Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/9170 E. 2023/3361 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9170
KARAR NO : 2023/3361
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2056 Esas, 2021/1334 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/554 E., 2019/787 K.

Taraflar arasındaki sözleşmeden dönme ile ödenen bedelin iadesi ile uğranılan zararların tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin matbaa işi ile uğraştığını işletme ihtiyaçları gereği davalıdan 03.04.2014 tarihli sözleşmesi ile 1 adet debris kontrol sistemi, 1 adet ikinci el Glunz-Jansen Geck 125 T Banyo makinesi, 1 adet Chiller Soğutma sistemi, 1 adet Stacker, 1 adet rip programı ve bunlara ilişkin teknik hizmet ve garantilerini de kapsar şekilde ürün satın aldığını, müvekkilinin ödeme emrini yerine getirmesine rağmen davalının 60 gün gecikmeli teslim ettiği emtiada açık ve gizli ayıplar bulunduğunu teslim ve kurulum sonrasında sözleşmede belirtilen ürün yerine daha küçük bir ürün teslim edildiğini, bu makinenin de kurulum sonrasında programlarının çalışmadığını 2014 yılı içinde 24 kez, 2015 yılı içinde ise 14 kez teknik ekip gönderilmesine rağmen sistemin sağlıklı olarak çalıştırılamadığını kurulum ve servis nedeniyle müvekkilinin üretim kaybı yaşadığını ayrıca servise bağlı denemeler sırasında da müvekkilinin zararın oluştuğunu yazılı ve sözlü uyarılara rağmen sonuç alınmaması üzerine 27.04.2015 tarihli ihtarından sonuç alınmaması üzerine aynı noterliğin 05.02.2016 tarihli ihtarının keşide edildiğini ileri sürerek makinanın iadesi ile ödenen 40.000,00 euro karşılığı şimdilik 5.000,00 euro uğranılan kayıplar karşılığı 66.500,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah
Dilekçesi ile makine bedeli yönünden talebini 35.000,00 euro arttırarak 40.000,00 euroya yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşme ile 2012 Model kullanılmış cihazın 40.000,00 euro artı Katma Değer Vergisi (KDV) bedelle davalıya satıldığını, satım sözleşmesi uyarınca makinenin teslim edildiğini, bir yıl süreli yedek parça hariç servis garantisi ve 3 yıllık yedek parça hariç diot garantisi verildiğini, normal koşullarda genel uygulamalara göre ikinci el makinelere bu şekilde garanti verilmemesine rağmen müşteri memnuniyeti sağlanması amacıyla ekstra garanti verildiğini, ancak satılan makine yönünden sözleşme veya teklif de herhangi bir maksimum kalıp üretimin bulunmadığını, sipariş üzerine makinanın yurt dışından ithal edilerek kurulumunun sağlandığını ve personele gerekli eğitimlerin verildiğini, kullanılmış olan ikinci el makinenin kurulumu sırasında makinedeki ayıpların gözle görülebilir olduğunu, gizli veya saklanmış bir ayıbın bulunmadığını, yıllar içerisinde ortaya çıkan servis ihtiyaçlarının düzenli şekilde karşılandığını, sözleşmeden bir yıl sonra keşide edilen ihtarla zaten kurulumu sağlanan makinenin kurulumunun talep edildiğini sonraki ihtarla da kurulumun sağlanmadığı belirtilerek zararın tazmininin istendiğini, oysa satım sırasında ikinci el olduğu bilinen makinenin 05.06.2014 tarihinde davalının çalışanlarına ayıpsız olarak teslim edildiğini ve kurulumunun sağlandığını ihbar süresinin geçtikten sonra fesih bildiriminin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafları arasında satım sözleşmesinde özellikleri belirtilen matbaa sisteminin davalı tarafından davacıya teslim edilerek kurulumunun sağlandığı bu kapsamda makinenin kurulumunu 05.06.2014 tarihinde yapılarak teslim edildiği ancak kurulum aşamasında düzenlenen teknik raporda dahi makinede arıza bulunduğunun tespit edildiği, teknik bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere makinenin sıklıkla arıza yaptığı arızanın ortalama ayda 2-3 kez meydana geldiği, yine bilirkişi raporlarında meydana gelen arızaların bir kısmının açık ayıptan kaynaklanmasına rağmen bir kısmının gizli ayıptan kaynaklandığının belirtildiği, satım sözleşmesinde satıcının asli ediminin sözleşmeye uygun emtiayı alıcıya teslim etmesi olduğu, ticari işletme olan davacının ikinci el makineyi almış olmasının, makinenin sürekli arızalanmasını