YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8960
KARAR NO : 2023/3137
KARAR TARİHİ : 22.05.2023
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1896 Esas, 2021/1237 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/1061 E., 2018/627 K.
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve men’i davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketlerin yetkililerinin ve ortaklarının aynı olup merkezinin İzmir’de olduğunu, 9 ilde şubesinin bulunduğunu, yurtdışına call-center hizmeti veren uluslararası alanda bu konu ile ilgili ticari itibarı ve portföyü yüksek olan bir işletme olduğunu, davalı şirketinde aynı çalışma alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ticari ahlaka uygun olmayan şekilde dürüstlük kuralına aykırı olarak davacı şirketler hakkında kötülemelerde bulunduğunu, davacı şirket çalışanlarına sürekli iş teklifi içeren mesajlar gönderdiğini, bu teklifler neticesinde davacı iş yerinden ayrılan çalışanların olduğunu, tüm bu halin davacılar yönünden ekonomik kayba neden olduğu gibi davacı şirketlerin ticari itibarını zedelediğini, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürülerek, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların hukuki temelden yoksun olduğunu, davacı çalışanlarına gönderildiği belirtilen mail ve mesajların içeriğine bakıldığında mesajdan çıkma opsiyonunun tanındığını, davacı şirketlerle ilgili tek bir içerik, ifade veya imanın yer almadığını, potansiyel çağrı elemanı olabilecek kişilere yeni kurmuş oldukları almanca dilinde hizmet veren çağrı merkezine çalışan bulmak amacıyla gönderildiğini, özellikle davacı çalışanı olması sebebiyle gönderilmiş olmadığını, rakip teşebbüsü piyasa dışına itmek amacı taşımadığını, bu eylemin haksız rekabet oluşturmadığını, ayırtma anlamında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 54 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan işletme personelinin ayartılması nezdinde eylemin aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar olarak nitelendirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin saikinin rakip teşebbüsü piyasa dışına itmek olmadığının açık olduğunu, tamamen davacıların çalışanları ile yeni bir iş ilişkisine girme iradesinin çalışanın iradesine bırakıldığını, bu nedenle haksız rekabet teşkil etmediğini, gönderilen mail ve mesajlardan kesinlikle işletmelerin karşılaştırılmadığını, işyerinin değiştirilmesi halinde tabi olunacak akit koşullarından bahsedilmediğini, mesaj gönderilen ve iş teklifi yapılan personellerin davacı şirket için vazgeçilemez personeller olmadığını, 2015 yılı içerisinde müvekkili şirketi kötülemek suretiyle müvekkili şirketin 15 çalışanını davacı şirketlerin işe aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı şirketlerin elemanlarına, davalı şirket tarafından dürüslük kuralına aykırı olacak şekilde kötülemede bulunulduğu, davacı şirket çalışanlara sürekli iş teklifi içeren mesajlar gönderildiği, bu teklifler neticesinde davacı şirketlerden ayrılan çalışanların olduğu, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüş ise de, davalının, davacı çalışanlarına yönelik iş teklifi içeren mesaj ve maillerinin davacının tüm çalışanlarına süreklilik arzedecek şekilde gönderildiğinin sübuta ermediği, yine davalının davacı çalışanlarının karar verme yeteneği, dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde etkilemeye çalışarak yalnızca kendi performansını artırmayı değil, davacıların rekabet gücünü azaltarak piyasadan yoketmeyi amaçladığının ispatlanamadığı, davalının davacı şirketleri kötüleyici mesaj, mail veya diğer şekillerde gerçekleşen beyanının mevcut olduğuna ilişkin sübut ortaya koyabilecek ve haksız rekabet teşkil edebilecek delil olmadığı dikkate alınarak, davalının eyleminin haksız rekabet meydana getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıların eylemlerinin müvekkili şirketlerin ticari itibarını zedelediğini, davalının gerçek olmayan beyanları çıkarıp yayarak, haksız rekabet yaptığını, yapılan bu haksız rekabet sebebiyle davacının müşterileri, kredisi, mesleki itibari, ticari ve ekonomik itibarının zarar gördüğünü, davalı tarafından gönderilen mesaj ve maillerin davacıların elemanlarına sürekli olarak geldiğini, davalının müvekkili şirketler hakkında doğru olmayan isnatlarının müvekkili şirketin rekabet etme gücünü etkilediğini ve haksız rekabete sebebiyet verdiğini, olumsuz haberleri duyan elemanların çalışmak istemediklerini, dosyaya yeterli miktarda yazılı