Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8737 E. 2023/3159 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8737
KARAR NO : 2023/3159
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/475 Esas, 2021/582 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/905 E., 2018/1735 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 03.02.2012-03.02.2013 tarihlerini kapsar şekilde işveren sorumluluk sigortası poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içinde müvekkili şirkette çalışan …’un geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle öldüğünü, ölüm neticesinde Kavak Asliye Hukuk (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 2013/4 E. sayılı dosyasında müteveffanın mirasçılarına 373.752,58 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin sigorta poliçesi dahilinde, rücuen tahsili amacıyla davalı şirket hakkında Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2015/6356 E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun belirlenen rakam açısından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi tanzim eden Işık Sigorta A.Ş. olduğunu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını, düzenlenen işveren sorumluluk sigortasının 05.12.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayanak tazminat talebini karşılamadığı, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi düzenleyen Işık Sigorta A.Ş.’nin 250.000,00 TL limit dahilinde sorumluğunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan asıl ve ek bilirkişi raporları doğrultusunda ihbar tarihindeki kur üzerinden yapılan hesaplamaya göre ihbar tarihi itibarıyla davalı … şirketinin 110.000,00 USD teminat karşılığı olan 238.414,00 TL tutarından sorumlu olduğu ancak bu miktara ihbar tarihinden takip tarihine kadar işletilecek 39.838,32 TL işlemiş avans faizi ve 45.037,15 TL avukatlık ücreti, masraf ve bakiye harç olmak üzere toplam 323.289,47 TL davacı alacağı oluştuğu, bu miktarın kişi başına 110.000,00 USD limitli İşveren Sorumluluk Sigortası kapsamında olup, davalı şirkete rücu edilebileceği gerekçesiyle davalının icra takibine yaptığı itirazının bu miktar üzerinden kısmen iptali ile davalı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde taraf kusurlarının ve buna bağlı tazminat miktarlarının öncelikle karayolları trafik kanunu hükümlerine göre tespitinin gerektiğini, davacı tarafların vefat sebebi ile talep etmiş bulundukları destekten yoksun kalma tazminatı için öncelikle kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine başvurması gerektiğini, limit ile sorumlu olunmak kaydı ile davacı poliçesini tanzim eden sigortacısının sorumluluğuna gitmesi gerekirken, bunu yapmaksızın davalı şirkete rücu etmesinin doğru olmadığını aksi düşünülse bile kaza için iş kazası olup olmadığının da tespiti ile ayrıca davacının kaza tarihi olan 05.10.2012 tarihinde işverene hizmet akdiyle bağlı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi çalışıyor olması gerektiğini ayrıca müvekkili şirketinin kusuru oranında sorumluluğu olacağından, konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle bu yönden bir kusur incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin kusurunun bulunmaması halinde sorumluluğunun doğmayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu kazanın, yukarıda değinilen şekilde davacı işverenin verdiği görev için seyahat edilirken gerçekleştiği bu hali ile taraflar arasındaki poliçe kapsamında olduğu, iş kazası niteliğindeki trafik kazasında meydana gelen rücu davalarında işverenin önce sigortacısına başvuracağı, bakiye alacak kaldığı taktirde işveren sorumluluk sigortasına başvurması gerektiğine yönelik yasal bir düzenleme olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazası nedeni ile dava dışı hak sahibine ödenen bedelin, işveren sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.

T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,

492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,

(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,

1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı”

2.a maddesinde de “1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında” maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.

Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)

Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)

1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.

Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.

Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.

Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.