Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/9216 E. 2023/3370 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9216
KARAR NO : 2023/3370
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1223 Esas, 2021/1587 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/696 E., 2018/100 K.

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirketin 31.03.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısına katılmak için belirtilen gün ve saatte şirkette hazır bulunduğunu, toplantıya ilişkin hazirun cetvelinde şirket ortağı olarak gösterilen … isimli şahsın şirket ortağı olmadığından bahisle hazirun cetveline şerh düşmek istediğini ancak yönetim kurulu başkanı ve üyeleri tarafından şerh düşmesine izin verilmediği gibi zor ve tehditle toplantı salonundan uzaklaştırıldığını, bunun üzerine polisi arayan müvekkilinin polisle birlikte karakola gitmek durumunda kaldığını, toplantının müvekkilinin yokluğunda yapıldığını ve kararlar alındığını, müvekkilinin toplantıya katılma ve oy kullanmak hakkının engellendiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi kendilerini ibra ettiklerini ileri sürerek davaya konu genel kurulda alınan kararların iptaline veya butlanına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, davaya konu genel kurula katılmasının yönetim kurulu üyelerince zor ve tehditle engellendiğinden bahisle suç duyurusunda bulunduğunu, başlatılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını, davacı yan iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının şirketi işlemez hale getirmek için sürekli ihtilaf çıkarıp dava açtığını, kötü niyetli olduğunu, davaya konu genel kurulda alınan kararların iptalini veya butlanını gerektirecek bir usulsüzlük bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu genel kurul toplantısının toplantı ve karar nisaplarına uygun olduğu, davacının zorla genel kuruldan atıldığı iddiasının ispatlanamadığı, bu husustaki ceza soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı, davacı, genel kurul toplantısına katılmış olsa dahi davacıya ait hisse ve sermeye oranının toplantı ve karar nisabına bir etkisinin olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ettikten sonra müvekkilinin davaya konu genel kurula katılmasının yönetim kurulu üyeleri tarafından zor ve tehditle engellendiğini, sırf bu hususun dahi genel kurulda alınan kararların butlan yaptırımına tabi kılınmasını gerektirdiğini, İlk Derece Mahkemesince, takipsizlik kararının yanlış değerlendirildiğini, müvekkilinin toplantıya katılması halinde yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesinin mümkün olmadığını zira yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanamayacağını, ayrıca ibra oylamasında pay oranlarına göre bir değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve birbirlerinin ibrasında oy kullanamayacağı, kullanmaları halinde bu oylarla alınan kararın geçersiz olacağı, belirtilen kural emredici nitelikte olduğundan resen gözetilmesi gerektiği, somut olayda, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmamış iseler de birbirlerinin ibrasında oy kullandıkları, ibra oylamasına katılan yönetim kurulu üyelerinin hissesinin şirketin toplam hissesinin %70’ine tekabül ettiği ve ibra kararının yönetim kurulu üyelerinin olumlu oyu ile alındığı, davacının toplantıya katılmadığı ve hissesi, toplam şirket hissesinin %10’una tekabül eden diğer ortağın çekimser kaldığı gözetildiğinde ibraya dair alınan kararın gerekli karar nisabı bulunmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, davaya konu genel kurul toplantısında alınan (4) numaralı kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçeden yoksun olduğunu, kararda, savunmalarına neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, davacının kötü niyetli olup şirketi işlemez hale getirmeye çalıştığını, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadığını, aksi yöndeki gerekçenin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin, müvekkilinin toplantıya katılmasının engellendiği şeklindeki iddianın ispatlanamadığına ilişkin gerekçesinin isabetli olmadığını, takipsizlik kararının gerekçesinin yanlış değerlendirildiğini, ceza soruşturma dosyası ve iş bu dosya kapmasındaki delillerle, müvekkilinin, davaya konu genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının yönetim kurulu üyelerince, zor ve tehditle engellendiğinin ispatlandığını, sırf bu hususun dahi genel kurulda alınan kararların butlan yaptırımına tabi tutulmasını gerektirdiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu genel kurulda alınan kararların butlan veya iptal yaptırımına tabi tutulmasını gerektirecek şekilde hukuka aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 445 inci, 446 ıncı ve 447 inci maddeleri ile aynı Kanun’un 436 ıncı maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davaya konu genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 4 numaralı karar, yeterli karar nisabı bulunmadığından yok hükmünde olup Bölge Adliye Mahkemesince anılan kararın yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde iptaline karar verilmesi doğru değil ise de bu husus sonuca etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden taraflara ayrı ayrı yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.