Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8599 E. 2023/2806 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8599
KARAR NO : 2023/2806
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1435 Esas, 2021/725 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/314 E., 2019/180 K.

Taraflar arasındaki ortaklığın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan EAK Otelcilik A.Ş.’nin davalı … ve dava dışı … tarafından % 50’şer hisse ile kurulduğunu, bu şirketin Wonasis Resort&Aqua markası altında otel işletmeciliği yaptığını, davalı …’ın Mersin 2. Noterliğinin 25.10.2017 tarihli ve 36279 yevmiye numaralı Anonim Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirketteki %25 hissesini müvekkiline sattığını, noterde yapılan devir işleminden sonra davacı …’ın hisse durumunun şirket yönetim kurulunca aynı gün alınan 25.10.2017 tarihli ve 1 sayılı karar ile işbu hisse devrinin kabulü ile keyfiyetin şirket pay defterine işlendiğini, şirketteki yeni hisse yapısının pay defterine ıslak yazı ile dercedildiğini, her üç ortağın şirketin kuruluşundan beri ortak hareket ettiklerini ve ortaklığın resmiyet kazanmasından sonra da bu şekilde hareket etmeye devam ettiklerini, bir müddet sonra şirket ortaklarından …’ın rahatsızlanması sonrasında kendi yerine oğlu Mehmet Kalkan vekaleten otele bakmak üzere getirmesi ile her üç ortak arasında şirketin idare ile ilgili ciddi problemler yaşanmaya başlandığını, … ve …’ın 31.05.2018 tarihli ve 1 sayılı kararla hisse devrinin iptaline şeklinde bir karar aldıklarını, şirket işlerinden kendisini uzaklaştırmaya çalıştıklarını, anonim şirketlerde pay devrinin serbestçe yapılabildiğini, istisnasının kanuni sınırlama ve esas sözleşme ile konulan sınırlama olduğunu, davalı şirketin müvekkilinden ödenmemiş sermaye payının ödenmesi veya teminata bağlanmasını istemediğini, müvekkilinin ödeme yeterliliğine sahip olduğunu ve talep üzerine her an yatırmaya hazır olduğunu, esas sözleşmede devri sınırlayan ve onaya tabi kılan bir hüküm bulunmadığını belirterek anonim şirket hisse devri sözleşmesinin geçerli olduğunun ve davacının davalı şirkette 25 paya sahip ortak olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddia ettiği gibi noterde düzenlenmiş pay devrine ilişkin bir devir görüntüsü var ise de anonim şirketlerin pay devrinin noterde değil 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 338 ve 499 uncu maddelerine göre yapılması gerektiğini, noterde yapılan devrin geçersiz olduğunu, noterde düzenlenen “Anonim şirket pay devri sözleşmesi”nin sahte imza ile düzenlenmiş olduğunu, davacının bu devir sonrası aldığı hisseler karşılığında hisselerin bedelini ne şekilde ödediğini ispatlaması gerektiğini, davacı vekilinin dava dilekçesinin ekinde sunduğu belgelerin mahkemeye asıllarının sunulup bu belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, pay devri ile ilgili belgelerde müvekkilinin imzasının taklit edildiğini, davacının bu şekilde imza taklit ederek yargılandığı ya da mahkum olduğu birçok davasının bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu şirketteki paylarının karşılığı olan sermaye borcunu ödemediğini, bu nedenle sermaye borcu ödenmeyen payların devir olamayacağını, davacının iyi niyetli olmadığını, sözde ortağı olduğu şirkete 1.500.000,00 TL değerinde icra takibi başlattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin hisse devrinden haberi olmadığını, davacının Mersin 2. Noterliğinin 06.04.2018 tarihli ihtarnamesi ile pay devrinin onaylanmasını talep ettiğini, müvekkilinin cevabi ihtarnamesi ile onay isteğini reddettiğini bildirdiğini, ret gerekçesinin 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesinin bir ve ikinci fıkraları olduğunu, müvekkkili şirketin üzerinde kayıtlı bir mal varlığı bulunmadığını, mülkiyeti Yardım ve İyilik Vakfına ait olan taşınmaz üzerinde bulunan oteli ve eklerini kiralayıp