kabul ettiği anlamına gelmediği, basiretli bir tacir olan satıcının ticari işletmede kullanılacak nitelik ve özelliklerde ayıptan ari emtiayı davacıya teslim etmesi gerektiği, esasen hiçbir sözleşmede sürekli şekilde arızalanan bir makinenin satıma konu edilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, makinedeki ayıpların kuruluş aşamasından itibaren davalı tarafça bilinmesi ve servis formlarına yazılması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerektiği, gizli ayıpların ortaya çıktığı andan itibaren derhal bildirilmesi gerekeceğinden servis ihbarının yapılmasının ve arızanın giderilmesinin ayıp ihbarı olarak kabul edildiği, bilirkişi raporu ve servis fişlerinden satıma konu emtianın sürekli şekilde arızalanması nedeniyle emtiadan beklenen faydanın sağlanamayacağından davacının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 227 nci maddesinde belirlenen seçimlik haklarını kullanabileceği, davacının talebinin özetle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme olduğu, meydana gelen arızaların sürekliliği ve niteliği gereği tercih edilen seçimlik hakka mahkemece yerinde görüldüğü gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile; 40.000,00 euro maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birlikte ifa kuralı gereğince taraflar arasındaki sözleşme ile satımı kararlaştırılan 1 adet kullanılmış 2012 modeol cron TP- 4664E kalıba pozlandırma sistemi ile fiyata dahil olan 1 adet debris kontrol sistemi bir adet chiller soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış stacker, 1 adet RIP programı ve 1 adet kullanılmış GECKO 125T Banyo makinasının davacıdan alınarak davalıya iadesine, iade tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un (3905 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, euro cinsi alacağın devlet bankalarınca 1 yıllık mevduat faizine uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.350,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren %9,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket müvekkili şirketin dava konusu makinenin arıza vermesinden sorumlu olduğundan bahisle sözleşmeden dönerek makinenin geri verilmesi ile ödenen 40.000,00 euro bedelin müvekkili şirketten hükmen tahsiline karar verilmesini istediği, ancak 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi gereğince, satılanın ayıbından kaynaklanan taleplerin satılanın alıcıya devrinden itibaren 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını düzenlediğini, dava konusu makine 05.06.2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiğini, bu durumda davacı şirketin sözleşmeden dönerek ayıplı ürünün bedelinin iadesine ilişkin tazminat davasını en geç 05.06.2016 tarihinde açması gerekirken, davacı şirket 09.06.2016 tarihinde davayı açmış olup, dava zamanaşımı süresi 06.06.2016 tarihi itibari ile dolduğunu, cevap dilekçelerinden ısrarla belirttildiği üzere müvekkili şirketin dava konusu makine nedeniyle herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, bu sebeple mahkeme kararının usule aykırı olduğunu, davacı şirketin bütçesi doğrultusunda özellikle ikinci el 2012 model Çin malı makine istemiş olup, ikinci el makinenin arıza yapması sebebiyle oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, 6098 sayılı Kanun’un 222 nci maddesi gereğince satış sözleşmesi akdolunduğunda taraflarca bilinen özelliklerden dolayı veya malın gözden geçirilmekle görülebilecek ayıplarından dolayı satıcın sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacı şirket müvekkili şirkete ellerindeki kısıtlı bütçe ile Kalıba Pozlandırma Sistemi almak için başvurduğunu, müvekkili şirket ise davacı şirkete bu iş için ayırdıkları para ile alınabilecek en iyi ikinci el makineyi bulmuş olup, davacı şirketin bütçesi doğrultusunda ikinci el (kullanılmış) 2012 model Çin malı makinenin satışı hususunda taraflar anlaştığını, taraflar makinenin diğer ikinci el makinelere nazaran Çin malı olması sebebi ile daha düşük kalite ve performansta olduğunun ve daha çok arıza verebileceğinin bilincinde olduklarından, ikinci el makinelerin satışında sağlanan