YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8937
KARAR NO : 2023/3158
KARAR TARİHİ : 22.05.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1247 Esas, 2021/1588
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/944 E., 2019/134 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde ; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında dövize endeksli 3 ayrı kredi kullanıldığını, müvekkili firmanın ipotekli arsasını satmak istediğinde, davalı banka tarafından ipoteğin ancak tüm borç hesaba yatırıldığı takdirde kaldırılacağının belirtildiğini, müvekkili firmanın kâr payları dahil olmak üzere tüm kredi borcunu davalı banka hesabına yatırmak zorunda kaldığını, akabinde ipotek fek işleminin gerçekleştiğini, davalı bankadan fazla yatan paradan iade edilmesi gereken bedelin talep edildiğini, ancak davalının hesaplama dahi yapmadığını, davalı bankanın müvekkili firma hesabından çok ciddi rakamları “kâr” adı ile kesinti yaptığını belirterek yasal dayanağı olmayan, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinden tahsil edilen şimdilik 1.000,00 TL bedelin işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş,16.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 197.475,67 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; imzalanan genel kredi sözleşmeleri çerçevesinde davacı şirkete ticari finansman kullandırıldığını, uyuşmazlık konusu olay değerlendirilirken davacı tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, akdettiği sözleşme şartları ile bağlı olduğu, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini isteyemeyeceği hususlarının gözden kaçırılmaması gerektiğini, müvekkili bankanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 21 inci maddesi mucibince yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşme içeriği hakkında sözleşme öncesi bilgilendirme formu ve genel işlem koşulları kabul yazısı ile davalıya imkan tanındığını, kredinin kural olarak belli bir vade üzerinden kullandırıldığını, genel kredi sözleşmede “müşteri anapara ile buna kâr payı, vergi harç, resim, fon, masraf ve sair maliyetlerin eklenmesi suretiyle doğacak tüm borçlarını belirlenecek vade ve miktarlar ve banka kayıtlarına göre geri ödeyecektir”, “müşteri mutabık kalınan ya da bankanın ücret, komisyon listelerinde yer alan erken ödeme/kapama ücret, komisyon ve sair ferilerini derhal ve tamamen bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder” hükmünün bulunduğunu, bu konudaki diğer banka uygulamalarından önce taraflar arasındaki mutabakata ve müvekkili bankanın uygulamalarına bakılması gerektiğini, diğer banka uygulamalarında ise asgari oran yerine azami oranların göz önünde tutulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda; davacının davalı bankadan kullandığı krediyi erken kapaması nedeni ile davalı bankanın davacıdan erken kapama cezası tahsil ettiği, bu cezayı % 5,31 oran uygulandığı, bu oran itibarıyla davacıdan erken kapama kâr payı olmak üzere toplamda 122.163,77 USD tahsilat yapıldığı, Ziraat Bankası ve Halk Bankası tarafından erken kapamalarda % 2 oranında komisyon tahsil edildiği, bu oran üzerinden tahsilat yapıldığında BSMV dahil davacıdan tahsil edilmesi gereken miktarın 55.883,42 USD olarak hesaplandığı, bu hesaplama itibarıyla davacıdan 66.288,35 USD fazla tahsilat yapıldığı, Mahkemece diğer bankalara da müzekkereler yazılıp erken kapamalarda uygulanan erken kapama ceza oranları celp edildiği, düzenlenen ek raporda seçenekli olarak Akbank tarafından uygulanan %10 oranın hesaplamaya dahil edilip edilmemesi şeklinde hesaplama yapıldığı, tüm bankaların bu tür kredilerde uyguladığı oranların ortalaması üzerinden erken kapama cezası alınması gerektiği sonucuna varılarak bilirkişi tarafından en yüksek ve en düşük tüm bankaların uyguladığı erken kapama ceza oranları dahil edilerek alınan ortalama üzerinden yapılan hesaplamanın esas alındığı, bu hesaplamaya göre davacıdan erken kapama cezası olarak % 4 oranında erken kapama cezası alınması gerektiği sonucuna varıldığı, bu oran üzerinden yapılan hesaplamada davacının davalı bankadan kullandığı kredilerde kendisinden tahsil edilen erken kapama cezası oranlarında kendisinden 26.184,55 USD fazla erken kapama cezası tahsil edildiği, bu tahsilatın yapıldığı tarihteki döviz kuruna göre davacıdan 78.014,25 TL fazla tahsilat yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 78.014,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu oranının yazmadığını, bankanın dosyaya sunduğu ücret tablosunda müvekkilinin imzasının bulunmadığını, diğer bankaların uyguladığı oranın % 2 olup mahkemenin belirlediği % 4 oranın hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının genel işlem koşullarına aykırı davrandığını, Akbank tarafından bildirilen % 10 oranı oldukça yüksek olduğundan dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından çıkarılan 2006/1 sayılı tebliğe göre kredi işlemlerinde tahsil olunacak masrafların bankalarca serbestçe belirlenebileceğini, davacının da kendisinden talep edilen komisyon tutarını ödemeyi kabul ettiğini, diğer banka uygulamalarından önce müvekkilinin ücret listelerinde yer alan oran ve ücretlere