Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1219 E. 2023/4986 K. 14.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1219
KARAR NO : 2023/4986
KARAR TARİHİ : 14.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1748 Esas, 2021/1426 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/437 E., 2019/328 K.

Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “FİDOL” ve “FİDOL OKULLARI” markalarının ilk kullanım sahibi olduğunu ve davalı şirket ile yaptığı franchise sözleşmesi doğrultusunda “Özel Koşuyolu Küçükşeyler Anaokulu” çatısı altında 5 yıl süreyle faaliyette bulunduğunu, ancak davalının sözleşmede esaslı değişiklikler yapması nedeniyle 29.03.2017 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, ardından müvekkilinin 14.04.2017 tarihli yönetim kurulu toplantısı ile adını “Özel Koşuyolu Fidol Anaokulu” olarak devam ettirme kararı aldığını, bu projenin Türk ve Finlandiyalı eğitim uzmanları tarafından hazırlanmış bir Fin eğitim modelinin, Türk eğitim modeline uyarlandığı özgün bir proje olduğunu, müvekkilinin “Kamark Patent” isimli firma ile anlaşarak 25.03.2017 tarihinde marka başvurusu işlemlerini başlattığını, fakat anılan firmanın beyan ettiği harç bedelini ödememesi nedeniyle tescili alamadıklarını, davalının da bu boşluktan faydalanarak müvekkilini zarara uğratmak amacıyla 2017/40689 sayılı “FİDOL” ve 2017/44490 numaralı “FİDOL OKULLARI” markaları için tescil başvurusunda bulunduğunu, bu isimleri hiçbir şekilde kullanmadığını, herhangi bir yerde tanıtımını yapmadığını, müvekkilinin başvuru işlemlerini karşı taraftan önce başlattığını, aynı zamanda “[email protected]” mail adresinin ve “fidolokullari.com” adresinin de sahibi olduğunu, çeşitli sosyal medya hesapları açtığını ve aynı zamanda Google ile de reklam sözleşmesi imzaladığını, yine müvekkilinin 26.04.2017 tarihinde Hilton–Kozyatağı’ndaki tanıtımı için dava dışı Emaytas A.Ş. firması ile 10.05.2017 tarihinde sözleşme imzaladığını, fatura kestiğini, anlaşmalar yaptığını, seminerler düzenlediğini, müvekkilinin bu marka ve isim altında çeşitli marka başvuruları yaptığını, bunların tamamına davalı yanca kasıtlı olarak itiraz edildiğini, davalının 2017/40689 sayılı “FİDOL” ibaresini de bu şekilde 03.05.2017 tarihinde 41. ve 43. sınıfta yer alan birtakım hizmetlerde tescil başvurusuna konu ettiğini, bu başvuruya müvekkilinin itirazlarının da YİDK’nın 2018/M-9072 sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, davacının müvekkiline ait “fidol” ve “fidol okulları” ibareli tescilli markaları, müvekkilinin izin ve onayı olmadan kullandığını, bu nedenle davacıya 27.11.2018 tarihli noter ihtarnamesinin keşide edildiğini, davacının müvekkilinin markasında yer alan ibarelerle ve tüketici gözünde açıkça karıştırılma ihtimali yaratan şekillerde markalar ürettiğini, bunlara ilişkin farklı mahkemelerde davalar bulunduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirket ile davalı taraf arasında önceye dayalı ilişkinin “Özel Koşuyolu Küçükşeyler Anaokulu” ibaresinin kullanımına dair olduğu, davacının 29.03.2017 tarihli ihtarname ile aralarındaki ilişkiyi sonlandırdığı, davacının bilahare “FİDOL” markasını yaratarak eğitim hayatına bu marka altında devam etme kararı aldığı, nitekim işlem dosyası kapsamında sunduğu pek çok delilin de 2017 yılı Mart – Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin olduğu, “FİDOL OKULLARI” adı altında bazı basın organlarında tanıtımlarının yapıldığı, Hilton Otelinde tanıtım seminerinin düzenlendiği, davacı yanın önceki tarihli e-posta görüşmelerinde de yine “FİDOL OKULLARI” olarak anıldığı, “www.fidolokullari.com” alan adının 28.03.2017 tarihinde “https://tr-tr.facebook.com/fidolokullari/” hesabının 30.03.2017 tarihinde alındığı, mezkur kullanımlarda “FİDOL OKULLARI” ibaresinin markasal etki yaratacak nitelikte yer aldığı ve bu kullanımların başvuru konusu işaretin, dava konusu