işlettiğini, kira sözleşmesinde kiracının kiralayanın izni olmadan ortak alamayacağı, şirketten hisse devri yapamayacağının düzenlendiğini, bu durumun müvekkili şirket açısından 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesine göre haklı sebep oluşturduğunu, davacının dava dilekçesinde var olduğunu iddia ettiği 1 nolu kararın olmadığını, bu kararın sahte olarak düzenlendiğini düşündüklerini, aslı ile hiçbir ilgisi bulunmayan pay defteri fotokopisinde de sahtecilik yapıldığını, hissesini devreden davalının devir tarihi itibariyle ödenmemiş sermaye borcu bulunduğundan hisse devrinin şirket tarafından onaylanmaması sebebiyle devrin geçersiz olduğunu, devir bedelinin oldukça düşük olduğunu, gerçek değerinin bu olmadığını, davacının şirketin faaliyetini engelleyecek şekilde şirkete ait olmayan bir borç için şirkete karşı haciz ve muhafaza işlemi yaptığını, davacının piyasaya çok miktarda borcu olduğunu, aciz halinde bulunduğunu ayrıca davacının suç kaybının kabarık olduğunu, ortak olarak kabulü halinde şirketin ticari kayba uğrayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalılardan …’ın diğer davalı EAK Otelcilik Turizm İnşaat Tic. San A.Ş’de bulunan hisselerinin yarısını Mersin 2. Noterliğinin 25.10.2017 tarihli ve 36279 yevmiye numaralı sözleşmesi ile satın aldığı, bu satımın Mersin Erdemli Vergi Dairesine bildirildiği, davalı …’ın taahhüt ettiği sermayenin tamamını getirmemiş olduğu, şirket ana sözleşmesinde pay devrine ilişkin herhangi bir sınırlama bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un 490 ve devamı maddelerinde anonim şirketlerde hisse devrinin düzenlendiği, ortaklardan birinin taahhüt ettiği sermayenin tamamını getirmemesi halinde anonim şirketin haklı sebeple devre onay vermeyebileceği, her ne kadar davalı şirket tek işletme konularının otel işletmeciliği olduğu, otelin kendilerine değil dava dışı İyilik Vakfına ait olduğu, kendilerinin kiracı olduğu, İyilik Vakfı ile yapmış oldukları kira sözleşmesinde şirkete dışarıdan ortak kabul edilmesi halinde sözleşmenin feshedileceğine ilişkin sözleşme maddesini ileri sürerek devre onay vermediğini iddia etmiş ise de davacı ve davalı şirket ortaklarının otelin önceki işleteni olan AYK Otelcilik Ltd. şirketinin borçlarının tasfiyesi, yeni kurulacak şirketin oteli yönetmesinden kimlerin ne şekilde yetkili olduğunu belirlediği ve ortaklar …, …, … ile şirket avukatının bu hususu tutanak altına alıp imza ettikleri, ayrıca davacının İyilik Vakfı ile yapılmış olan kira sözleşmesinde kefil olduğu, yine İdeal Tur Turizm AŞ ile yapılan acentelik sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı şirketin hisse senetlerinin ana sözleşmede nama yazılı olduğu belirtilmesine rağmen pay senedi ve ilmühaber çıkarılmadığı için anonim şirketlerdeki çıplak pay devrinin sadece alacağın temliki suretiyle bile devredilebileceği kaldı ki taraflar arasındaki devrin resmi şekilde yapıldığı, İyilik Vakfı ile yapılan sözleşmenin şahsiliği ilkesi gereği davalı şirketin haklı nedenle onay vermeme durumunun söz konusu olmadığı ve Mersin 2. Noterliğinin 36279 sayılı belgesi ile …’ın …’a 2.500.-nominal değerli 25 adet paya karşılık hissesini 62.500,00 TL bedel karşılığı devir ettiği, Gelir İdaresi Başkanlığının Erdemli Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısı ile …’ın %25 hissesinin …’a devredildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne davacı … ile davalı … arasında anonim şirket pay devir sözleşmesinin geçerli olduğu ve davacı …’ın davalı EAK Otelcilik Turizm İnşaat Kuyumculuk Tic. ve San. A.