bakılması gerektiğini, Mahkemece tüm bankalara yazı yazılmayarak eksik inceleme yapıldığını, ayrıca diğer bankaların bildirdiği asgari oranların alınmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin uyguladığı % 5,31 oranın fahiş olmayıp diğer banka uygulamaları ile benzer olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmede erken kapama komisyonunun hangi oranlarda alınacağına veya hesap şekline dair bir düzenlemeye yer verilmediği, dayanak sözleşmenin ticari niteliği ve tarafların tacir olması göz önüne alındığında, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 18 inci maddesi hükmüne göre, sözleşmeyi imzalayan tarafların basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olup, 20 nci maddesi hükmüne göre de tacirin gördüğü iş için uygun ücret isteyebileceğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı banka tarafından davacıya uygulanan komisyon oranının % 5,31 olarak tespit edilmiş olduğu, TCMB’ye yapılan bildirimde de bu oranın % 2-6 olarak tespit edildiği, bu durumda davalı bankaca davacıya uygulanan erken kapama komisyonu oranı, davalı bankanın TCMB’ye bildirdiği oran dahilinde olduğu gibi Mahkemece getirtilen emsal banka uygulamalarına göre de (7 banka uygulaması ortalama % 4,71) makul bir oranda olduğu, kredinin erken kapatılmasının bankalar açısından bir risk olup, bu riski karşılamak üzere davalı bankanın tahsil ettiği tutarın sözleşme, bankacılık teamülleri, ticari hayatın işleyişi ve piyasa uygulamalarına uygun olduğu, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyada bulunan genel kredi sözleşmesinde erken kapama halinde tahsil edilecek oran miktarının yazmadığı, davalı bankanın dosyaya sunmuş olduğu hizmet ücret tablosunda müvekkili firmanın kaşe imzasının bulunmadığı, uygulanan oranın banka tarafından tek taraflı belirlenmiş oran olduğu ve erken kredi kapanması halinde diğer bankaların uyguladığı oran % 2 olmasına rağmen mahkemenin belirlediği %4 oranında erken kredi kapama cezasının hakkaniyete aykırı bir oran olması sebepleri ile kısmen redde ilişkin yerel mahkeme kararının bozulması isteminde bulunulduğu ancak istinaf incelemesinde sadece oranın fahiş olup olmadığı hususunda inceleme yapıldığı, Mahkemece TCMB’ye bildirilen bir oran olup olmadığının da sorulmadığını, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının hukuka aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından Akbank tarafından uygulanan %10 oranın fahiş olmasına rağmen hesaba katıldığını, bilirkişi tarafından bu oranın hesaplamaya dahil edilmediğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından hukuka, hakkaniyete, teamüle, uygulamaya aykırı bir oranın dahi hesaplamaya katılmasının kabul edilemezken Bölge Adliye Mahkemesince oranın serbestçe belirlenebileceğinin kabul edilmesinin hukuki güvenilirlik ve belirlilik ilkesine aykırı olduğunu, davalı banka tarafından uygulanan oranın fahiş olduğunu, bu hususta Yargıtay kararlarının bulunduğunu, uygulamada % 2’lik oranın esas alındığını, bu durumun içtihat haline geldiğini ve özellikle somut olaydaki gibi banka tarafından oran bildirilmeyen hallerde hakkaniyet gereği %2’lik oranın esas alınması gerektiğini, erken kapama komisyon oranının serbestçe belirlenebileceğinin kabulünün mümkün olmadığını, 10 Şubat 2020 tarih ve 31035 sayılı Resmi Gazete’de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından “2020/4 Sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” (“Tebliğ”) yayımlandığını, Tebliğin “kapama” başlıklı 11. maddesinin “… Ticari müşterilerden alınabilecek erken ödeme ücreti, gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve ticari müşteriler tarafından bankaya erken ödenen tutarın, kalan vadesi yirmi dört ayı aşmayan kredilerde yüzde birini, kalan vadesi yirmi dört ayı aşan kredilerde ise yüzde ikisini geçemez. Faiz oranının değişken olarak belirlenmesi hâlinde bu müşterilerden erken ödeme ücreti talep edilemez…” düzenlemesini içerdiğini ileri sürerek ve resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ticari kredi nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen erken kapama komisyonunun tahsiline talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
3. Değerlendirme
Mahkemece, davalı bankanın kredinin erken kapatıldığı tarih itibariyle davaya konu kredi türü için belirleyip ilan ettiği bir erken kapama komisyon oranı bulunup bulunmadığının araştırılıp varsa bunun üzerinden erken kapama komisyonu tahsil edebileceğinin kabulü ile sonucuna göre hüküm tesis edilmesi, yoksa alınan komisyon ve masrafların, kredinin miktarı, türü, erken kapama tarihinde kalan borç miktarı ve tarihleri ile kredinin katılım bankasından kullanıldığı da açıkça yazılmak suretiyle özellikle diğer katılım bankaları ve bankalardan sorularak, ayrıca davalı bankanın Merkez Bankasına bildirdiği ticari işlerde asgari %2 azami %6 erken kapama komisyonundan ne miktar kullanabileceğinin araştırılarak, emsal banka uygulamaları karşısında orantılı olup olmadığının bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek sonucuna göre bir değerlendirme yapılması gerekirken, genel ifadelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.