırmadığını, davalı yanca PUMA markasının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanılmak sureti ile kötü niyetli hareket edildiğini ileri sürerek davalı adına tescilli 2015/74719 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça kullanılan ve markanın ön plana çıkmasına sebep olan Puma hayvanının görselinden oluşan logonun, PUMA markasının en önemli ayrıntısı olduğunu, dolayısıyla sözcükten çok logonun ön planda tutulduğunu, müvekkilince PUMA markasına ve logosuna atıf yapılmadığını, ZUMA markasının TPMK sicilinde yayınlandığı sırada itirazda bulunmayan davacının kötü niyetli olduğunu, davalının ZUMA ve ZUMA Shoes markaları altında %100 deri ve el yapımı, özgün sıra dışı tasarımlara sahip, yerli fashion sneakers tarzı ayakkabılar ürettiğini, internet üzerinden tanıtımlar yaptığını, müvekkilinin ürünlerinde ZUMA SHOES PREMIUM SNEAKERS ibaresinin kullanıldığını, ayırt edici özelliğe sahip olan Z harfinin baskınlığından hareketle tasarlanan logonun ön plana çıkarıldığını, ortalama tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sektör bilirkişisi tarafından, markaların ürünler üzerindeki kullanım şekilleri, etiketlerin rengi ve baskı tekniği, her iki markanın logolarının farklı olması nedeniyle markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunmadığına dair görüş bildirilmişse de markaların benzerliği değerlendirilirken ürün üzerindeki kullanım şeklinin önemli olmadığı, markaların sicilde tescilli oldukları şekillerin incelenmesi gerektiği, zira marka sahibinin tescilli markasını tescilli olduğu biçimde kullanma hakkının mevcut olduğu, ürün üzerindeki kullanımın her zaman değiştirilmesinin mümkün olduğu, tescilli oldukları şekliyle yapılan karşılaştırmada, her iki markanın da iki hece ve dört harften oluştuğu ve benzer harf karakteri ve rengi ile yazıldığı, her ikisinde de “uma” harflerinin yer aldığı, davacının markasının ilk harfinin “P”, davalının markasının ilk harfinin ise “Z” olması dışında markalar arasında başkaca bir farkın bulunmadığı, her ne kadar davacının puma şeklinde logosu olduğu ve ürünler üzerinde bu logonun da kullanıldığı, bu nedenle markaların benzer olmadığı savunulmuşsa da davacının “PUMA” esas unsurlu tüm markalarında puma şeklinin mevcut olmadığı, markaların işitsel ve görsel benzerliğinin bulunduğu, markalar arasında kavramsal bir benzerlik mevcut değilse de benzerlik değerlendirilmesinde, görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bir arada bulunması gerekmediği, davacının markasının tanınmış marka olduğu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6 ncı maddesinin 1 inci ve 4 üncü fıkralarında yer alan hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalıya ait 2015/74719 numaralı “ZUMA” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece çelişkili bilirkişi raporları ile gerekçe oluşturulmasının hukuka aykırı olduğunu, sektör bilirkişisi tarafından markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı belirtilirken, marka bilirkişisince ZUMA ve PUMA marklarının karıştırılma ihtimalinin bulunduğu yönünde görüş bildirildiği, çelişkinin giderilmesi amacına yönelik olarak yeniden bilirkişi raporu aldırılmasının gerektiğini, müvekkilinin davacıya ait markayı taklit etme ve tanınmış markadan faydalanma kastının olmadığını, ürünler arasında benzerlik de bulunmadığını, müvekkilinin ZUMA markası için kullandığı logo ile davalı logosunun karşılaştırılmasında benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketici kitlesi tarafından karıştırılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin tüm ayakkabılarında, ayakkabı kutularında ve tanıtımlarında “ZUMA SHOES PREMİUM SNEAKERS” ibaresini ve davacı marka ile ayırt ediciliği sağlayan “Z” harfinin baskınlığından faydalanarak tasarlanan logosunu ön plana çıkararak kullandığını, ayakkabılarında “ZUMA” markasını altın/gümüş renkli metal kabartma olarak el yapımı olan ayakkabılara sonradan işlediğini, davacının ise ürettiği bütün ürünlerinde PUMA hayvanından oluşan logo ya da form strip olarak adlandırılan yan şerit logo ile birlikte “Puma” markasını ürünlerin kumaşına damgalamak suretiyle kullandığını, uyuşmazlık konusu markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı gibi sesçil ve görsel benzerliğin de olmadığını, “Z” ve “P” harflerinin sesçil olarak benzemediklerini belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde, marka vekili bilirkişi tarafından düzenlenen 03.11.2017 tarihli ilk rapor ve 07.08.2018 tarihli ikinci rapordaki sektör bilirkişisinin görüşünde, taraf markalarının tescil belgelerinin değil, tarafların markaları ve logolarının ürünler üzerindeki kullanımlarının dikkate alınarak markaların benzer olmadığı sonucuna ulaşıldığı, somut olaydaki davanın konusunun ise markaya tecavüz değil, marka hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, markaların fiili kullanımlarının değil tescil belgelerinin dikkate alınmasının gerektiği, zaman içerisinde davalının fiilen kullanımını değiştirmesi mümkün olup, markanın kullanıldığı şekliyle değerlendirme yapılmasının hatalı sonuçlara ulaşılmasına yol açabileceği, “PUMA” markasının ve logosunun tanınmış marka olduğu tarafların ve mahkemenin kabulünde olup, davacı tarafça marka ve logo birlikte kullanıldığı gibi, sözcük markasının tek başına da kullanıldığı, hükümsüzlüğe konu ZUMA ibaresinin ise bir anlamı bulunmamakla birlikte, davacı markasından tek harfinin (P/Z) farklı olduğu, davalı tarafça, Z harfinin alfabenin baskın harflerinden biri olduğu ve davalı markasına ayırt edicilik kazandırdığı ileri sürülmüş ise de davalı markasının davacının tanınmış olduğu 25 inci sınıf emtialarda tescilli oluşu, markanın ilk harf dışındaki diğer harflerinin aynı oluşu, görsel ve işitsel olarak benzer olması nedeniyle iltibas riski ve davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ihtimali arttığından, İlk Derece Mahkemesinin kararı yerinde bulunarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı tarafından tescil ettirilen “ZUMA” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.