Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8859 E. 2023/2827 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8859
KARAR NO : 2023/2827
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1488 Esas, 2021/1127 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Boğazlıyan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2016/235 E., 2018/422 K.

Taraflar arasındaki şirket kar payının tespiti ile tahsiline ilişkin alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin %10 ortağı olduğunu, müvekkilinin şirket ortağı olduğu 26.07.2007 tarihinden bu güne kadar şirketin hiçbir işlemi ile ilgili bilgi almadığını, bilgi alma yasal hakkının engellendiğini, şirket hesaplarının ayrıntılı kontrol edilmesi yönündeki taleplerinin hiç bir zaman değerlendirilmediğini, davalı şirketin asıl faaliyet kolu olan un üretiminde Boğazlıyan ilçesinde en fazla çalışan bir fabrika olmasına rağmen müvekkilinin ortak olduğu günden bugüne kadar kâr payı almadığını, şirketin elde ettiği kârla davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin lüks bir hayat idame ettiklerini, şirketin kârını usulsüz bir takım işlemlerle kendi adlarına geçirmiş olduklarını, şirketin kârıyla alınan iş makinesi ve kamyonların tescillerinin şirket adına yapılmayıp, şirket yöneticileri …ve … adında yapıldığını, müvekkilinin bu durumda mağdur olduğunu ileri sürerek 26.07.2007 tarihinden sonraki şirket ortağı ve yönetim kurulu üyeleri … ve …’ın şirket gelirlerinden başka bir gelirlerinin olup olmadığının, şirket hesaplarından kendi hesaplarına para transferlerinin yapılıp yapılmadığının geçmişe dönük olarak araştırılarak tespiti ve müvekkilinin hak etmiş olduğu kar payının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre, zamanaşımı, husumet, görev ve yetki açısından itiraz ettiklerini, davacının bu güne kadar yapılan toplantılara bir fiil katılarak alınan kararların oy birliği ile alınmasını sağladığını, katılamadığında kendisine usulüne uygun bildirim yapılmış olduğunu, şirket pay sahibinin ancak şirket genel kurulundaki kâr payını dağıtılmasına karar verilip ancak kendi hissesine düşen kâr payının ödenmemesi halinde dava açabileceğini, kanunun münhasıran genel kurulun yerine geçerek bu yönde karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının ortak olduğu 2007 tarihinden bu yana yapılan genel kurullarda alınan kararlara bir itirazının olmadığını, davacının, müvekkili şirkette yapılan ilgili genel kurullarına katılmadığını, müvekkili şirketin karar defterleri incelendiğinde davacının bilgilendirilmediğine yönelik iddiaların asılsız olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkili şirkete pasif husumet yönetilmemesi gereken talepleri barındıran davanın usulü itirazlarına binaen reddini talep ettiklerini, kâr payı dağıtılmasının genel kurulunun devredilmez yetkilerinden olduğunu, bu yönde alınmış bir karar olmadıkça, davacının kâr payının tespiti ve tahsili talebinde bulunmasının mümkün olmadığın savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin 2007-2016 döneminde toplam 119.190,22 TL net kâr elde ettiği, davalı şirketin karar defterlerinin yapılan incelemesinde 25.10.2012 tarihinde yapılan ortaklık kurulu toplantısında 2011 yılının karının dağıtılmayarak şirket bünyesinde tutulmasına karar verildiği, diğer yıllara ilişkin kâr dağıtımına ilişkin herhangi bir karar alınmadığı hususunun belirtildiği, davalı şirketin 2007-2016 döneminde her yıl kar etmiş olduğu belirtilmişse de geçmiş yılların zararı dikkate alındığında davalı şirketin dağıtılabilir bir karının bulunmadığı, böylelikle davacı …’ın ortağı olduğu Özpolatlar Tarım Ürünleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinden mevcut kâr payı alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 26.07.2007 tarihinden 18.04.2016 tarihine kadar ortaklığını sürdürdüğünü, bu tarihler arasında şirketin elde ettiği kârla alınan birçok iş makinası kamyonun tescillerinin şirket adına yapılmayıp, şirket