Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/119 E. 2023/3320 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/119
KARAR NO : 2023/3320
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1011 Esas, 2021/1302 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/460 E., 2021/208 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin bölge sorumlusu … ile müvekkili arasında 01.08.2015 tarihinde Eskişehir Doğa Koleji öğrencilerinin taşınması için ”Okul Servis Sözleşmesi” yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden davalının talebi ile müvekkilinin servis araçları ve öğrenci velilerinin ziyaret edebileceği bir ofis kiraladığını, bu ofise malzemeler aldığını, ofisin içerisine boya vs. giderlerde bulunduğunu, öğrenci velilerinin servis ücretlerini ödeyebilmesi için Türkiye İş Bankası A.Ş.’den POS cihazı kiraladığını, teminat için ceza-i şart niteliğinde 350.000,00 TL bedelli bir senet imzalayıp …’a verdiğini, okulların açılmasından bir hafta önce …’ın müvekkilini arayıp okul servis taşımacılığını başka bir firmanın gerçekleştireceğini, müvekkili ile imzalanan sözleşmenin gerekçesiz bir şekilde iptal edildiğinin bildirdiğini, müvekkilinin bu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek şimdilik 3.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL maddi tazminatın 01.12.2015 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 04.06.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 84.653,64 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ilgili sözleşmenin metninin taraflarca görüşüldüğünü, ancak görüşmeler sonucunda davacının sözleşmeye konu hizmeti vermekte teknik olarak yetersiz kalacağı anlaşıldığından sözleşme metninin imzalanmadığını, davanın belirsiz alacak şeklinde açılamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sözleşmenin iki tarafın hukuksal sonuca yönelik, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla meydana gelen bir hukuksal işlem olduğu, sözleşmeye katılan tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları mevcut değilse bir sözleşmeden söz etmenin mümkün olamayacağı, sözleşmenin kurulabilmesi için bu irade beyanlarının sözleşmenin esaslı tüm noktalarını kapsaması gerektiği, karşılıklılıktan kastın tarafların irade beyanlarını birbirine yöneltmesi, bundan karşı tarafı haberdar etmesi, birbirine uygunluk ile kastedilmek istenenin ise tarafların gerçekleştirmek istedikleri hukuki işlem ve sonucun birbiri ile örtüşmesi olduğu, irade beyanlarının birbirine uygun olmaması durumunda “irade uyuşmazlığından” söz edileceği ve bu durumda sözleşmenin, kurucu unsurlarında yoksun olduğu için meydana gelmemiş sayılacağı, somut olayda davalıya ait okulun öğrenci taşıma işi ile ilgili taraflar arasında bir takım görüşmelerin yapıldığı hususunun çekişmeli olmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasında sözleşmenin kurulup kurulmadığı noktasında toplandığı, kural olarak okul servis sözleşmesinin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkar edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 200 üncü maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği, yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile veya yazılı delil niteliğinde olmayan, ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisinin ispatlanabileceği, davalının davacıya öğrenci listesini vermesinin, davacının bazı öğrenci velileri ile anlaşma yaparak servis ücretini tahsil etmesinin, davalının reklamlarını ofise ve araçlara yapıştırmasının sözleşmenin kurulduğunu göstermeyeceği gibi tarafların iradelerini karşılıklı olarak birbirine uygun şekilde açıkladıklarını da göstermeyeceği, dolayısıyla kurulmuş bir sözleşmenin varlığından bahsedilemeyeceği, davacının yemin deliline de dayanmadığı, manevi tazminat talebi yönünden somut olayda davalı tarafından sözleşmenin kurulmamasının, davacının özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmadığı, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın usulüne uygun olarak yazılmadığını, 6098 sayılı Kanun hükümlerine göre kural olarak bir sözleşmenin geçerli biçimde kurulmuş olması için yazılılık şartının aranmadığına değinilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin kurulduğunun ispatlanamadığının değerlendirildiğini oysa dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden ve bilhassa davalının müvekkiline öğrenci listesini vermesinden, velilere müvekkili servislerine öğrenci taşımacılığı için kayıt yaptırılabileceği yönünde SMS atmasından ve bir kısım veliler tarafından kayıt işlemlerinin yaptırılıp müvekkiline yaptıkları ödemelere ilişkin sunulan kredi kartı sliplerinden (yazılı deliller), taraflar arasında gerçekleşen görüşmeler neticesinde sözleşme ilişkisinin kurulduğunun kabulünün gerektiğini, davalının gelinen aşamada sözleşmenin geçersizliği iddiasını ileri sürmesinin iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşıma sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmesi geçerlik şartı değilse de davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı nazara alındığında taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunduğunun davacı tarafça yazılı delille ispatlanmasının, akdi ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ise ya davacı tarafından “delil başlangıcına” dayanılmış olmasının veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş bulunmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalının taraflar arasında taşıma sözleşmesinin varlığını kabul etmediği gibi tanık dinlenmesine de açıkça onay vermediği, davacının “delil başlangıcı” olduğunu ileri sürdüğü öğrenci listesinin, davacıya para ödeyen iki velinin aynı soy adını taşıyan ve davalı tarafça düzenlendiği ispatlanamayan dört öğrenci isminden ibaret bir liste olduğu, davalı tarafça öğrenci velilerine SMS gönderildiği iddiasının ise sadece tanık beyanına dayandığı ve bu hususta elektronik ortamdaki herhangi bir verinin de sunulmadığı, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı, dosya içeriğinde davalı veya yetkili temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş ve 6100 sayılı Kanun’un 199 uncu maddesi anlamında “belge” niteliğinde başka bir delilin de bulunmadığı, Mahkemece taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde de bir isabetsizliğin olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece hüküm kurmaya elverişli derecede delil toplanmadığını, toplanan delillerin ise yanlış değerlendirildiğini, taraflara arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğunun dosyaya sunulan bilgi belgelerden, bilhassa bir kısım veliler tarafından müvekkiline yapılan ödemelerden anlaşıldığını, 6098 sayılı Kanun’un 1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6 ncı maddesi ve 12 nci maddesi ile davalının müvekkiline verdiği öğrenci listesi, servis ücretinin tahsiline ilişkin kart slipleri gibi yazılı delilleri birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin kurulduğunu kabulü gerektiğini, mevzuatta sözleşmenin kurulması için bir geçerlik şartı aranmadığını, taraflar arasında sözleşme kurulmamış olsaydı yukarıda bahsedilen delillerin de olamayacağını, tarafların sözleşmenin kurulmasına yönelik hem fiili hem de hukuki uygunluk bulunduğunu, 13.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin kurulduğu yönünde görüş verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşıma sözleşmesinin feshinden dolayı uğranılan zarar ile mahrum kalınan kârın tazmini talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 199 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 586 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.