Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1249 E. 2023/4992 K. 14.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1249
KARAR NO : 2023/4992
KARAR TARİHİ : 14.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1680 Esas, 2021/1677 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/137 E., 2021/109 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında 12.12.2014 tarihli lisans sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya faydalı model lisans hakkı tanındığını, ancak davalının lisans sözleşmesi kapsamında üzerine düşen özen yükümlülüğüne uymadığını, makine satışı için yeterli çabayı göstermediğini, davalının yeterli çabayı göstermeyerek makine satış sayısını artırmamasının davacının kazanç kaybına sebep olduğunu, 5 yıl boyunca 50 makine alım taahhüdüne uymadığını, davalının taahhüdüne güvenerek davacının taşınma ve yatırım masrafları yaptığını, lisans sözleşmesi kapsamında ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek davanın kabulünü talep etmiş, davacı vekili 03.06.2021 havale tarihli dilekçesiyle, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, makine satışlarından mahrum kaldığı telif bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL, makine alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL, davacının yapmış olduğu masraflar nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL, ödenmeyen alacakları için şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının zorunlu arabulucuya başvurmadan dava açtığını belirterek davanın usulden reddi gerektiğini ve davanın esasa ilişkin sebeplerle de reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (6102 sayılı Kanun) eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 115 inci maddesinin ikinci fıkrasında maddesinde tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilebileceği belirtildiği ancak 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 18/A maddesinin ikinci fıkrasında arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği açıkça belirtildiğinden anılan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, davacı tefrik edilen dosya içerisinde süresinden sonra verilen cevap dilekçesi ile karşı dava ikame ettiği ve başvurma harcının yatırdığı, karşı dava ile asıl davadan ayrıca taleplerin ileri sürüldüğü, karşı davanın müstakil bir dava olması sebebi ile asıl dosyadan tefrik edilerek yeni esasa kayıt edildiği ve karşı dava tarihinden önce davacı tarafın davaya konu talepleri yönünden arabuluculuk yoluna başvurmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrası arabuluculuk şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğunu, somut olayda noksanlığın İlk Derece Mahkemesi ve davalı tarafça fark edilmeden önce giderildiğini, sonradan sunulan arabuluculuk son tutanağının kabulü ile yargılamaya devam olunması gerekirken aksi yönde İlk Derece Mahkemesince karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın kabulünü istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davanın arabuluculuk şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verildiğini, davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının verilen kararın bu yönden düzeltilmesini kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile karşı dava olarak asıl dosyadan tefrik edilen ve bağımsız bir dava olarak değerlendirilmesi gereken davada, davacı lisans sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebinde bulunduğu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu, davacı vekili her ne kadar arabuluculuğa başvuru şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğunu ileri sürmüş ise de 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin ikinci fıkrasında arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği, kanun koyucunun bu maddede açık düzenleme yaparak dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koyduğu, davalı vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemiş olması hatalı görüldüğü gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin ikinci fıkrasında arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde karşı tarafa tebligat yapılmayacağından karşı tarafa yapılan tebligatın vekalet ücretine hükmedilmesi sonucunu doğurmayacağını ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istenmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava açılmasından sonra ve fakat tensip aşamasından önce arabuluculuğa ilişkin dava şartının yerine getirilmesi halinde 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesine istinaden davanın usulden reddedilip reddedilmeyeceği ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.