garanti koşullarının yanı sıra söz konusu makine için ekstra olarak 1 yıl ücretsiz servis ile 3 yıl diyot garantisi de sağlandığını, zira her iki taraf da makinenin teknik servis hizmetine ihtiyaç duyabileceğinin ve özellikle diyotlarından sıkıntı yaşanabileceğinin farkında olduğunu, bu durumda davacı şirketin kısıtlı bütçe ile arıza yapma ihtimalinin bilincinde olarak satın aldığı, bu şartlarda olabilecek en iyi ikinci el makinenin, arıza yaptığından bahisle bedel iadesi ile tazminat talep etmesi, defolu ürün satan bir mağazadan ürünü gerçek fiyatından çok daha ucuza alıp daha sonra defolu olduğundan bahisle iade etmeyi istemekten farksız olup, davacı şirketin haksız çıkar sağlamaya yönelik bu taleplerini hukuk düzenimizin koruması mümkün olmadığını, ayrıca dava konusu makine 40.000,00 euro bütçe ile alınabilecek en iyi makine olduğu, davacı şirkete toplam 40.000,00 euro bedel karşılığında, 1 adet Debris kontrol sistemi, 1 adet Chiller soğutma sistemi, 1 adet kullanılmış stacker, 1 adet RIP programı, 1 adet kullanılmış GECKO 125 T banyo makinesi satıldığını, akabinde davacı şirket umduğu randımanı alamaması üzerine, yine müvekkili şirketten toplam 54.000,00 euro bedel karşılığında sıfır olarak 1 adet Suprasetter 105 stacker ile 1 adet Termal Banyo Makinesi satın aldığını, görüldüğü üzere dava konusu sistemin sırf iki parçasının kullanılmamış ve Alman malı olması durumundaki maliyeti 54.000,00 euro olup, davacı şirkete satılan 5 parçadan oluşan tüm sistem maliyetinden katbekat fazla olduğu, dolayısıyla davacı şirketin sunduğu bütçe ile bekledikleri performansta bir kalıba pozlandırma sisteminin alınması ihtimal dahilinde olmayıp davacı şirkete 40.000,00 euro bütçe ile alınabilecek en iyi kalıba pozlandırma sistemi satıldığını, taraflar arasında sorumsuzluk anlaşması yapıldığından, müvekkili şirketin ağır kusuruna dayanmayan ikinci el 2012 model Çin malı makinede oluşan arızalardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, satıcının (borçlunun) ağır kusuru halleri hariç olmak üzere taraflar arasında sorumsuzluk anlaşması yapılmışsa, malda meydana gelen ayıplardan satıcı (borçlu) sorumlu tutulmayacağını, satıcının ağır kusurundan bahsedilebilmek için ise olayda satıcının satılanda bulunan ayıbı hile ile gizlemesi veya satıcının ayıplı malın devrinde ihmal veya kast ile hareket etmesi durumlarından biri olmalısı gerektiğini, dava konusu olayda, müvekkili şirket davacı şirkete sözleşme ile açıkça ikinci el, yani kullanılmış bir makine sattığını, bu sebeple taraflar, müvekkili şirket ikinci el, yani kullanılmış bir makine sattığından, sözleşme ile, satıcının ayıba ilişkin sorumluluğunu kaldırabilecek veya sınırlayabileceğini, davacı şirketin dava konusu makineye ilişkin açık ve gizli ayıp bakımından herhangi bir itirazda bulunmaması nedeniyle dava konusu makinenin ayıpsız teslim edildiğinin varsayılması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4 üncü maddesi gereğince davacı şirket ürünü teslimi anında muayene etmekle ve muayene neticesinde tespit ettiği ayıpları müvekkili şirkete derhal yazılı olarak ihbar etmekle mükellef olduğunu, muayene ve ihbar yükümlülüğünün usulünce yerine getirilmemiş olması ürünün teslim edildiği hali ile kabul edilmiş olduğuna delalet edecek olup, davacı şirketin mal üzerinde bir ayıp iddiası olmadığı şeklinde yorumlanacağını, nitekim dava konusu olayda davacı şirket, dava konusu makineyi 05.06.2014 tarihinde bordrolu personeli Faydin Şen’in imzası ile teslim aldığında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, bu sebeple davalı şirketin dava konusu makineyi ayıplardan ari olarak teslim alındığının ve söz konusu makinede herhangi bir ayıbın olmadığının kabulü gerektiğini, davalı şirket, dava konusu makineyi teslim aldıktan sonra maldaki ayıplara ilişkin olarak müvekkili şirkete ne 2 gün içinde, ne 8 gün içinde, ne de uygun bir süre içinde herhangi bir ihbarda bulunmadığını, davacı şirketin seçimlik hakkını ücretsiz onarım yönünde kullanmakla tükettiğini, dava konusu olayda davacı şirket seçim hakkını bedelsiz onarım yönünde kullanmış olmakla