Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/1111 E. 2023/3870 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1111
KARAR NO : 2023/3870
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2205 Esas, 2021/1109 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/32 E., 2019/278 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı banka ile dava dışı Tenka İnş. Taah. Nak. İth. İhr. Mak. Mon. Kav. Giy. Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen 21.10.2015 tarihli kredi sözleşmesini davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın katedildiğini, gönderilen ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; borca konu kredi sözleşmesindeki müvekkili davalının kefaletinin şekle aykırı ve geçersiz olduğunu, dava ve takip konusu yapılan 21.10.2015 tarihli ve 2.000.000,00 TL meblağlı kredi sözleşmesindeki kefalet yükümlülüklerine ilişkin ifadelerin müvekkilinin el yazısı ürünü olmadığını, davacı bankanın kanunun emredici olan hükmüne aykırı davranarak başkası tarafından yazılmış olan kefalet ifadelerini müvekkili davalıya imzalattığını, davalının 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 45 inci maddesine aykırı davranarak ipotekli taşınmazı paraya çevirmeden ve müvekkili davalıya borcun tamamından sorumlu tutarak davalı aleyhine ilamsız takip yaptığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; genel kredi sözleşmesinin 21.10.2015 tarihli olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) yürürlüğe girmesinden sonra imzalandığından kefaletin şartlarının 6098 sayılı kanun hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, anılan yasanın 583 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” düzenlemesinin getirildiği, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin ibarelerin davalı kefilin eli mahsulü olmadığının tespit edildiği, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davacının anılan sözleşmeye istinaden davalıdan alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, sözleşmedeki kefalet imzasının davalıya ait olması ve davacının takipte kötü niyetinin tespit edilememiş olması nedeniyle davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda davaya esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda davalı borçlunun iki adet kredi sözleşmesi üzerinde inceleme yapıldığını ve 05.08.2014 tarihli kredi sözleşmesinde kefalet beyanlarına, kefalet tutarlarına ve kefalet tarihine ilişki yazılar ile kefalet imzasının davacıya ait olduğu belirtilmiş olmasına rağmen mahkeme kredi sözleşmesindeki kefalet beyanlarına ilişkin yazının davalının el ürünü olmadığını, ilk derece mahkemesinin 05.08.2014 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan krediler nedeniyle davalının borçlunun sorumluluk tutarının tespiti yoluna gitmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verdiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, kefalet sözleşmesindeki yazıların davalı …’ın eli ürünü olmadığı ve kefaletin, 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yasal şartları taşımaması nedeniyle geçersiz olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve re’sen gözetilecek sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının kefaletinin 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesi anlamında şeklen geçerli olup olmadığı hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi, 6098 sayılı Kanun’un 583 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.