Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/9076 E. 2023/3139 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9076
KARAR NO : 2023/3139
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/913 Esas, 2021/1508 Karar
HÜKÜM : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/225 E., 2020/152 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinden alacaklı olduğu iddiasıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını, takibe konu bononun teminat amaçlı verildiğini, bononun arka yüzünde “teminat senedidir. 735 ada 239 parsel bağımsız bölüm no: … Isparta’da bulunan gayrimenkulümün ipotek miktarı tapudan resmen değiştirildiği takdirde bu senet hükümsüz kalacaktır” ibaresi bulunduğunu, ipotekle ilgili olarak davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, davacının takibe konu borcu ödediğini ileri sürerek davacının Isparta 2. İcra Müdürlüğünün 2016/4308 sayılı takip dosyası üzerinden davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; senedin arka yüzündeki yazının senedi teminat senedi haline getirmeyeceğini, müvekkilinin davacıdan iki ayrı alacağının bulunduğunu, bunlardan ipotek ile teminat altına alınan alacağın ödendiğini, iki alacağın birbirinden bağımsız olduğunu, bononun arkasındaki yazının iki alacağın aynı alacak olduğunu göstermediğini ayrıca ne alacaklının ne de borçlunun imzasının olmadığını bu haliyle bağlayıcılığının bulunmadığını, teminat senedi iddiasının yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalıya olan borcundan dolayı taşınmazına 01.12.2010 tarihinde 01.12.2012 vadeli ipotek kaydı konulduğu, bu ipotek kaydının 10.10.2013 tarihinde vadesi 08.10.2015 tarihli olarak değiştirildiği, bu ipotek alacağına ilişkin olarak davalı tarafça 08.10.2015 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, takip borcunun 05.11.2015 tarihinde davacı tarafça ödendiği, işbu davaya konu edilen senedin ise, ipoteğin değiştirildiği(tarihinin yenilendiği) tarihin ertesi günü yani 11.10.2013 tarihinde davacı tarafından davalıya verildiği, senedin arkasına, “teminat senedidir. 735 ada 239 parsel bağımsız bölüm no: … Isparta’da bulunan gayrimenkulümün ipotek miktarı tapudan resmen değiştirildiği takdirde bu senet hükümsüz kalacaktır” şeklinde şerh düşüldüğü, akabinde davalı alacaklının işbu senede dayalı alacağın tahsili için senedi icra takibine koyduğu, bunun üzerine davacının mahkemeye işbu davayı açarak, ipoteğe konu alacak ile dava konusu senede dayalı alacağın aynı alacak olduğu ve ipotek bedelinin ödenmesine rağmen senedin yine de takibe konulduğu, senedin bedelsiz olduğu gerekçesiyle icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, her ne kadar davacı davasını, takibe konusu senedin arkasındaki yazıya dayalı olarak açmış ise de, toplanan delillerden, ipotek bedelinin değiştirilmeyip sadece tarihinin değiştirildiği ve üstelik senedin de ilk ipoteğin verildiği tarihte değil ipotek tarihinin değiştirildiği tarihin ertesi günü verildiği, ayrıca ipotek bedeline teminat olarak verilmiş senedin bu ipotek ödendiği takdirde hükümsüz kalacağı belirtilmek istenilse, en basit hali ile “ipotek bedeli ödendiği takdirde senet hükümsüz kalacaktır” şeklinde bir şerh yeterli olacağı halde, senedin arkasına teknik olarak “ipotek miktarı tapudan resmen değiştirildiği takdirde bu senet hükümsüz kalacaktır” şeklinde şerh düşüldüğü, takibe konu senedin bağlı olduğu alacak ile ipoteğe dayalı alacağın aynı alacak olduğu ve senedin bedelsiz kaldığı hususunun davacı tarafça yasal deliller ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip konusu bononun teminat senedi olarak verildiğini, bu hususun senedin arkasında açıkça yazıldığını, davacının ipotek borcunun tamamını ödediğini, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 1993/1635 E. ve 1994/2235 K. sayılı kararında senet arkasındaki senedin teminat senedi olduğu meşruhatının imzalanmamış olmasının senedin teminat niteliğini değiştirmeyeceğinin belirtildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararında senedin teminat senedi olduğunu tespit ettiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip konusu bononun ipotek borcunu teminen düzenlendiği ve ipotek ödendiği için bononun bedelsiz kaldığının sabit olduğu, senet arkasındaki, senedin teminat senedi olduğu hususundaki açıklamanın taraflarca imzalanmaması senedin teminat senedi niteliğini ortadan kaldırmayacağı, Isparta 1. İcra Müdürlüğünün 2015/4904 E. sayılı takip dosyasında ipotek bedelinin ödenmesi suretiyle artık teminat sebebi de ortadan kalktığını, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin isabetli görülmediği, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu, davalı tarafça, ipotek bedeli ödenmesi nedeniyle bononun bedelsiz olduğu bilinmesine rağmen takibe girişildiğinden ayrıca davacı taraf lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne Isparta 2. İcra Müdürlüğünün 2016/4308 E. sayılı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 20.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının davacıdan iki farklı alacağının bulunduğunu, bu alacaklardan birinin 01.12.2010 tarihli 01.12.2012 vadeli ipotek kaydı konulan ipotek alacağı, diğer alacağın ise 11.10.2013 tarihli dava konusu bonodan kaynaklandığını, alacakların birbirinden ayrı alacak olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir gerekçe dahi gösterilmeksizin davanın esastan kabulüne karar verildiğini, bu iki alacağın aynı alacak olduğunun davacı tarafından ispat edilmediği halde davanın kabulüne karar verildiğini, bononun arkasına yazılan ibarede ne alacaklının ne de borçlunun imzası bulunmadığını, bu haliyle tarafları bağlayıcılığı bulunmadığını, bir senedin teminat senedi sayılabilmesi için ya ayrı bir sözleşme ile ispatlanması gerektiğini ya da teminatın neye ilişkin ve nasıl gerçekleşeceğinin yazılması gerektiğini, senedin arka yüzünde yazılı ibarenin iki alacağın aynı alacak olduğunu göstermediğini ve soyut bir ifade içerdiğini, işbu davada ispat yükünün davacıda olmasına rağmen davasını ispat edemediğini, müvekkilinin ipotekle teminat altına alınmış alacağı için 01.12.2010 tarihinde 01.12.2012 vadeli ipotek kaydı konulduğunu, daha sonra bu ipotek alacağının 10.10.2013 tarihinde vadesinin 08.10.2015 olarak değiştirildiğini, diğer alacağının ise 11.10.2013 tarihinde davacı tarafından keşide edilerek müvekkile verilen bonodan kaynaklandığını, bononun düzenlenme tarihinin ipotek vadesinin düzenlenme tarihinin ertesi günü olduğunu, metinden açıkça anlaşılacağı üzere ipotek miktarının tapudan resmen değiştirilmesi ile birlikte dava konusu bononun hükümsüz kalacağının belirtildiğini, ancak ipotek miktarında herhangi bir değişiklik olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, tapuda ipotek miktarını artırmadığını bu nedenle senet alacağının geçerliliğini koruduğunu, davacıya ipotek miktarının artırılması gerektiği söylendiğinde tapuda masraf olacağının ileri sürüldüğünü davalının elindeki senede güvendiğini ancak Bölge Adliye Mahkemesince senet arkasındaki yazının yanlış yorumlandığını, tapu kayıtları incelenerek ipotek miktarında herhangi bir değişikliğin olmadığının görüleceğini, ipotek miktarının 50.000,00 TL olup, senet miktarının 100.000,00 TL olduğu, 50.000,00 TL’ye karşılık 100.000,00 TL’lik senet verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davacının isticvap sırasında “ipoteğin süresinin uzatılması için herhangi bir işlem yapmadığını beyan ettiğini, fakat 10.10.2013 tarihinde ipotek vade tarihinde değişiklik yaptığını, davacının kendi beyanları ve yaptıkları ile çeliştiğini, davacının kötü niyetli olarak bu borçtan kurtulma çabası içinde olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı hakkında başlatılan icra takibine konu senedin teminat senedi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Dava, İİK 72 maddesine dayalı, bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.

