YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1347
KARAR NO : 2023/4949
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2089 Esas, 2021/1805 Karar
HÜKÜM : Davanın usulden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/393 E., 2020/671 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 72606 sicil numarası ile müvekkili kuruma kayıtlı olarak ticari faaliyet gösterdiğini, mülk sahibi… tarafından 30.03.2020 tarihinde müvekkili kuruma başvurarak davalı şirkete kendisine ait taşınmazın kiraya verildiğini, davalı şirketin mülkü Nisan 2019 yılında boşlattığını, mülk sahibi tarafından fabrika binasının 16.09.2019 tarihinde başka bir şirkete kiraya verildiğini, yeni kiracısının mağduriyet yaşamaması için davalı şirketin adres değişikliğinin re’sen yapılmasını talep edildiğini, bunun üzerine müvekkili kurum tarafından davalı şirkete 31.03.2020 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun’un) 33 üncü maddesi ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 36 ncı maddesi gereğince 30 gün içinde yeni adresin tescilinin yaptırılmasını, yaptırılamıyorsa yaptırılamama nedenlerinin açık ve anlaşılır şekilde yazılı olarak bildirilmesi için tescil davetinde bulunulduğunu, tebligatın muhataba ulaşmasına rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir bildirim veya tescil işleminin yapılmadığını belirterek, süresi içinde tescil işleminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen davalı şirketin yeni adresinin tespiti ile Bursa Ticaret Sicilinde tescilinin yapılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aslolanın şirketin sicile bildirdiği adreste faaliyet göstermesi ve adres değişikliğini sicile bildirerek tescil ettirmesi olduğunu, şirketin tescilli adresinde bulunmamasının bu adresi terk ettiği anlamına gelmeyeceği gibi Mahkemece de yeni adresinin araştırılarak bulunmasının mümkün olmadığını, şirketin kendi iradesiyle ben burada faaliyette bulunuyorum beyanında bulunmadıkça Mahkemenin şirketin iradesini yok sayarak onun yerine geçecek şekilde senin şirket merkezin buradır şeklinde zorlama bir karar veremeyeceği, şirket esas sözleşmesinde belirlenen faaliyet adresinin ancak ortaklar kurulunun alacağı kararla değiştirileceği, ticaret sicildeki adres kaydının en büyük işlevinin şirket hakkındaki tebligatların bu adrese yapılması gerektiği, adresini değiştirip sicilde tescil ettirmeyen şirketin tescilli adresine yapılan tebligatların geçerli sayılacağı ve şirketin bunun sonuçlarına katlanacağı, davacı … Sicili Müdürlüğünün, 6102 sayılı Kanunu’nun geçici 7 nci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca işlem yapması gerekirken davalı şirketin adresinin tesbitini istemesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu somut olayda, davalı şirketin ticaret sicile kayıtlı adresinde kain taşınmazın mülk sahibi…’nun 30.03.2020 tarihinde müvekkili Kuruma başvurduğunu, 01.07.2015 tarihinden sonra meydana gelen olayda 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin onbirinci fıkrasının uygulanabilir nitelikte olmadığını, bu nedenle Mahkemenin müvekkili Kurumun 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca işlem yapması gerekirken davalı şirketin adresinin tespitini istenmesinde hukuki yararı olmadığı yönündeki kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davalı şirketin yeni adresinin tespiti ile Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğüne tesciline ve yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6102 sayılı Kanun’un 32 nci ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34 üncü maddesine göre, sicil müdürlüğünün tescil için aranan şartların var olup olmadığını, mevcut bir durumda değişiklik olup olmadığını re’sen incelemesi gerektiği, bu kapsamda davacının, şirketin başka bir adreste faaliyet gösterip göstermediğini araştırması, araştırma sonucunda şirketin adresinin tespit edilmesi durumunda 6102 sayılı Kanun’un 33 üncü ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 36 ncı maddesine göre işlem yapılması, yapılacak araştırmadan bir sonuç alınamazsa, anasözleşme hükmü ve 6102 sayılı Kanun’un 636 ncı maddesinin birinci fıkrasının a bendi gereğince Ticaret Bakanlığı tarafından şirketin feshi davası açılması gerektiği (aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/2041 E.-2007/4977 K. sayılı ilamı), ticaret mahkemesinin adresten ayrılan bir şirketin nereye taşındığını araştırması ve bu adresi tescil ettirme görevinin bulunmadığı gibi, davacı tarafından açıklanan işlemler yapılmadan işbu davanın erken açıldığı, bu nedenle davanın açılmasında hukuki menfaatin bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin, 01.07.2015 tarihinden sonra meydana gelen işlemlere ilişkin olarak uygulanma olanağının olmadığı ve bu nedenle hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Müdürlüğün 6102 sayılı Kanun kapsamında inceleme yetkisinin sınırlı yetkisi bulunduğu, tescil için aranan kanuni şartların bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü olup somut olayda re’sen inceleme yetkisinin bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde geniş yorumlanmasının hukuka aykırılık teşkil edeceğini, adresinde bulunamayan davalı şirketin Müdürlük tarafından bulunmasının Müdürlüğün organizasyon yapısına da aykırı olduğunu, Müdürlüğün re’sen araştırma yapma yetkisinin bulunmadığını, 6102 sayılı Kanun’un 33 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36 ncı maddelerinin uygulanmasının re’sen yapılacak adres araştırması sonucunda adresin tespiti şartına bağlanmasının açıkça madde hükümlerine aykırı olduğunu, limited şirket ana sözleşmesinin 4 üncü maddesi ve 6102 sayılı Kanun’un 636 ncı maddesinin birinci fıkrasının a bendi uyarınca şirket feshi davasını açamayacaklarını, 6102 sayılı Kanun’un 210 uncu maddesine göre Ticaret Bakanlığı’nın yalnızca kamu düzenine ve işletme konusuna aykırı davranılması hallerinde dava açılabileceğinin düzenlendiğini ileri sürerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı şirketin yeni adresinin tespiti ve ticaret sicile tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 33 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.