Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/112 E. 2023/2420 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/112
KARAR NO : 2023/2420
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/46 Esas, 2021/197 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabûl

Taraflar arasındaki tescilli faydalı model belgesinden doğan hakların korunması amacıyla yapılan suç duyurusuna bağlı olarak uygulanan arama ve el koymadan doğan maddi zararın tazmini davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 2001/1574 sayılı faydalı model belgesi ile “damacanalarda kullanılan pompalar için pompa başı kilitleme düzeneği ve uzunluğu ayarlanabilen emiş borusu” isimli ürünün sahibi olduğunu ve bu ürünü yasadışı olarak imal ettiği iddiası ile müvekkili şirket hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, bu şikayet neticesinde İzmir Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2005/248 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine dava açıldığını, ceza yargılaması sırasında müvekkilinin işyerinde bulunan ürünlerin toplatıldığını, yargılama neticesinde davalı tarafın ürününün 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (551 sayılı KHK) 156 ncı maddesi uyarınca yeni sayılmasının mümkün olmadığı, davacının ürünü ile birebir aynı olmadığı ve bu nedenle patent hakkının ihlali suçunun oluşmadığı gerekçesi ile 22.06.2006 tarih ve 2006/274 K. sayılı kararı ile davacı şirket yetkilisi …’ın beraatine karar verildiğini, ancak bu yargılama sürecinde müvekkili şirkete ait mallara el konulduğunu, müvekkilinin işlerinin aksadığını, itibarının olumsuz bir şekilde yaralandığını ileri sürerek, 20.000.00TL maddi tazminatın ve 20.000,00TL munzam zararın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacının ürünlerine savcılık kararı ile el konulduğunu, davacının uğradığını iddia ettiği zarardan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, el konulan ürünlerin de yediemin olarak yine davacı şirketin yetkilisine bırakıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 28.09.2017 tarih, 2017/70 E. ve 2017/120 K. sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; dava konusu üründe yenilik bulunmadığı, buluşun kullanıldığı pek çok ürünün hali hazırda piyasada başka firmalarca da üretildiğinin belirlendiği, bu belirlemenin buluşun yaygın ve harcıalem olduğuna dair ciddi bir değerlendirme olduğu, sınai mülkiyet belgesi almak isteyen kişilerin incelemenin patentten daha zayıf olduğunu bilerek faydalı modelini daha titiz bir ön değerlendirme ile başvuru konusu etmesinin bekleneceği, dolayısıyla faydalı model alanında basiret yükümlülüğünün esaslı olduğu, somut olayda da faydalı model alan davalının basiretli davranmadığı ve taşkın tedbir işleminden doğan zarardan sorumlu olduğu, davacı firmanın toplatma nedeniyle bu ürünün sınai ve ticari kârından mahrum kaldığı, elindekileri satamama nedeniyle zarara uğradığı, ürünlerin uzun süre yedieminde kalarak bozulup satılamaz hale geldiği, kalıp vasıflarının bozulduğu, ambalaj ve iş gücü kaybı oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 25.518,86 TL maddi zarar ve 14.119,96 TL munzam zarar olmak üzere toplam 39.638,72 TL tazminatın 31.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 13.03.2019 tarih, 2017/5022 E. ve 2019/2124 K. sayılı kararıyla“….1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-… Davacı 13.056 adet su emiş borusu ve bu borulara ait su pompası borusu kalıbına el konulması nedeniyle bu ürünlerin ve ambalajlarının kullanılamaz hale geldiğini, ambalajların sökümü esnasında iş gücü kaybı yaşandığını, el konulan ürünler yerine başka bir model boru üretilmek zorunda kalındığını, ödediği vekalet ücretleri dolayısıyla maddi zarara uğradığını ileri sürerek 20.000,00 TL maddi tazminat ile devam eden yargılamalar süresince el konulan ürünleri imal edemediğini, pazarlayamadığını bu nedenle davalının pazarda tek satıcı durumuna geldiğini, firmanın imajının olumsuz etkilenmesi nedeniyle satış kaybı yaşandığını ileri sürerek maddi zarar ve faizle karşılanamayan zararları bakımından ise 20.000,00 TL munzam zarar talebinde bulunmuştur. Davacı dava dilekçesinde munzam zarar talebini el koyma tedbirinin devam ettiği süre zarfında malını piyasaya sürememesi, kâr elde edememesi, davalının piyasaya hakim olması gerekçesine dayandırmıştır. Ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)’nın 33’üncü maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime aittir. Davacı zararını munzam zarar olarak nitelendirmişse de davacının talebi munzam zarara ilişkin olmayıp, bahsi geçen ürünlere haksız el koyma nedeniyle uğranılan zarara ilişkindir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda el konulup yediemin olarak davacıya teslim edilen malların ambalaj kutu maliyeti 2.350,08 TL, ürünlerin satılamaz hale gelmesi nedeniyle 20.055,84 TL, kalıbın evsafının bozulmuş olması nedeniyle 3.029,01 TL, ambalajların sökümü esnasındaki iş gücü kaybı nedeniyle 83,93 TL olmak üzere davacının toplam maddi zararı 25.518,86 TL olarak hesaplanmış, ayrıca el koyma tarihi olan 30.03.2005 tarihinden dava tarihi olan 02.11.2007′ ye kadar el koyma nedeniyle davacının mal üretip satışının yapılamaması neticesinde kâr kaybı da 14.119,96 TL zarar olarak hesaplanmıştır. Davalının şikayeti üzerine davacı şirket yetkilisi hakkında patent hakkının ihlali suçu nedeniyle yapılan yargılama sonunda İzmir Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2005/248 E.2006/274 K ve 22.06.2006 tarihli kararı ile davacı şirket yetkilisi sanık …’ın beraatine, yedieminde bulunan ürünler ile kalıbın da sanığa iadesine karar verilmiştir. 30.03.2005 tarihinde el konulan 13.056 adet su emiş borusu ve su pompası borusu kalıbının el koyma tedbirinin kalktığı tarih itibariyle ne durumda olduğu tespit edilmeden ve yediemin sıfatıyla davacının elinde bulunan malların tedbirin kalktığı tarihteki değeri belirlenmeden sadece davacının malları kullanamama ve satamama iddiasına değer verilerek tüm mallar yönünden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacının üretimde kullandığı su pompası kalıbına el konulması nedeniyle hesaplanacak zarar miktarınında ancak bu kalıpla üretilecek mala hasren yapılması ve ürünlere el konulduğu tarihle ürünlerin davacıya iade edildiği tarih arasındaki zararın hesaplanması gerekirken mahkemece yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmadığı..“ gerekçesiyle bozulmuştur. Taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.

