Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8691 E. 2023/2690 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8691
KARAR NO : 2023/2690
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/15 Esas, 2021/1156 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/439 E., 2019/356 K.

Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin cep kök ibareli CEP ve CEPTE ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşmuş tescilli seri markalarının olduğunu, davalının 35. ve 42. sınıfta tescil edilmek üzere başvurusunu yaptığı CEPWEB ibareli markanın müvekkili markaları ile iltibas oluşturacağı, müvekkili markalarının tanınmışlığınından haksız yarar sağlayacağı ve davalı başvurusunun kötü niyetli olduğundan bahisle davalı Kurum nezdinde yaptıkları itirazların reddedildiğini ileri sürerek davalı TPMK’nın 21.09.2018 tarihli ve 2018-M-7934 sayılı kararının iptaline, davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının hukuka uygun olduğunu, CEPWEB ibareli işaret ile davacının CEP ibareli markaları arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, cep ibaresinin herkesçe bilinen bir anlamının olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin cepweb ibareli işareti ile davacının cep ibareli markaları arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, cep kelimesinin günlük yaşamda cep telefonu olarak adlandırılan taşınabilir telefon ürününü belirtmek için günlük dile yerleşmiş, herkesçe, belirtilen anlamıyla bilinen ve kullanılan bir kelime olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının markalarının CEP ve CEPTE ibareli oldukları, bazılarının yalnızca CEP ibaresini bazılarının ise CEP ibaresi ile birlikte değişik bazı ibareleri içerdikleri, davalının başvurusunun ise CEPWEB ibareli olduğu, başvuru kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerin davacının CEP ibareli bir kısım markalarının kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerle kısmen aynı türden olduğu; başvuru konusu işaretin kapsamındaki 35. sınıf ürün ve hizmetler için cep telefonu özelliklerinden istifade edilmek suretiyle anılan ürün ve hizmetin sunulduğuna ilişkin mesaj verdiği, davacının CEP ibareli markalarının bu yönü itibariyle 35. sınıftaki hizmetler bakımından anılan özelliği itibariyle zayıf bir marka olduğu, çünkü sunulan ürün ve hizmetlerin cep telefonunun fonksiyonlarından istifade edilerek gerçekleştirildiği yönünde ifade ve mesaj içerdikleri, bu hususun toplumun tüm kesimleri tarafından bilindiğinin ve ilk bakışta algılanabileceğinin açık olduğu, zayıf markaların ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığı, zayıf markaları adına marka olarak tescil ettirenlerin, sonraki zamanlarda anılan işaretleri başkalarının da diğer ayırt edici eklerle birlikte tescil edilebileceğini öngörmeleri ve buna katlanmaları beklentisinin marka hukukunun evrensel bir prensibi olduğu, davacının CEP ibareli markalarıyla davalının “cepweb” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün olmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “cepweb” ibareli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun CEP ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, iltibas yaratmayan bir işaretin tescil başvurusuna konu edilmesinin kötüniyet olarak değerlendirilemeyeceği, tanınmış da olsa bir markanın kendisinin aynısı veya benzerine karşı korunabileceği, oysa davacı markaları ile davalı başvurusu arasında bu yönde bir benzerlik bulunmadığı, bu sebeple davalı başvurusunun konusu işaretin davacı markalarının tanımışlığından haksız yarar sağlamasının veya onun itibar veya ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığı, davacının CEP ibaresini içeren markalarının iletişim ürünleriyle ilgili sektörde belli bir bilinirliğinin bulunduğu, ancak bunun varılan yukarıdaki sonucu değiştirmeyeceği, hiç kimsenin davalı işaretiyle sunulan ürün ve hizmetleri tercih ederken davacının CEP ibareli işaretini daha önce gördüğünden bahisle ürün ve hizmet tercihi yapmayacağı, davacı markalarıyla davalıya ait başvuru konusu işaretlerin iltibas yarattığı ve başvuru konusu işaretlerin davacı markalarının bilinirliğinden haksız yarar elde ettiği yahut onun itibar ve ayırt edici karakterine zarar verdiği hususlarının bir mantık muhakemesi, tahlil ve piyasa davranışlarına dayalı bilgilerden elde olunacak veriler kullanılarak davacı tarafından somut ve ikna edici biçimde ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline ait CEP ve CEPTE kök ibareli markaların seri marka niteliğini taşıdığını, bu sebeple neredeyse tanınmış marka statüsünden faydalanması gerektiğini, CEPWEB ibaresindeki CEP sözcüğü asli unsuru oluşturduğundan ayırt edicilik vasfının düşüklüğünden söz edilemeyeceğini, tarafların markaları arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun’un (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında benzerlik bulunduğunu, taraf markaları arasında benzer emtiaların yer aldığını bu sebeple aynı maddenin beşinci fıkrası şartlarının oluştuğunu, müvekkili lehine verilmiş yargı kararlarının da olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının başvurusuna konu cepweb ibaresi ile davacının itirazına mesnet CEP ve CEPTE esas ibareli markaları arasında, 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası anlamında iltibas olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından davalı marka başvurusuna yapılan itirazın reddine dair kararının iptali talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.