Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/9214 E. 2023/3384 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9214
KARAR NO : 2023/3384
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/455 Esas, 2021/1156 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/1448 E., 2019/115 K.

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın … yönünden reddine, diğer davalı şirket yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın … yönünden reddine, davalı şirket yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirketin %50 ortağı, diğer davalı …’ın da şirketin %50 ortağı ve şirket müdürü olduğunu, davalı şirket müdürünün davacının şirkete girmesini engellediğini, 01.08.2017 tarihinde yapılan genel kurulda davalı …’ın tek başına karar alarak şirketin 5 şubesinin kapatılmasına karar verildiğini, müvekkiline genel kurul öncesinde bir çağrı yapılmadığını, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1233 E. sayılı dosyasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2017/90 E., 2017/118 K. sayılı, 22.03.2017 tarihli kararı ile davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atandığını, kayyım onayı olmadan …’ın şirket ile ilgili yapacağı işlemlerin geçerli olmayacağını, genel kurul kararının kayyım kararına aykırı olarak sözleşmeye ve kanun hükümlerine aykırı şekilde alındığını ileri sürerek 01.08.2017 tarihli genel kurul kararının öncelikle butlan ile yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı takdirde kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süresi geçtikten sonra açıldığını, şirkete atanan kayyımın denetim ve onay kayyımı olduğunu, yönetim kayyımı olmadığını, husumetin şirket ortağı olan Mustafa’ya yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davanın ister iptal ister butlan nedenine dayansın genel kurul kararına karşı açılacak davanın ancak şirket aleyhine açılabileceğini savunarak haksız davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu genel kurul için davacı pay sahibine çağrı yapılmadığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 617 nci maddesinin üçüncü fıkrası yollamasıyla limited şirketler yönünden de uygulanan 6102 sayılı Kanun’un 416 ncı maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul toplantısı koşullarının oluşmadığı, bu itibarla genel kurul kararları yönünden kurucu unsurlardan biri olan genel kurulun toplanma unsurunun bulunmadığı, kararın yoklukla makul olduğu gerekçesiyle davanın davalı şirket yönünden kabulüne, 01.08.2017 tarihli genel kurul kararının iptaline, davalı …’ın pasif husumeti bulunmadığından bu davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararda gerekçe ile hüküm kısmının bir biriyle çeliştiğini, mahkeme kararın gerekçe kısmında 6102 sayılı Kanun’un 416 ncı maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul şartları oluşmadığından kararın yoklukla malul olduğuna dair kanaat bildirilmesine rağmen, kararın hüküm kısmında iptaline karar verildiğini, usul ve yasaya aykırı olarak … yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile dava konusu 01.08.2017 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebinin terditli olduğunu, mahkeme davacının öncelikli talebi değerlendirilip reddine karar verilmeksizin genel kurul kararının iptaline karar verilmesinin başlı başına bir hukuka aykırılık oluşturduğunu, iptal davası açmak için yasal sürenin geçmiş olduğunu, mevcut durumda müvekkili şirket tarafından genel kurul toplantısı yapılarak karar alındığını, çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını iddia eden tarafın 3 aylık süre içerisinde dava açabileceğini, yokluk gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile genel kurul kararlarının iptali davalarında davanın şirket ortağı veya şirket müdürüne yöneltilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle …’ın pasif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un 617 nci maddesinde limited şirketlere ilişkin çağrısız genel kurul hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanacağının düzenlendiği, davaya konu genel kurul toplantısının yapılması hususunda çağrı yapıldığının iddia ve ispat edilmediği, bu halde genel kurul toplantısının 6102 sayılı Kanun’un 416 ncı maddesine göre çağrısız yapıldığı, yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunmaları ve pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul edildiği, tek bir payın sahibi veya temsilcisi bulunmaz veya toplantıyı terk ederse ya da katılıp toplantı şekline itiraz ederse, bir genel kurulun gidişini etkileyebilecek durumda olup olmamasının da durumu değiştirmeyeceği, 6102 sayılı Kanun’un 416 ncı maddesinde öngörülen iki şart gerçekleşmeden yapılan genel kurulun hukuken yok olacağı ve alınan kararların da yoklukla malul olacağı, mahkemece de bu hususlar tespit edilerek genel kurul kararının yoklukla malul olduğu gerekçede belirtilmiş olmasına rağmen hükümde genel kurul kararının iptaline karar verilmiş olmasının hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturduğu gibi, dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken iptal kararı verilmesinin de doğru görülmediği gerekçesiyle davalı şirket vekilinin istinafının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın şirket yönünden kabulüne, 01.08.2017 tarihli genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; mutlak butlanla yok hükmünde olma talebinin hukukumuzda yeri olmadığını ancak yine de davacının talebini terditli olduğunu, huzurdaki davanın 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, genel kurul kararının yolukla malul olduğuna dair istinaf mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, iptale konu kararın genel kurul kararı değil, şirketin yönetim kararı olduğunu çünkü kararın şirketin şubelerinin kapatılmasına dair alındığını, şirketin temsilcisi ve müdürü olarak davalı …’ın bu kararı almaya yetkili olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, limited şirket genel kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un 416, 617 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı şirket vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.