diğer seçimlik haklarından vazgeçtiğini, bu durumda davacının seçimlik hakkını önceden kullanmasına rağmen sonrasında makinenin geri verilmesi ile bedel iadesini talep etmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı şirket sadece stacker ile banyo makinesini yenileme yoluna gitmiş olup, sistemin diğer parçalarının sorunsuz bir şekilde kullanımına devam ettiğini, bu sebeple sistem bir bütün olarak kabul edilerek, tek tek ayıp teşkil edebilecek sistem parçaları tespit edilmeksizin, davacı şirketin performansından memnun olduğu, herhangi bir hata veya arıza vermeyen sistem parçalarının ayıplı olarak kabul edilmesi ve bu parçalar için ödenen bedeller düşülmeksizin toplam 40.000,00 euro bedelin iadesine karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 5 yıl boyunca kullanılan dava konusu makinenin değeri düşmüş olup, 40.000,00 euro bedelin iadesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının üretimin devam etmesi için başkaca şirketlere kalıp ürettirmemiş olup, 10.350,00 TL tazminat ödenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı davanın hiçbir aşamasında üretimin devam etmesi için başkaca şirketlere kalıp ürettirdiğine ilişkin ne beyanda bulunmuş ne de konuya ilişkin herhangi bir yazışma, ödeme dekontu, fatura vb. dosyaya sunulduğunu, davacının yanın dahi böyle bir iddia ve talebi olmazken bilirkişinin hayali olaylar üzerinden zarar kalemi oluşturması ve mahkemenin bu tespitlere riayet ederek 10.350,00 TL üzerinden hüküm kurması isabetsiz olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı şirket arasında 10.04.2014 tarihinde UE15/002 numaralı satış sözleşmesinin imzalandığı, davalı tarafından sözleşme konusu makinanın 13.05.2014 tarihli proforme fatura ile talep edilen kullanılmış 40.000,00 euro bedelli makinanın Çin’den ithal edilerek 05.06.2014 tarihinde davacıya teslim edildiği, aynı tarihte kurulum aşamasında düzenlenen teknik raporda makinede arıza bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafından davalı muhataba Kadıköy 14 Noterliğinden çekilen 05.02.2016 tarihli ihtarname ile makinanın geri alınarak aynı işlevde veya üst modeldeki bir makinanın çalışır durumunda kurulumunun sağlanarak teslim edilmesi veya makinanın geri alınarak ödenen 40.000,00 euronun iadesinin talep edildiği, davalı vekili yargılama aşamasında verdiği cevap dilekçesi ile süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmadığı ve istinaf aşamasında ileri sürülmüş olduğundan davalı vekilinin davanın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 357 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince değerlendirilmediği, makinenin davalı tarafından kurularak gerekli teknik desteğin verildiği, arıza oldukça onarımın davalı tarafından yapıldığı, servis raporlarından makinede lazer kilitlenmesinden kaynaklı çizgi hataları bulunduğu, arızaların ayda iki üç kez tekrar ettiği, bu nedenle makinede açık ve gizli ayıp bulunduğundan İlk Derece Mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, davalı vekilinin 5 yıl boyunca kullanılan dava konusu makinenin değerinin düşmesi sebebiyle 40.000,00 euro bedelin iadesinin hakkaniyete aykırı olduğuna yönelik istinaf istemi yönünden de, davacı taraf makinayı kullanıp bundan yarar sağlamış ise de davalınında satış bedelini tahsil edip parayı kullandığından mal bedelsiz para faizsiz ilkesinin gözetilmesi gerektiği, Mahkemece satış bedelinin tenziline karar verilmemesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satım sözleşmesine konu matbaa makinesi ve eklerinin ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme ile ödenen bedelin iadesi, ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, satım sözleşmesi gereğince ayıplı ürünün zamanında ihbar edilip edilmediği ile satıcının sözleşme gereğince ayıplı üründen dolayı sorumluluğunun olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı) 23 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin birinci fıkrası, 221 ve 222 nci maddeleri ile aynı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 231 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.