Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1327 E. 2023/3220 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1327
KARAR NO : 2023/3220
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/358 Esas, 2021/620 Karar
HÜKÜM : Asıl davanın kabulü, birleşen davanın kısmen kabulü
BİRLEŞEN DAVA : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/457 Esas

Taraflar arasındaki menfi tespit ve maddi manevi tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın maddi tazminat yönünden kabulüne manevi tazminat yönünden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 23.05.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili hakkında başlattığı icra takibine konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalının sahte senede dayalı olarak yaptığı icra takibi nedeniyle müvekkilinin maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek 500,00 TL maddi ve 9.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davacı vekili 05.10.2020 tarihli ıslah dilekçesinde; davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40’dan az olmamak üzere inkâr tazminatına, 05.05.1999 tarihinde haczedilen makinaların toplam değeri 49.407,00 TL ile gelir kaybı olarak bilirkişilerin çıkarmış olduğu rakam toplamı 2.004.912,00 TL’nin toplam 2.054.319,00 TL’nin ıslah yoluyla davalıdan 05.05.1999 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline, dava dilekçesinde istenen 9.500,00 TL manevi tazminatın 05.05.1999 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline, fazla alacak ve dava hakkının saklı kalmasına, muhakeme masraflarının davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Asıl ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; icra hukuk mahkemesince yapılan incelemede senetteki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığını, davacının bu senedi oğlunun borcuna karşılık verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 25.01.2013 tarih, 2011/7 E. ve 2013/6 K. sayılı kararı ile ceza yargılamasında sanık olan davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine bu kez açılan davanın ortadan kaldırıldığı, senetteki tahrifatın davacı ve davalının eli mahsulü olmadığı ve sahteciliğin her iki tarafça yapılmadığı, dolayısıyla asıl davada davacı iddiasının yerinde görülmediği, birleşen davada davacı tazminat isteminde bulunmuş ise de sahteciliğin davalı yanca yapıldığına dair mahkumiyetini gerektirir delil olmadığı ve tazminat isteminin bu bakımdan koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
1.Dairemizin 24.06.2013 tarih, 2013/6928 E. ve 2013/11801 K. sayılı kararıyla davacının sair temyiz itirazları reddedilerek uyuşmazlığın çözümü yönünden dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde mahkemece imza incelemesi yaptırılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

2.Bozma kararına karşı mahkemece direnme kararı verilmiş, kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.02.2015 tarih, 2014/19-389 E. ve 2015/2802 K. sayılı ilâmıyla, asıl davanın yanı sıra birleşen dava yönünden de mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi ve bu hususun bozma ilamına ilave edilmesi gereğine işaret edilerek ilave bozma yapılmıştır.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle asıl dava yönünden davacının dava konusu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, asıl davada davacının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine, birleşen tazminat konulu davanın dayanağı asıl dava olduğu ve asıl davada dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığının belirlendiği, davacının imzası olmayan senedi takibe koymakta haksız olduğu, davacı tarafın tazminat talep etme koşullarının oluştuğu, 07.04.2020 tarihli ek rapordaki değerlendirmelerin hükme esas alınmaya elverişli olduğu, buna göre davacının toplam zararının 2.054.319,00 TL olduğu, davalının senedin sahteliğini takip tarihinde bilebilecek durumda olduğunun ispatlanamadığı, takibin devam ettiği tarihte ceza yargılamasının devam ettiği, takip işleminin yasal hak arama hakkı kapsamında olduğu ve davacının kişilik haklarına ağır ve haksız bir saldırı olarak nitelendirilmeyeceği gerekçesiyle birleşen dosya yönünden dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak 2.054.319,00 TL’nin 05.05.1999 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu, senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğuna dair görüşler içeren raporların da dosyada olduğunu, senette sahtecilik yapılmışsa da müvekkilinin sorumlu olmadığını, ceza dosyasında da beraat ettiğini, gelir kaybına ilişkin davacının belge sunmadığını, farazi hesaplamalar yapıldığını, tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dosyadaki tebligatların usulsüz olduğunu, tüm zararın müvekkiline yüklenemeyeceğini, bozmadan sonra taleplerin ıslah edilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, senet üzerinde yer alan imzanın davacıya ait olup olmadığı, senet üzerinde yazılı miktar kısmında tahrifat olup olmadığı, netice olarak bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığına ve icra takibi sebebiyle haczedilen malları dolayısıyla davacının uğradığını iddia ettiği zararlara ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat talebinde haklı olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.