Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1221 E. 2023/4602 K. 04.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1221
KARAR NO : 2023/4602
KARAR TARİHİ : 04.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/291 Esas, 2021/1361 Karar
HÜKÜM : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/34 E. 2017/427 K.

Taraflar arasındaki TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin PINAR MADRAN SU ibareli 32. sınıf ürünleri içeren 19.04.1999/4268 sayılı markanın sahibi olduğunu, davalının müvekkilinin tanınmış markasıyla iltibasa sebebiyet verecek biçimde “DEĞER MADRAN” ibareli 32. sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz).” ürünlerini içeren marka başvusuruna tescilli markadan doğan haklara tecavüz ve işaretin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 7 nci maddesinin (a), (c), (d), (f) bentleri uyarınca yanıltıcılık unsuru taşıdığı gerekçesiyle kötü niyetli başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduklarını, ancak YİDK’nın 2016/M-11877 sayılı kararıyla itirazlarını haksız olarak reddettiğini ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı gibi dava konusu markada yer alan Madran ibaresinin 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi anlamında yanıltıcı bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin markasında “MADRAN” ibaresinin yardımcı unsur olarak kullanıldığını, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’in 34 üncü maddesine göre ürün etiketinin kaynak ismini yansıtmaması durumunda kaynak isminin kullanılan puntonun 1,5 katı büyüklüğünde ayrıca yazılacağını, buna göre etiketin kaynak ismini yansıtmamasının mümkün olduğunu, MADRAN ibaresinin kaynak suyu çıkarılan bir dağ ismi olması sebebiyle herhangi bir kişinin tekeline bırakılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; MADRAN ibaresinin doğal kaynak suyu bakımından ünlü bir coğrafi yer ismi olduğu, bu yönden su ürünleri ve türevleri için markasal olarak ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, bunun yanında coğrafi işaret olarak C 2013/014 sayı ile Çine Belediyesi tarafından coğrafi işaret tesciline konu edildiği, davacının markasının PINAR MADRAN SU ibareli olduğu, su ürünlerini içerdiği, markada bulunan MADRAN ibaresinin coğrafi kaynağı işaret ettiği, bu nedenle ayırt edici bir işaret olarak nitelendirilemeyeceği, başvuru konusu işaretin de “DEĞER MADRAN” ibaresinden oluştuğu, bu işarette de MADRAN ibaresinin yardımcı unsur konumunda olduğu, başvurunun 32/1, 2, 3, 4. sınıf ürünleri içerdiği, görsel, sescil ve anlamsal olarak davacı markası ile başvuru konusu işaretin iltibasa neden olacak derecede benzerliğinin bulunmadığı, zira ortak olan unsurun davacı … davalı markasında ayırt ediciliği bulunmayan yardımcı unsur konumunda bulunduğu, bu nedenle davacının anılan vakıaya dayalı taleplerinin reddinin gerektiği; davalı şirketin anılan MADRAN bölgesi kaynak suyu ile ilgili ticari faaliyette bulunma hakkının varlığına yönelik ikna edici bir kanıt bulunmadığı, aksine su aldığı bölgenin MADRAN havzası ile ilgisinin bulunmadığı, esasen sunduğu ruhsatın Manisa Alaşehir İlçesi Alayaka köyü hudutları içerisinde bulunduğu, başvuru kapsamında bulunan su dışındaki biralar, bira yapımında kullanılan preperatlar ile sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri ile meşrubatlar ve enerji içecekleri ürünlerinin su içermesinin zorunlu bulunduğu, başvuru kapsamındaki ürünlerin MADRAN suyu olduğuna veya ürünlerin onunla imal olunduğuna veya olunacağına yönelik bir belirlemenin de bulunmadığı, ortalama tüketicilerin MADRAN tanıtım işaretini de taşıyan “DEĞER MADRAN” ibareli markayla 32. sınıf ürünlerin sunulması durumunda anılan malları içeriğinde MADRAN coğrafi yerinden kaynaklı su içerdiğinden bahisle tercihe yönelebilecekleri, oysa bunun yanılgılı bir sonuç olacağı, ürünün coğrafi kaynağı konusunda yanıltıcı işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, yanıltıcılık unsurunun tescil anında da var olduğu, yanıltıcılık doğuran işaretin “DEĞER MADRAN” ibareli markada yardımcı unsur olarak yer almasının sonuca etkisinin bulunmadığı, başka bir ifadeyle yanıltıcılık oluşturan işaretin yardımcı veya tali unsur olarak işarette yer alması halinde de reddedilmesinin gerektiği, açıklanan sebeplerle “DEĞER MADRAN” ibareli işaretin marka olarak tescilinin olanaksız bulunduğu; bu yönde tesis edilen kurum kararının da hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK’in 2016/M-11877 sayılı kararının davacı itirazının reddi yönünden iptaline, davalı adına tescilli 2016/31974 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı TPMK vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uygulanması koşullarının oluşmadığını, dava konusu markada tali unsur olarak yer “MADRAN” ibaresinin coğrafi kaynağı işaret etmekten çok kaynak suyunu ifade ettiğinden yanıltıcılığının ortaya çıkmasının mümkün olmadığını, öte yandan başvuru kapsamında yer alan malların Madran dağı ve çevresinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair veri bulunmadığı gibi tespitinin de mümkün bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
2.Diğer davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; “MADRAN” ibaresinin “testi” anlamına geldiğini, şişelenerek piyasaya sunulan ürünün kaynağını belirtmediğini, ortalama tüketici nezdinde coğrafi bir bölgeyi çağrıştırmadığını, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’in 34. maddesine göre; ürün markasının ürününün kaynağını yansıtmak zorunda olmadığını, müvekkilinin ürün üzerine kaynak bölgesi olan Alaşehir ‘i markanın 1,5 katı büyük punto ile yazdığında tüketicinin ürünün kaynağının Alaşehir olduğunu anlayacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve Madran suyunun, Aydın İli Bozdoğan İlçesi’nin sınırları içinde bulunan Madran Dağı’ndan çıkan memba suyunun adı olduğu, somut uyuşmazlıkta ise dava konusu başvuru sahibi davalıların ne başvuru aşamasında başvurularına itiraz dilekçesine cevabında ne de işbu davanın başlangıcında, dava konusu markasının kullanılacağı suyun Madran Dağı’ndan üretildiğine ilişkin açıklamada bulunmadığı gibi kaynak sularının Manisa Alaşehir İlçesi Alayaka köyü hudutları içerisinden çıktığının hem istinaf dilekçesinden hem de ilk derece mahkemesine sunduğu beyan dilekçeleri ve eki belgelerden anlaşıldığı, somut olaya uygulanacak 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markaların,” mutlak tescil engelleri arasında kabul edildiği, anılan madde uyarınca marka başvuru aşamasında dahi, ürünlerin coğrafi kaynağı, üretim yeri, niteliği ve kalitesi yönünden halkı yanıltabilecek nitelikte olan marka başvurularının reddinin gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı TPMK vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2.Diğer davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.