Ş.’de 25 paya sahip ortak olduğunun tespitine, bu hususun ticaret siciline tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kendi içinde anlaşılamadığını ve çelişkili olduğunu, müvekkili yönünden kabul gerekçesinin tam olarak ve 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine uygun olarak açıklanmadığını, müvekkiline noter sözleşmesindeki 62.500,00 TL’nin dahi ödenmediğini, davacının bunu kanıtlamak zorunda olduğunu, devirdeki bedelin nominal değer olduğunu, gerçek değerin daha yüksek olduğunu, %50’sinin 4.000.000,00 TL olduğunu, davacı ile bu bedelle anlaşıldığını, davacının 4.000.000,00 TL’lik senet verdiğini bir kısmını ödediğini ancak kalan kısmını ödemediğini, %25 hissenin gerçek değeri konusunda inceleme ve rapor alınmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, noter senedindeki ödeme beyanının Yargıtay Kararları’nda da açıklandığı üzere gerçek borcu söndürmeyeceğini, davacı noter devrindeki 62.500,00 TL’yi ödediğini ispat edemediği gibi harici anlaşmaya göre devir bedelinin de 4.000.000,00.TL olduğunu ve ödenmediğini, mahkemece kararda satış bedelinin ödenmediği konusunun tartışılmadığını, nominal bedeli ile satışın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesinin birinci fıkrasına göre bedeli tamamen ödenmemiş payların ancak şirketin onayı ile devredilebileceğini, hisse bedelinin 4.000.000,00 TL olduğunu, davacının bunu ödeme yeterliliğinin şüpheli olduğunu, bu nedenle davalı şirketin devir işleminin onaylamayı reddinin doğru olduğunu, davacının payları rayiç değeri ile ödemeye gücünün bulunmadığını, devir bedeli için verdiği senedi de hileli yollara başvurarak ödemediğini, kötü niyetli olduğunu, ret gerekçesinin hatalı olduğunu, otelin kiralık olduğu hususunun 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesinin ikinci fıkrasına uygun haklı sebep olduğunu, pay defterine kayıtlı olmadan ortaklık sıfatı kazanılamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı EAK Otelcilik Turz. İnş. Kuy. Tic. ve San. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, kabul gerekçesinin 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine uygun açıklanmadığını, devirden şirketin haberinin olmadığını, davacını hisse devrini onay talebinin 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesi uyarınca reddedildiğini, şirketin malının olmadığını, oteli kiralayarak işlettiğini, kira sözleşmesinin 7. maddesinde ortak alınmayacağının yazılı olduğunu, sözleşmenin bu nedenle feshedilebileceğini, bu durumun da 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca haklı sebep olduğunu, devirden diğer ortak…nın bilgisinin bulunmadığını, davacı ve davalı … arasındaki bir ilişki olduğunu, bunun şirketi bağlamayacağını, geçerli ve resmi bir devir olmadığını, şirketin devre konu %25’lik gerçek değerinin bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiğini, noter sözleşmesindeki bedelin nominal bedel olduğunu, davacının bu bedeli dahi ödemediğini, bedeli ödediğini davacının ispatlaması gerektiğini, taraflar arasında harici sözleşme ve verilen senetlere göre payın satış değerinin 4.000.000,00 TL olduğunu ve ödenmediğini, Mahkemece Vergi Dairesinin yazı cevabının kabule gerekçe yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, devreden ortağın ödenmemiş sermaye borcunun bulunduğunu, yapılan hisse devrinin şirket tarafından onaylanmadığını, … tarafından …’a yapılan hisse devrinin geçersiz olduğunu, ancak şirketin onayı ile devredebileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Kanun’un 490 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe nama yazılı payların herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebileceği, istisnaların ise 491, 492 ve 493 üncü maddelerde gösterildiği, anonim şirket pay devrinin geçerliliği resmi şekil şartına tabi tutulmadığı halde davacı ve davalı …’ın noterde anonim şirket hisse devir sözleşmesi yaptığı, taraflar arasında geçerli bir devir sözleşmesi bulunduğunun davacı tarafın dayandığı delillerle ispatlandığı, hisse devrine davalı şirket tarafından onay verilmediğinden şirketin davada davalı olarak gösterilmesi ve husumetin ona yöneltilmesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı, davacının devir sözleşmesini de