Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8740 E. 2023/2905 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8740
KARAR NO : 2023/2905
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/478 Esas, 2021/1505 Karar
HÜKÜM : Yeniden hüküm kurulmasına (ret)
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/66 E., 2021/9 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 09.05.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin iplik satın alarak kumaş üretimi yapan bir firma olduğunu, davalı şirket ile yapılan sözlü mutabakat ile tonajı, iplik türü, fiyatı, ödeme şeklini içeren sipariş formları düzenlendiğini, başlangıçta hızlı yapılan sevkiyatın bir müddet sonra yavaşladığını ve almış olduğu siparişleri piyasa teamüllerine aykırı olarak zamanında göndermediğini, siparişlerin 7 ay gibi uzun bir sürede teslim edildiğini, müvekkili şirketin eksik siparişleri tamamlamak üzere başka şirketlerden alışveriş yaptığı bu sebeple zarara uğradığını, uğramış olduğu zararın tazmini için davalı şirkete ihtarname gönderdiklerini ancak davalı şirketin ihtarnameye karşı verdiği cevabında müvekkili şirkete borcu olmadığını belirttiğini, bu nedenlerle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmini için 400.000,00 TL maddi tazminatın ihtar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

02.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 5.472.500,36 TL’ye artırmıştır.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir sözleşme ve mutabakat bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için tarafların sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmaları gerektiği, mail ve whatsapp yolu ile gönderilen sipariş içeriklerinin sözlü anlaşmayı teyit eder mahiyette bulunmadığından, teyit mektubu olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu bağlamda davacının iddia ettiği şekilde akdin esaslı noktalarında anlaşıldığının (sözleşmenin kurulduğu) ispatlanamadığı, elektronik ortamda gönderilen siparişleri davalıya yapılan bir icap olarak değerlendirmek gerektiği, davacı tarafça bir kısım malların siparişinin verildiği, davalı tarafın bu malların hepsini değil, yaklaşık 1/3’ünü gönderdiği, davacı tarafın da bunları ihtirazi kayıtsız olarak kabul ettiği, davalının her siparişe konu malları kısmi olarak (daraltarak) göndermesinin, icabın reddi ile davacıya yapılan yeni bir icap olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı taraf da yapılan bu yeni icaba konu malları ihtirazi kayıt koymaksızın aldığına göre taraflar arasında sadece gönderilen mallar ile ilgili bir sözleşmenin kurulduğu, taraflar arasındaki sözleşme konusunun teslim edilen malları kapsadığı, taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde bir sözleşme ilişkisi kurulduğunun ispatlanamadığı, dolayısıyla davacı nezdinde müspet zararın doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından kabul edilen ve dosya kapsamında bulunan maillerin tamamının Mahkeme tarafından delil olarak kabul edilerek, gerekçeli kararda tartışıldığını ancak taraflarınca dosyaya delil sunma süresi içerisinde sundukları, davalı tarafın göndermiş olduğu 25.12.2017 tarihli mailin değerlendirmeye alınmadığını, mahkemenin gerekçeli kararının 3 üncü sayfasının son bölümünde; müvekkilinin icabına karşılık kısmi teslimat ile davalının kendi icaplarının bir kısmını reddettiğini ve aynı anda yeni bir icapta bulunduğunu öne sürdüğünü, bu yeni icaba karşı ihtirazi kayıt koymaları gerektiğine yönelik somut gerçeklere ve hukuka aykırı bir yorum geliştirdiğini, mahkemenin siparişin tamamının davalı tarafından önce kabul edildiğini ama bu siparişleri tamamen veya kısmen süresinde reddetmek yerine iplikleri fiilen eksik göndererek icaplarını kısmi olarak reddettiğini ifade ettiğini, davalı tarafından yapılan ipliklerin parça parça -kısmi- sevkiyatının yeni bir icap değil maddi bir zorunluluk olduğunu, tarafların anlaşmasında yer alan siparişlerin toplamının 1000 tonu geçtiğini, fiili olarak bu miktarın tek seferde sevkinin mümkün olmadığını, ayrıca dosyaya alınan müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarını inceleyen bilirkişi raporundaki tarafların cari kayıtları ile davalının ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporundaki tespitlerin birbiriyle uyuştuğunu, bu anlamda tarafların ticari defterlerine yansıyan cari ilişkisinde bir uyuşmazlık bulunmadığını, müvekkil ticari defterlerinin ve dosya kapsamının incelendiği bilirkişi raporunda sipariş formlarına dayanan zararlarının hukuka ve piyasadaki birim fiyatlarına uygun olarak hesaplandığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 213 