C. Karar Düzeltme Kararı
Dairemizin 23.02.2021 tarih, 2019/3201 E., 2021/1614 K. sayılı kararı ile Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440’ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteklerinin reddine karar verilmiştşr.

D. Mahkemece (İkinci) Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamındaki eksiklikler tamamlandıktan sonra davacı zararının 42.995,64 TL olduğu, ancak kararın davalı lehine bozulduğundan önceki karardaki tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 39.638,72 TL tazminatın 31.03.2005’den işleyen yasal faiziyle davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin kabulüne göre zarar 30.03.2005 tarihinde meydana gelmiş olduğundan 02.11.2007 tarihli davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin faydalı model belgesini almasının müvekkilinin kötü niyetine delalet etmediğini, faydalı modelin aksi ispat edilene kadar geçerli ve bağlayıcı nitelikte olduğunu, belge sahibine Mahkeme ve Savcılık aracılığıyla ürünü taklit edenlere ve emek hırsızlarına karşı hukuki koruma yollarına başvurma hakkını verdiğini, Bağımsız Mahkemelere ve Devlet Kurumlarına başvurmasının müvekkilinin kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu anlamına gelmediğini, tescile güvenerek yapılan işlemlerin geçmişe etkili sonuç doğurmasının hukuken mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ürünler görülmeden plastik mahiyetteki ürünlerin ambalajlarının tamamının yırtıldığını ve kullanılamaz hale geldiğinin iddia edildiğini, ürünler plastik olduğundan bozulmaktan söz edilemeyeceğini, davacının talebini yedi emine yöneltmesi gerektiğini, bilirkişi raporundaki hesaplamaların afaki hesaplamalar olduğunu, hükme esas alınan raporda üretilen ürünlerin tamamının satılıp satılmayacağı hususunu dikkate alınmadığını, aylık satış miktarının belirlenmediğini, kazanç kaybı hesabı yapılmasınında hukuka aykırı olduğunu ve davacının zararından müvekkilinin sorumlu olamayacağını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tescilli faydalı model belgesinden doğan hakların korunması amacıyla yapılan suç duyurusuna bağlı olarak uygulanan arama ve el koymadan doğan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (551 sayılı KHK)131, 156 ve 165 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi

2.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 54 ve 55’inci maddeleri

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.