markanın başvuru tarihi olan 12.05.2017 tarihinden önceki kullanımlar olduğu, dava konusu başvuru ile davacı yanca yaratıldığı görülen yeni markanın kullanımının başlangıç süresi arasında 1,5 aylık kısa bir sürenin mevcut olduğu dikkate alındığında, bu süre zarfında davacı tarafından gerçekleştirilen kullanımların öncelik hakkı bakımından yeterli görülmesi gerektiği, başka bir ifadeyle davacının henüz markasını yayma, yaygınlaştırma ve kullanma çabası içerisinde hareket ederken, işbu dava konusu başvurunun davalı tarafından gerçekleştirildiği, gerçekleştirilen başvurunun da birebir davacı markasının esas unsurunu içerdiği, somut olayın şartlarında davacının “FİDOL” markası üzerinde eğitim ve öğretim hizmetlerinde gerçek hak sahibi olduğu, yapılan başvuruda “FİDOL” ibaresinin tesadüfi olarak tercih edilmiş bir marka olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, bir başkası tarafından ticaret hayatında yeni kullanılmaya başlanılan bir işaretin, henüz marka siciline kaydedilmemesinden yararlanılarak tescil başvurusuna konu edilmesinin ve bilahare gerçek hak sahibine karşı hukuki yollara başvurulmuş olunmasının, markanın gerçek hak sahibi tarafından kullanımını engelleme amacına, markayı gerçek hak sahibine karşı kullanma amacına veyahut markayı ticari olarak satışa konu etme amacına yönelik olarak yorumlanabileceği, davalının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK’in 25.10.2018 tarih ve 2018/M-9078 sayılı kararının iptaline, davaya konu 2017/40689 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından davaya konu markaya tanınabilirlik ve belirli süre kullanılmış olma şartlarının yerine getirilmediğini, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, markaya konu eğitim modelinin alanında kendini kanıtlamış kişilerce projelendirildiğini, markanın asıl unsurunu barındıran alan adlarına ilişkin ücret dekontlarının mahkemece değerlendirilmediğini, anılan markayı davacıdan önce kullanıp tescil ettirdiklerini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tescile engel önceki kullanımını ispatlanamadığını, markaya tanınırlık kazandırmadıklarını, YİDK itiraz sürecinde kötü niyetin ispatlanamadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının “FİDOL” ibareli kullanımlarının, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki 1,5 aylık döneme ilişkin olsa da, davacı ile davalı şirket arasındaki franchise sözleşmesinin davacı tarafça 29/03/2017 tarihinde feshedilerek, bu tarihten sonra “Fidol Okulları” ibareli markanın tanıtılması ve yaygınlaştırılması için aynı dönemde yoğun olarak kullanıldığı gözetildiğinde, özgün “FİDOL” ibaresinin davacı yanca yaratıldığı 41. sınıfta yer alan eğitim ve öğretim hizmetlerinde, davacının öncelik hakkının bulunduğu yönündeki mahkeme kabulünde bir isabetsizliğin olmadığı, davalının başvuru tarihinin öncesinde veya sonrasında bu ibare ile hiçbir faaliyetinin olmadığı ve tarafların başvuru tarihinden kısa bir süre öncesine kadar ticari ilişki içinde olduğu, davalı şirketçe davacının yarattığını ve tanıtımlarına başladığını bildiği “Fidol” ibaresinin marka tescil başvurusuna konu edilmesinin, tesadüfi bir tercih olamayacağı, bir başkası tarafından kullanılmaya başlanan işaretin, henüz tescil edilmemiş olmasından faydalanılarak, gerçek hak sahibinin kullanmasını engellemek, markayı gerçek hak sahibine karşı kullanmak veya ticari olarak satışına konu etmeye zorlamak amacına yönelik ve açıkça kötü niyet teşkil edecek davranışlardan olduğu, dolayısıyla mahkemece dava konusu başvurunun kötü niyetli kabul edilmesinde de bir isabetsizliğin bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı taraf vekili vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Şirket vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, önceye dayalı hak sahipliği iddiasıyla marka hükümsüzlüğü ve TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.