Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8677 E. 2023/2689 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8677
KARAR NO : 2023/2689
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1116 Esas, 2021/1068 Karar
HÜKÜM : Yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/396 E., 2019/313 K.

Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 1987 yılından bu yana bayilikleri vasıtasıyla eğitim ve öğretim araçlarını üreterek piyasaya arz ettiğini, KARACA ibaresini ticaret unvanı, işletme adı ve marka olarak tescil ettiren müvekkilinin sektörde tanınmış olduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının müvekkiline ait marka hakkına tecavüz edecek şekilde 2008/36174 numaralı 16. sınıfta bulunan eğitim ve öğretim araçları üreterek KARACA YAYINLARI ibaresini kullanarak satışa arz ettiğini, davalı eylemlerinin haksız rekabete ve marka hakkına tecavüze yol açtığını ileri sürerek davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, tecavüz men’i, ref’ine 5.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30.04.2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 68.374,04 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin …- Karaca Yayınevi Kırtasiye ve Hediyelik Eşya ticaret ünvanı ile ticari faaliyette bulunduğunu, davacıya ait olmayan 3 farklı logo ile ilköğretim grubu için yayıncılık faaliyeti sürdürdüğünü, davalının ise farklı tüketiciye hitap ettiğini ve açık öğretim açık öğretim lise düzeyinde faaliyet gösterdiğini, davacı markasını KARACA olarak kullanırken müvekkilinin …- Karaca Yayınları şeklinde kullandığını, müvekkilinin kusuru ve kötü niyeti olmaksızın kendi soy ismi olan KARACA ibaresini unvanda geçecek şekilde kullandığını, davacı tarafın tazminat taleplerinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafından dava konusu ürünler üzerinde ve internet ortamında kullanılan Karaca markası ile davacı adına 2008/36174 ve 2011/44987 sayılarla tescilli Karaca markaları arasında güçlü bir benzerlik bulunduğu, davalı tarafından KARACA markası altında sunulan malların davacı markasının tescil kapsamında bulunan mallarla aynı olduğu, ortalama dikkate sahip tüketiciler nezdinde markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu, davalı kullanımının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında değerlendirilebileceği ve aynı Kanun’un 29 uncu maddesi uyarınca davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalı kullanımlarının haksız rekabet teşkil eden fiillerden olduğu, bu nedenle maddi ve manevi tazminat istenebileceği, davacının dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tutmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, muhtemel tecavüzün önlenmesine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına, davalının ürettiği piyasaya sürdüğü davacı şirketin tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden tüm ürünlerin piyasadan toplatılmasına ve imhasına, 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarih olan 27.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 109 uncu maddesi uyarınca kısmi dava olarak açıldığını, mahkemece dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması nedeniyle dava dilekçesindeki taleple bağlı olarak maddi tazminata hükmedilmiş ise de açıkça feragat edilmediği takdirde ıslahla talebin artırılabileceğini, takdir edilen manevi tazminatın düşük olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kültür Bakanlığı’ndan aldığı isim ve soy isminden oluşan … firma isimli, sertifikalı ve bandrollü olarak, ticaret odası nezdinde kayıtlı unvanı altında faaliyet gösterdiğini, davacı ile müvekkilinin faaliyet alanlarının farklı olduğunu, farklı tüketici kesimlerine hitap ettiklerini, müvekkilinin dürüstçe kendi soy ismini kullandığını, bu nedenlerle markaya tecavüz bulunmadığından maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı davacı adına tescilli KARACA ibareli markalarla, davalının KARACA YAYINLARI ibareli markasal kullanımları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davalının söz konusu ibareyi üzerinde kullandığı malların da davacı markalarının kapsamlarında yer aldığı, davalı kullanımının tescilli işletme adı biçiminde olmadığı, aksine KARACA ibaresinin ön plana çıkarılarak markasal biçimde kullanıldığı, bu şekilde bir kullanımın, 6769 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin beşinci fıkrasının (a) bendi kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içine bir kullanım olarak da değerlendirilemeyeceği, bu itibarla davacının 2008/36174 sayılı markasına tecavüzün ve haksız rekabetin gerçekleştiği, bu nedenle maddi ve manevi tazminat koşullarının da oluştuğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı; davalı vekilinin istinaf başvurusuna gelince, İlk Derece Mahkemesince davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı gerekçesiyle 5.000,00 TL maddi tazminatın hüküm altına alındığı ancak 6100 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinde talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceğinin hüküm altına alındığı, maddenin son fıkrasında dava açılırken talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında kısmi dava açılmasının talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği düzenlemesine yer verildiği, somut olayda davacı tarafça dava dilekçesinde, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmediği ve davacının davasını maddi tazminat talebi yönünden ıslah ettiği dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince davanın kısmi dava olarak kabulü ile davacının ıslah talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlü olup 151 inci maddede ise hak sahibinin uğradığı zararın ne şekilde hesaplanacağının açıklandığı, davacı tarafın 28.03.2018 tarihli dilekçesi ile yoksun kaldığı kazancını hangi seçeneğe göre istediğinin belirtildiği, 6769 sayılı Kanun’da mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinden farklı olarak sınai mülkiyet hakkının elde edilen kazanca katkısının dikkate alınmayacağı, zira eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı Kanun hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerektiği, bu sebeple bilirkişi raporunda alternatif olarak mülga 556 sayılı Kanun dikkate alınarak yapılan hesaplamaya itibar edilmediği, davacının marka hakkının ihlali nedeniyle 6769 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine dayalı olarak manevi tazminat talep hakkının olduğu, somut uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının davacı yararına gerçekleştiği yönündeki İlk Derece Mahkemesi kabulünde bir isabetsizlik yok ise de hükmedilen manevi tazminat tutarının olayın oluş şekli, ihlalin süresi ve boyutu, olay tarihindeki paranın satın alma gücü gözetildiğinde hakkaniyete uygun görülmediği, 10.000,00 TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davalı eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, muhtemel tecavüzün önlenmesine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına, davalının ürettiği ve piyasaya sürdüğü davacı şirketin tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden tüm ürünlerin piyasadan toplatılmasına ve imhasına, 68.374,04 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarih olan 27.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yinelemiş ilaveten davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmaksızın kısmi dava olarak açıldığını, ıslah talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir tespit olmadığı halde 2013 yılından itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca ıslah edilen miktar için de 2013 yılından itibaren faize hükmedilemeyeceğini, kabule karar verilecekse de mülga 556 sayılı KHK’nın 66 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan hesaba itibar edilmesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinini birinci fıkrasının (a) bendi, 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 29 uncu maddesi, 150 ve 151 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.