Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1256 E. 2023/4651 K. 05.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1256
KARAR NO : 2023/4651
KARAR TARİHİ : 05.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1617 Esas, 2021/1931 Karar
HÜKÜM : Kabul (Esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle)
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/782 E., 2019/429 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini ve bu ilişkiden kaynaklı olarak davalıdan 156.839,25 USD alacağı bulunduğunu, davalının sözü edilen borcu ödememesi üzerine müvekkilince davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, takibin, davalının İcra Dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine yapmış olduğu itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibin yetkisiz İcra Dairesinde başlatıldığını, davacı yanca müvekkiline taşıma hizmeti verilmediğini, söz konusu taşıma ilişkisinde müvekkilinin sadece taşıma komisyoncusu olarak görev aldığını, navlun bedelinden mal sahibinin sorumlu olduğunu, davacının müvekkilinin yükünü taşıdığını ispatlaması gerektiğini, alacak muaccel olmadığından temerrüt koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine göre takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı anlaşıldığından davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde olmadığı, bilirkişi raporunda “davalının taşıma işini dava dışı Efehanlı firmasından alarak davacıya organize etmesi için verdiği, davacının da işi dava dışı Türkmen Havayolları firmasına yaptırdığı, taşıma senetlerinin taşıma işinin yapıldığını teyit ettiği, davalının taşıtan-gönderen-taşıma işleri organizatörü, davacının ise taşıyan-taşıma işleri organizatörü konumunda bulunduğu, davalının dava dışı Efehanlı şirketinden taşıma bedelini tahsil edememiş olsa bile davacıya, davacının da fiili taşıyıcı Türkmen Havayolları firmasına ödeme yapması gerektiğinin” bildirildiği, davacının faturaları davalının ticari defterlerinde yer almasa da, bilirkişi raporunda davalının taşıma işini dava dışı Efehanlı firmasından aldığı ve davacıya organize etmesi için verdiği, davacının da taşıma işini dava dışı Türkmen Havayolları firmasına yaptırdığının tespiti karşısında, davacının alt taşıyıcılık ilişkisi kapsamında üst taşıyıcı davalıdan 156.839,25 USD taşıma bedeli alacağı bulunduğuna ilişkin bilirkişi görüşünün kabule şayan bulunduğu, taraflar arasında üst ve alt taşıma ilişkisi bulunduğu, davalının taşıma bedelini fiili taşıyıcı Türkmen Havayolları firmasına ödediğini iddia ve ispat edememiş olduğu, alt taşıyanın taşıma bedelinden fiili taşıyıcıya karşı sorumlu olup, bu nedenle taşıma bedelini üst taşıyıcıdan talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne takibe vaki itirazın iptaline, takibin takip konusu alacağa Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ( TCMB) tarafından USD cinsinden bir yıl vadeli mevduata uygulanan oranda faiz yürütülmek suretiyle devamına ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebinde Türk Lirası üzerinden talepte bulunulmasına rağmen alacağın döviz üzerinden tahsiline karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının talebini aşar şekilde karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, yetki itirazında bulunmalarına ve mahkemenin yetkili olmamasına rağmen Mahkemece yetki itirazlarının gözetilmediğini, alacak likit olmayıp müvekkilinin temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini, bilirkişi tarafından davacının talep ettiği alacağın kendi defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, faturaların müvekkilinin ticari defterlerinde ise kayıtlı olmadığını, mail yazışmalarının delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınan yükün davalıya ait olmayıp Efehanlı firmasına ait olduğunu, taşıyanın davacı olmadığını, tarafların her ikisinin de komisyoncu olduğunu, navlun ücretinden sadece malın sahibinin sorumlu olduğunu, keza navlun bedeli için müvekkilinin akdi bir sorumluluğunun da bulunmadığını, müvekkilinin yük sahibine kefil olmadığını, ödeme taahhüdü içeren bir belge de bulunmadığını, e-mail yazışmalarının yasal delil niteliğinde olmadığını, kaldı ki ileri sürülen yazışmalarda ödeme taahhüdü bulunmayıp, yük sahibinden tahsil edildiğinde ödeme yapılacağının belirtildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak takip talebi ve ödeme emrinde 156.839,25 USD alacağın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi uyarınca alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının tahsilinin talep edildiği, talep şekline göre takibin Türk Lirası üzerinden başlatıldığının anlaşıldığı, bu durumda, itirazın iptali davasının niteliği gereği Türk Lirası üzerinden hüküm kurulması gerekirken yabancı para üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu, alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığının 554.724,74 TL olduğu, bu tutar üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kabulüne, takibe vaki itirazın iptaline, 554.724,74 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; takip talebine dayanak yaptıkları faturaların üzerinde alacağın döviz olarak tahsil edileceği şerhinin yer aldığını, bu şerhten de açıkça anlaşılacağı üzerine müvekkilinin alacağının gerçek yabancı para borcu niteliğinde olduğunu, nitekim alacağın bu niteliği sebebiyle de takip talebinde alacağı USD üzerinden talep ettiklerini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 58 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince takip talepnamesinde, alacağın Türk parası ile tutarının gösterilmesinin takip şartı olması sebebiyle ve harca esas değeri göstermek için takip talebinde alacağı Türk Lirası olarak da belirtiklerini, taleplerin alacağın USD olarak aynen tahsiline karar verilmesi olduğunu, aksi kabul edilse dahi talep ettikleri şekilde alacağa ticari temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini oysa Bölge Adliye Mahkemesince avans faizine hükmedildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı Kanun’un 58 ve 67 nci maddeleri.

3. 6098 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.