Davanın dayanağı 11.10.2013 tanzim, 01.10.2015 vade tarihli, 100.000,00 TL bedelli alacaklısı davalı, borçlusu davacı olan ve arkasında “TEMİNAT SENEDİDİR. 735 ada 239 parsel bağımsız bölüm no:2 kat:1 Gülcü Mah. 125 Cad. No:17 Isparta’da bulunan gayrimenkulünün ipotek miktarı tapudan resmen değiştirildiği takdirde bu senet hükümsüz kalacaktır” ibaresi yazılı bulunan bonodur.

Davacı, dava konusu bononun taşınmazına konulan ipoteğin teminatı olmak üzere verildiğini, ipotek nedeniyle borcunun kalmadığını bu nedenle teminat için verilen bono nedeniyle de borçlu olmadığını iddia etmekte,

Davalı ise, davacının hem ipotek nedeniyle hem de bono nedeniyle borçlu olduğunu, nitekim bono arkasına yazılan “ipotek miktarının tapudan resmen değiştirilmesi durumunda bononun hükümsüz kalacağı”na ilişkin şerhten bononun ayrı bir borç için düzenlendiğinin anlaşıldığını, ipotek miktarının tapuda değiştirilmemesi nedeniyle bononun geçerliliğini sürdürdüğünü savunmaktadır.

Tapu sicilinde davacı adına kayıtlı taşınmazda, davalıdan alınan 50.000,00 TL borç için 01.12.2010 tarihinde 01.12.2012 vadeli 50.000,00 TL limitli ipotek tesis edilmiş, 10.10.2013 tarihinde vade 08.10.2015 tarihi olarak değiştirilmiş olup dava konusu bono da vade değişiminden bir gün sonra 11.10.2013 tarihinde düzenlenmiştir.

İpoteğe konu borcun ödendiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık, dava konusu bononun ipoteğin teminatı olarak mı, yoksa ayrı bir borç için mi verildiğine ilişkindir.

Dava konusu bononun, arka yüzünde de ifade edildiği gibi, ipotek miktarının tapudan resmen değiştirilmesi durumunda bono hükümsüz kalacaktır.

Bononun teminat fonksiyonu, ipotek miktarının tapudan resmen değiştirilmesi durumuna münhasırdır.

İpotek miktarının tapudan değiştirilmemiş bulunmasına göre, bononun teminat niteliğinden bahsedilmesi mümkün değildir.

Bu halde bonoya bağlı borç ayrı bir borç, ipotekle güvence altına alınan borç ise ayrı bir borçtur.

İlk Derece Mahkemesince isabetli bir şekilde bu husus tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince dosya içeriğine aykırı olarak verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.

Bu halde davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanması doğru değildir.

Açıklanan gerekçe ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.