delil sunulduğunu, birebir gören yaşayan ve duyan kişilerin tanık olarak dinletildiğini, sunulan deliller ve tanık ifadelerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadan davanın reddine dair verilen kararın hukuka uygun bulunmadığını, haksız rekabet yapıldığına dair subut ortaya koyabilecek deliller bulunduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkilerle dolu olduğunu, süresinde itiraz edildiği halde yeniden bilirkişi incelemesi yapılmadığını, itirazlarını değerlendiren rapor alınmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar vekili tarafından ibraz edilen mesaj içeriklerinde davacı şirketlerin kötülendiğine dair herhangi bir içerik bulunmadığı, mahkemece dinlenen davacı tanıklarının, iş görüşmesine gelen şahıslardan duyduklarını aktardığı, görgüye dayalı bilgileri olmadığı gibi davacı şirketlerin emrinde çalışmaları nedeniyle tarafsız olamayacakları da gözetildiğinde beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı şirkette çalışan üç personelin davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başlamış ise de davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesinin başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, aksinin kabulünün Anayasa’nın 48 inci maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geleceği, 6102 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinin birinci fıkrasının b bendindeki işletme personelinin ayartılması olarak ifade edilen hususun doğruluk ve dürüstlük kurallarını ihlal edecek surette yapıldığına dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenlerle haksız rekabetin kanıtlanamadığı, mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraf şirketlerin aynı çalışma alanında faaliyet gösterdiklerini, davalı şirketin ticari ahlaka ve dürüstlük kuralına uygun olmayan şekilde davacı şirketler hakkında kötülemelerde bulunduğunu, dosyaya delil olarak sunulan mesajlardan da görüldüğü üzere davacı şirket çalışanlarına sürekli olarak iş teklifi içeren mesajlar gönderildiğini, mesaj içerikleri incelendiğinde “ Değerli adayımız, Arvato Bertelsmann olarak İzmir lokasyonumuzda, Almanca müşteri Temsilcisi pozisyonu için sizinle görüşmek isteriz. Pozisyon ile ilgilendiğiniz taktirde bizlere 0546 *** 56 19’dan ulaşabilirsiniz…….” şeklinde olduğunu, şirket çalışanlarının maillerine de mesaj geldiğini, bu maillerde de “Arvato olarak bünyemizde oluşan pozisyonlar ile ilgili sizinle iletişime geçmek isteriz.İş fırsatlarına açık olmanız halinde iletişim bilgilerinizi paylaşırsanız detaylardan bahsetmek isterim.Merkezi Almanya’da bulunan Arvato, dünyada 66 bin, Türkiye’de 2 bini aşkın çalışanıyla kurumsal müşterileri için dijital pazarlama, finansal çözümler,CRM ( müşteri ilişkileri yönetimi ), SCM (tedarik zinciri yönetimi ), BT ( bilgi teknolojileri ) çözümleri, dijital bellek ortamları ile baskı ürünleri ve dağıtımı gibi alanlarda hizmet vermektedir. Türkiye’nin 1 numaralı entegre BPO ( dışkaynak ) firması olma yolunda ilerleyen Arvato Girişimcilik, Yaratıcılık, Liderlik ve Kurumsal Vatandaşlık gibi değerleri şirket kültürü olarak benimsemiştir” şeklindeki mailin tanık beyanları ile ispatlandığını, bu şekilde maddi olarak zarara uğradıklarını ve bu zararın artma ihtimalinin her geçen gün arttığını, davacı şirketlerin şirkette çalışmaya başlayan elemanlara sürekli olarak eğitim ve seminerler düzenlediğini, yapılan bu çalışmalar neticesinde elemanların kalitesinin yükseldiğini ve performanslarının arttığını, yapılan bu yatırımın şirket bütçesinde ciddi masraflar yapıldığını (bu hususun da tanık ifadeleri ile ispat edildiğini) bu nedenle de gönderilen mesajların davacı şirketleri mağdur ettiğini, sadece bu tekliflerle yetinmeyen davalı şirketin davacı şirketler hakkında kötülemelerde bulunduğunu ve müvekkili şirketin ticari itibarını rencide ettiğini bu hususun da tanık ifadeleri ile ispat edildiğini, iş görüşmesine gelen elemanların davalı şirket tarafından sürekli olarak müvekkil şirketlerin kötülendiğini ifade ettiklerini, bu hususun da tanık ifadeleri ile ispat edildiğini, dosya içerisine yeterli miktarda yazılı delil sunulduğunu ve tanık dinletildiğini bu deliller dikkate alınmadan karar verildiğini, alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkilerle dolu bir rapor olduğu ve süresinde itiraz edildiği halde itirazları değerlendiren rapor alınmadığını ileri sürerek ve resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 54, 55 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.