Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/9031 E. 2023/3413 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9031
KARAR NO : 2023/3413
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1813 Esas, 2021/1759 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/473 E., 2019/654 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı bankanın, davacıların ortağı oldukları dava dışı Akarhan Petrol ve Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti’nin vadesi gelmemiş borcu hakkında yasal takibe başladığını, Adl Petrol Ürünleri Ltd. Şti’nin ve kendileri aleyhlerine yapmış olduğu icra takibinden dolayı diğer bankaların müvekkillerine ve şirketlerine ait hesapları kat ettiği ve müvekkillerinin aylık 8-10 milyon TL tutarındaki cari hesaba konu ticari hayatlarını bitirdiğini, davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğu, davalının icra işlemleri nedeniyle Garanti Bankasının dava dışı Akarhan Petrol ve Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.’nin teminat mektubunu uzatmadığını ve bu sebeple maddi manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek şimdilik tespiti mümkün olmayan ve belirsiz alacak davası olarak 50.000,00 TL maddi tazminat ile 250.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili banka tarafından yapılan kat ihtarında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan takiplerin hiçbirinin vadesi gelmeyen bir borca ilişkin olmadığını, davacı yanların bu yöndeki iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacılar tarafından müvekkili bankaya verilen kayıtsız şartsız borç ikrarını gösteren kambiyo senedi vasıflarına haiz senedin iddia olunduğu gibi teminat senedi olmadığını, davacı yanların kötü niyetle ve haksız şekilde itiraz etmiş olduğu tüm takiplerde olduğu gibi işbu davadaki iddialarının da gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı banka ile dava dışı Akarhan Petrol ve Ürünleri San. Tic. Ltd Şti. ile Adl Petron Ürünleri Ltd. Şti.’nin arasında düzenlenmiş bulunan genel kredi sözleşmelerinin ticari nitelikte olduğu ve bu sözleşme kapsamında olan uyuşmazlıklara 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı Kanun) hükümleri uygulanacağından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) genel işlem koşullarına aykırılık düzenlenmesinin uygulama yeri bulunmadığı (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin E:2016/4494 K: 2016/7431 sayılı ilamı), Türkiye Garanti Bankasına teminat mektubunun uzatılmama sebebinin davalı banka tarafından yapılan haciz işlemi olup olmadığı konusunda yazılan müzekkereye verilen cevapta 500.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun 20.01.2017 tarihinde tazmin olduğu, bu nedenle söz konusu teminat mektubunun süresinin uzatımının yapılmadığının belirtildiği, 6098 sayılı Kanun’un 49 uncu maddesine göre haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması ve zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gerekli olup, davalı bankanın yapmış olduğu haciz işlemlerinden dolayı davacıların zarara uğradıklarını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davanın reddine gerekçe gösterdiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararının olaya uyar tarafı bulunmadığını, illiyet bağını gösteren en önemli delilin vuzuha kavuşturulmadan ve başka anlam verilerek davanın red edildiğini, suç duyurusunun akıbeti dahi araştırılmadan karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar ile dava dışı şirketler hakkında davalının takibinden önce Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’nin icra takibi bulunduğu ve davacı …’nin taşınmazları üzerine haciz konulduğu, 2.000.000,00 TL bedelli senette ise sadece … adına atfen atılan imzanın bu davacıya ait olmadığı belirlenerek sadece bu davalı yönünden takibin durdurulduğu, imzaların istiklâli prensibi gereğince diğer davacılar yönünden takibin iptal ve durdurulması taleplerinin hem ilk derece mahkemesince hem de istinaf incelemesinde reddine karar verildiği, Garanti Bankası A.Ş.’nin 1295709 numaralı 500.000,00 TL bedeli teminat mektubunun 20.01.2017 tarihinde tazmin edildiği ancak tazmin edilme sebebinin davacıların ileri sürdükleri gibi davalının haczinden kaynaklandığı iddiasının yazılı delillerle ispat edilemediği, tüm bu süreç birlikte değerlendirildiğinde ne davalının hesap kat ve icra takip işlemlerinin hukuka aykırı olduğu ne de diğer alacaklıların icra takipleri ile davalının icra takipleri arasında illiyet bağı olduğu ispat edilemediğinden haksız hacze dayalı tazminat koşullarının oluşmadığı, dolayısıyla Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tarafından henüz vadesi gelmeyen bir borç için takip başlatıldığını, borç dökümü incelenseydi tüm kredi taksitlerinin aksatılmadan ödenmekte olduğunu, ilk takibin 19.01.2017 tarihinde yani teminat mektuplarının vadesine 4 ay kala başlatıldığını, halbuki teminat mektuplarının vadesinin 25.05.2017 olduğunu, Kocaeli 5. İcra Dairesi 2017/568 E. sayılı dosyadaki senedin vade tarihinin ise 18.01.2017 olduğunu kat ihtarının tebliğini beklemeden ve ihtarnamelerde hiçbir gerekçe belirtmeden işleme konulduğunu, Merkezi Kayıt Kuruluşu ve sair dijital ortamlarda icra takibinin banka tarafından yapıldığını öğrenen diğer bankalar nezdinde müvekkillerinin sabıkalı hale geldiğini, tüm bu hususlara ilişkin ne İlk Derece Mahkemesince ne de İstinaf Mahkemesince bilirkişi incelemesi dahi yaptırılmadığını, Türkiye Garanti Bankasına ait teminat mektubu bakımından, davalı tarafça yapılan haksız ve vadesi gelmemiş icra takiplerinin bankacılık dijital sistemine düşmesinden hemen sonra tanzim edildiği için süre uzatım talebimiz reddedildiğini, illiyet bağına ilişkin en büyük delillerinin yok sayıldığını, ikinci takibe bononun genel kredi sözleşmesi imzalatıldıktan sonra sahtecilik yapılarak evrak bonoya dönüştürüldüğünü ve buna bağlı olarak müstakil bir takip yapılarak bir borcun iki defa tahsil edildiğini, iddialarına yönelik Mahkemece yeterli araştırmanın yapılmadığını, davanın reddine ilişkin kararın gerekçelendirilmediğini, davalı bankanın basiretli tacir olarak hareket etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haksız olduğu iddia edilen icra takipleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacılara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.