YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1424
KARAR NO : 2023/4691
KARAR TARİHİ : 06.09.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1536 Esas, 2021/1732 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI
: 2017/1201 E., 2019/298 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın temlik eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı temlik alan davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu DS End..Ltd. Şti. ile arasında 25.06.2014 tarihinde genel kredi sözleşmesi aktedildiğini, genel kredi sözleşmesinin davalı tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, işbu krediden kaynaklanan borç ödenmediğinden kredi hesabının kat edildiğini ve borçlulara ihtarname gönderildiğini, borç ödenmediğinden davalı borçlu hakkında icra takibine geçildiğini, takibie haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kefaletinin geçerli olmadığını, bankaya bir kısım ödemeler yapılmasına rağmen yapılan ödemeler dikkate alınmadan takip başlatıldığını,takipten sonra da borçların taksitler halinde ödenmeye devam edildiğini, davacının mükerrer olarak dava konusu icra takibini başlattığını, yapılan tahsilatları dava değerinden düşülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kefil Turcay Şirvanoğlu’nun 25.06.2014 tarihinde kredi borçlusu şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredilere 500.000,00 TL limit ile müteselsil kefil olduğu, kefalet tarihi itibari ile davalı kefilin şirket ortağı olduğu, bu hali ile kefaletin usulüne uygun ve geçerli olduğu, banka alacağının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davalının vaki itirazının 144.212,12 TL alacak yönünden iptaline, kabulüne karar verilen asıl alacağa % 30 oranında temerrüt faizi ve bu faize %5 oranında BSMV uygulanmasına, davadan sonra yapılan ödemelerin İcra Müdürlüğünce infazda nazara alınmasına, kabulüne karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde temlik eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Temlik eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesinde faiz oranının, temerrüt ve diğer hususların açıkça düzenlendiğini, müvekkili banka tarafından yapılan 02.01.2017 tarihli bildirimde akdi kredi faiz oranlarının %30 – %35 civarında olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 33.2 nolu maddesinde temerrüt faizinin bu oranın %100 fazlasına göre belirleneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili banka tarafından icra takibinde faiz oranının ise bu miktarın dahi altında %50 olarak talep edildiğini, bu nedenle mahkemece kabul edilen %30 temerrüt faiz oranının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 33.2 nolu maddesinde temerrüt faiz oranının düzenlendiği, buna göre temerrüt faiz oranının belirlenmesinde temerrüt tarihinde cari olan, diğer bir ifade ile temerrüt tarihinde fiilen uygulanan kredi faiz oranlarına atıf yapıldığı, davacı banka tarafından Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirilen oranlar dava dilekçesinin ekinde dosayaya sunulmuş ise de temerrüt tarihinde davacı banka tarafından fiilen uygulanan faiz oranlarına ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya sunulmadığı, bu nedenle mahkemece temerrüt faizi bakımından eldeki krediye uygulanan %15 oranın iki katı olan %30 oranının esas alınmasında ve bu yönde hüküm verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle temlik eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde temlik alan davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Temlik alan davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece temerrüt faiz oranının hatalı tespit edildiğini, genel kredi sözleşmesinde faiz oranının nasıl hesaplanacağının açıkça düzenlendiğini, 02.01.2017 tarihinden itibaren kredi işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarına ilişkin bildirim formunun dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğunu, ancak bilirkişi raporunda kullandırılan krediye uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplama yapıldığını, bu hesaplamanın hukuki dayanağı bulunmadığını, mahkeme dosyada eksiklik olduğu kanaatinde ise faiz oranlarının müvekkili bankadan temin edilebileceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı kefil tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temlik alan davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temlik alan davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.