Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8723 E. 2023/3151 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8723
KARAR NO : 2023/3151
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2871 Esas, 2021/1421 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/860 E., 2018/768 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıdan faizle 100.000,00 TL borç para aldığını, karşılığında davacı adına kayıtlı taşınmaza davalı lehine faizi ile birlikte 130.000,00 TL tutarında ipotek konulduğunu, davalının bu teminatı yeterli görmeyerek aynı borç karşılığı 130.000,00 TL tutarında ayrıca bir teminat bonosu aldığını, ipotek ve bononun düzenleme ve vade tarihlerinin aynı olduğunu, senette malen ibaresi yazsa da davalı ile müvekkili arasında herhangi bir mal alışverişi olmadığından bu durumun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davalıya toplam borcu 130.000,00 TL olmasına rağmen davalının hem ipotekli takip yaptığını hem de ipoteğin teminatı olarak verilen bonoyu takibe koyduğunu ileri sürerek Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/17143 sayılı takip dosyasına konu bononun bedelsizliğine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu bonoyu müvekkiline olan borcuna karşılık düzenlediğini, senet üzerinde teminat olarak verildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, bonu üzerindeki malen kaydının, bononun müvekkiline teslim edildiği anda malın davacı tarafından teslim alındığına karine teşkil ettiğini, bono karşılığında mal teslim almadığını ve bononun teminat senedi olduğunu davacının yazılı delille ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kambiyo senetlerinin temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşıdığı ve soyut bir borç ikrarı içerdiği, bu nedenle bono düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik “bedelin malen-nakden ya da teminat olarak alındığına” ilişkin ibarelerin senede yazılmasının ihtiyari olduğu, davacının davaya konu bononun teminat senedi olarak verildiğini ileri sürdüğü, menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlü ise de takibe konu bononun kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerret olduğu, bu durumda bonodan dolayı borçlu olunmadığına dair ispat yükünün davacıda olduğu, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacı borçlunun takip ve dava konusu edilen bononun teminat olarak verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerektiği, teminat iddiasının senet metninden anlaşılamadığı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/99075 Soruşturma no.lu dosyasında, davalının davaya konu bonoyu davacıya verdiği borç altın ve para karşılığında aldığını belirtmek suretiyle senedi talil ettiği buna göre ispat yükünün davalı üzerinde olduğu düşünülse dahi davaya konu bono üzerinde ”malen” kaydı yer aldığı, davacının malen kayıtlı bononun davalıdan borç para almak için verdiği teminat bonosu olduğunu belirterek dava dilekçesi ile bono metnini talil ettiği, davalının malen kayıtlı bononun altın karşılığı verildiğini ileri sürmesinin senedin talili niteliğinde olmadığı, davalının bu ifadesi ile bono metnini talil ettiği kabul edilse dahi bu durumda çift taraflı talil olduğu, çift taraflı talil bulunması halinde ise ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, buna göre bononun teminat bonosu olduğunu ispat yükümlülüğünün davacıda olduğu, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bononun teminat olarak verildiğini, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmediğini, davalının bononun düzenlenme nedenini talil ettiğini, ortada hile ve aldatma olduğunu, tanık dinlenmesi taleplerinin reddedildiğini, sözlü yargılama gününün taraflara bildirilmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu senedin keşidecisinin davacı, lehtarının davalı, keşide tarihinin 22.04.2016, vade tarihin 22.07.2016, 130.000,00 TL bedelli malen kayıtlı bono olduğu, davacı tarafın bononun teminat olarak verildiğine ilişkin iddiasını doğrulayacak herhangi bir yazılı delil, sözleşme ya da bononun üzerinde bir kayıt bulunmadığı, bononun teminat olarak verildiğinin yazılı olarak kanıtlanamadığı, davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmaması nedeni ile Mahkemece bu delilin hatırlatılmamasının doğru olduğu, kambiyo senedi ilişkisi mücerret bir borç ilişkisi olduğundan tarafların ticari defter ve kayıtlarının ayrıca incelenmesine somut olayda gerekli görülmediği, davacı tarafın bu yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davalı tarafın ceza soruşturmasında ve cevap dilekçesinde vermiş olduğu “altın karşılığında bononun alındığı” beyanının talil niteliğinde olmadığından davacı tarafın bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerektiği, Mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu senedin müvekkilinden hile ile alındığını, davalı tarafa borç ya da mal karşılığı verdiği bir bononun olmadığını, taraflar arasında anlaşılan ipotek tesisi sonrası davalının sahibi olduğu şirket adına, davacının akrabasının hesabına altın alınması açıklamasıyla 70.000,00 TL tutarında para aktardığını, bu senedin hile alındığına dair bu hususun Mahkemece değerlendirilmediğini, davalının bedel kaydını talil ettiği savcılık beyanlarındaki çelişkili ifadelerine rağmen davalı tarafın ticari defterlerinin yazılı delil olduğu da gözetilerek incelenmesi gerekirken bu taleplerinin karşılanmadığını, davalını savcılık aşamasında verdiği ifadelerle davacının akrabasına gönderilen dekont birlikte dikkate alındığında davacı müvekkilinin davalıya altın sattığı ve aynı ün yine davalıdan 130.000,00 TL tutarında altın anlamına geldiğini, bu durumun ise hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını ve senedin davacıdan hile alındığını gösterdiğini, senetteki bedel kaydının davalı tarafça talil edildiği dikkate alınmadan karar verildiğini, davalının isticvabı yönündeki taleplerinin kabul edilmediğini, dava konusu senedin hile ve aldatma yoluyla müvekkilinden alınması sebebiyle senede karşı senetle ispat kuralının geçerli olmadığını, ipotek tesisi ile senet tanzim ve vade tarihlerinin aynı olduğunu, davalının tek bir alacağı varsa bunu hem ipotek hem de senetle bölmesinin olağan akışa aykırı olduğunu, ipotek tesis edilen taşınmazın değeri oldukça yüksek olduğu halde davalının 260.000,00 TL olduğunu iddia ettiği alacağı için 130.000,00 TL ipotek tesis edilmesinin mantıkla bağdaşmadığını, taraflara sözlü yargılama için tebligat çıkarılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, teminat senedi olduğu ileri sürülen kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 201 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776 ncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.