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müvekkilinin dürüstlük kuralına uygun olarak başka firmalardan alım yaptığının tespit edildiğini, ticari defterlere dayanan kayıtlara göre; davalı tarafından anlaşmaya aykırı olarak teslim edilmeyen 609.802,20 kg ipliği müvekkilinin 8.766.901,93 TL bedele davalıdan alacağı yerde 14.239.402,29 TL bedelle başka firmalardan almak zorunda kaldığını, yine mahkeme tarafından 05.03.2020 tarihli duruşmada tanık dinletme taleplerinin dosya kapsamına uygun bulunmadığından reddine karar verildiğini, bu ara karardan rücu edilmesine yönelik detaylı itiraz dilekçesi sunduklarını ancak bu taleplerinin de reddedildiğini, açıklanan nedenlerle yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı istinaf başvurularının kabulüne, başvuru giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafından davalıya gönderilen her bir sipariş formuna istinaden davalının davacıya, sipariş formunda belirlenen miktarda olmamakla birlikte, bir kısım mal sevk ettiği anlaşıldığı, bu durumda davacının sipariş formu ile davalıya ulaşan icabının, davalı tarafından kabul edildiğinin ve bu şartlarla sözleşme kurulduğunun kabulü gerektiği, davacı vekili, sipariş formlarına göre kurulan sözleşme gereği davalının eksik ifa ettiği borcu yerine bir başkasını satın almak için ödediği bedel farkını talep ettiği, davacı tarafından davalıya sipariş avansı gönderilmediğinin sabit olduğu, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiği, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduklarını, somut olayda davacının, aynı anda ifa kuralının aksinin kararlaştırıldığını ispat edemediği gibi, bu yönde bir adet de bulunmadığı, davacının kendi borcunu ifa ettiğini ya da ifasını önerdiğini kanıtlayamadığına göre sonraki tarihte daha yüksek bedel ödeyerek iplik satın almakla ortaya çıkan zararını da isteyemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun Mahkemenin gerekçesine yönelik olarak kabulü ile, Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların vadeli satım konusunda anlaştıklarını, sipariş formlarından görüldüğü üzere satıcının edimini ifa etmesinden itibaren altı ay vadeli müşteri çekleri ile ödemenin yapılacağının kararlaştırıldığını, cari sevkiyatların yoğun olarak devam ettiği yüksek miktardaki alışverişlerde aynı anda ifa kuralının uygulanamayacağını, ticari defterlerin incelenmesinde de teslimden sonra ödemelerin yapıldığının tespit edildiğini, davalının her sipariş formundan teslim etmediği malın bulunduğunu, teslim edilen mallara ilişkin ödemelerin yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesinin aynı anda ifaya dayalı gerekçesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma şartlarının tümünü ortaya koyan 25.12.2017 tarihli mutabakat mailinin dikkate alınmadığını, tanık dinletme talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iplik sevkiyatı ve ödemesinin tarafların anlaştığı şekilde yapılırken fiyatların artması nedeniyle davalının giderek sevkiyatı azalttığını, sonra da tamamen durdurduğunu, müvekkilinin başka firmalardan mal almak zorunda kaldığını ve zararının oluştuğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gerek hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Borcunu ifa etmeyen, yani ifada geciken satıcıyı temerrüde düşürmek için kural olarak genel hükümlere göre alıcının ihtarı gerekmektedir (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117 nci ve 212 nci maddesi). Davacı tarafından ilk siparişin 18.10.2017 tarihinde, son sipariş ise 08.01.2018 tarihinde verilmiş olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen her bir sipariş formuna istinaden davalının davacıya, sipariş formunda belirlenen miktarda olmamakla birlikte, bir kısım mal sevk ettiği, davacının da itirazi kayıt koymadan malı teslim aldığı anlaşılmaktadır. 05.11.2018 tarihinde davalıya ihtarname gönderilerek malların 30 iş günü içinde teslimi istenilmiş, davalı tarafından ihtarname sonrası mal teslimi yapılmamış ise de davacının ilk sipariş formundan itibaren teslim edilmeyen mallar yönünden tazminat talebinde bulunması satıcının temerrüdü hükümlerine göre mümkün olmayıp 6098 sayılı Kanun’un 213 üncü maddesine göre tazminat hakkı doğurmaz. Bölge Adliye Mahkemesince bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı tarafından kendi borcunu ifa ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonuç itibariyle doğru olan kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca BAM kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda yer alan gerekçe ile değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak yekdiğerine verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.