yöneticileri …ve … adına yapıldığını, yine 26.07.2007 tarihinden sonraki döneme ait şirket ortağı ve yönetim kurulu üyeleri …ve …’ın şirket gelirlerinden başkaca gelirlerinin olup olmadığının ve mal varlıklarının araştırılarak edindikleri malların şirket ortaklarına dağıtılması gereken kâr paylarından elde edilip edilmediğinin, şirket hesaplarından kendi şahsi hesaplarına para transferi yapılıp yapılmadığının geçmişe dönük olarak araştırılması için banka kayıtlarının dosya içerisine alınması gerekirken Mahkemece sadece şirketin kârı üzerinden davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin, yıllık milyonlarca lira ciro yapmasına ve asıl faaliyet kolu olan Un üretiminde, Boğazlıyan genelinde en fazla çalışıp iş yapan bir fabrikaya sahip olmasına rağmen, müvekkiline ortak olduğu günden bu güne hiçbir şekilde kâr payı verilmediğini, şirketin diğer ortakları müvekkilinin yurt dışında yaşamasını da fırsat bilerek, şirketin karını kendi kişisel ihtiyaçları için kullandıklarını, şirketin karıyla alınan araçları dahi kendi adlarına tescil ettirdiklerini, müvekkilinin kâr payını alamadığı için mağdur edildiğini, şirketin diğer ortakları ise şirketten elde ettikleri karla olabildiğince lüks bir hayat yaşadıklarını, bu nedenle şirket yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan … ve … Polat’ın şirket kazancıyla elde ettikleri mal varlıkları, şirket banka hesabından kendi hesaplarına yatırılan haksız para transferinin araştırılmasının da dava konusu olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı şirkete 26.07.2007 tarihinde Şerife Polat’a ait %10 hisseyi satın alarak ortak olduğu, davacının davalı şirketin en son yapılan 25.10.2012 tarihli ortaklar kurulu ve önceki toplantılara katıldığı, oy birliğiyle kararlar alındığı, en son katıldığı 25.10.2012 tarihli ortaklar kurulu toplantısında şirketin 2011 yılı kârının şirket ortaklarına dağıtılmaması yönünde karar alındığı, davalı şirketin bu ortaklar kurulu kararı dışında kâr payına ilişkin herhangi bir başka genel kurul kararının bulunmadığı, davacı tarafından diğer ortaklara kar payı ödendiği yönünde bir iddia ileri sürülmediği ayrıca davacı ortağın davalı şirketin ortaklar kurulu gündemine kar payının dağıtılması yönünde herhangi bir çağrı veya başvurunun yapılmadığı veya yapıldığına ilişkin bilgi belgenin de dosyaya kazandırılmadığı, limited şirketlerde şirketin kar elde etmiş olmasının kendiliğinden limited şirket ortağının kar payı talep etme yetkisi vermeyecek olup, şirket ortaklarına kar payı dağıtılabilmesi için öncelikle ortaklara kar payı dağıtılması yönünde ortaklar kurulunca bir karar alınması gerektiği, somut olayda ise, davalı şirketin 25.10.2012 tarihli ortaklar kurulu toplantısında şirketin 2011 yılı kârının şirket ortaklarına dağıtılmaması yönünde karar alındığı, bunun dışında kar payına ilişkin başka bir karar bulunmadığı bu toplantı tarihi ile dava tarihi arasında geçen süreninde uzun bir süre sayılmasınında söz konusu olamayacağından, açılan davanın öncelikle davalı şirketin ortaklar kurulunun devredilmez yetkilerinden olan kâr payı dağıtımı konusunda bir karar alınmaması, ve en son 25.10.2012 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında kar payının dağıtılmamasına ilişkin davacının da olumlu oyuyla oy birliği ile karar alınmış olup alınan bu karar ile dava tarihi arasında geçen süre de uzun bir süre sayılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı şirketin geçmiş yılların zararı dikkate alındığında davalı şirketin dağıtılabilir karı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, limited şirket kar payının tespiti ile tahsili istemine ilişkin olup, kar payı dağıtımı koşullarının oluşup oluşmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 114 üncü maddenin birinci fıkrasının h bendi, 115 inci maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 616’ncı madde ile aynı yasanın 618 inci maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.