eklediği 06.04.2018 tarihli ihtarname ile davalı şirketten devre onay vermesini talep ettiği, davalı şirketin 11.05.2018 tarihli cevabi ihtarname ile şirketin herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, Yardım ve İyilik Vakfına ait taşınmaz üzerindeki apart otel ve eklerini kiralayarak işlettiği, kira sözleşmesine göre şirketten hisse devrinin yapılamayacağı, hisse devrinden dolayı sözleşmenin feshinin mümkün olduğu, bunun şirketin ekonomik bağımsızlığını etkilemesinin kaçınılmaz olduğu, ayrıca hisse devrinin diğer ortak …’ın bilgisi ve onayı olmaksızın yapıldığından bağlayıcı ve geçerli olmadığı belirtilerek 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesine göre pay devrinin onaylanması talebinin haklı sebeplerle reddine karar verildiği, davalı …’ın 24.04.2018 tarihli cevabi ihtarname ile anonim şirketlerde pay devrinin noter aracılığıyla yapılamayacağından geçersiz olduğunu, bahsedilen pay devir defterinin şirket bünyesinde bulunmadığını, geçersiz pay devrine ilişkin hususun şirketin dışında … ile olan bir hukuki ihtilaf olduğu belirtilip talebin yerine getirilmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesinde bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı payların ancak şirketin onayı ile devrolunabileceği belirtilmiş ise de anılan maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere anonim şirkette ilkenin nama yazılı payın serbestçe devredilebilmesi olduğu, bu ilkenin Kanunda öngörülen tek istisnasının bedellerinin tümü ödenmemiş nama yazılı paylar olduğu, söz konusu paylar esas sözleşmede belirtilmemiş olsa bile ancak şirketin onayı ile devredilebileceği, salt payların bedellerinin ödenmemiş olmasının şirkete onayı reddetme hakkını vermediği, devralanın ödeme gücüne sahip olması ve dürüst olması halinde şirketin devir işlemine onay vermesi gerektiği, aksinin kanuna ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğu, somut olayda davalı şirket tarafından devre onay verilmediğine dair davacıya gönderilen 11.05.2018 tarihli cevabi ihtarnamede 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesine dayanılmadığı, davacının ödeme güçlüğü içinde olduğu iddia edilmediği gibi davacı tarafça dava dilekçesinde ödenmemiş sermaye payının ödenmesine hazır olunduğu açıkça belirtildiğinden yani davacının ödeme güçlüğü içinde olduğu ve dürüst olmadığı davalı tarafça ispat edilmediğinden davalı tarafın 6102 sayılı Kaun’un 491 inci maddesine dayalı olarak devirden kaçınma hakkı bulunmadığı, davalı şirkete ait esas sözleşmede payın şirketin onayıyla devredilebileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davalı şirket devre onay verilmediğine ilişkin keşide ettiği 11.05.2018 tarihli cevabi ihtarnamesinde hisse devrini onaydan kaçınmasını 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesine dayandırdığı, gerekçe olarak devrin diğer ortak …’ın bilgisi ve onayı dışında yapılmasını, devir bedelinin düşük olmasını ve davalı şirketin işlettiği otelin üzerinde bulunduğu taşınmaz sahibi vakıf ile yapılan kira sözleşmesindeki hükümlere göre hissenin devrinin kabulü halinde kiraya veren vakfın kira sözleşmesini feshedebileceğini gösterdiği, hisse deviri için diğer ortakların bilgisi, rızası gerekli ve zorunlu olmadığı gibi devir bedelinin düşük olarak gösterilmesinin 6102 sayılı Kanun’a göre onaydan kaçınma sebeplerinden olmadığı, ayrıca her iki davalı davacıya gönderdikleri cevabi ihtarnamelerde devir bedelinin ödenmediğini iddia etmediği gibi devirden kaçınma sebebi olarak bu hususa da dayanmadığı, devir bedelinin ödenmediği ya da eksik ödendiği hususu bu davanın konusu olmayıp devreden ve devralan arasında görülecek olan alacak davasının konusu olabileceğinden davalı tarafın bu savunmasının yerinde görülmediği, dosya içerisinde bulunan ıslak imzalı Toplantı Karar Tutanağı başlıklı belgenin davalı şirketi temsilen vekili Av. … Ataklı, ortak sıfatıyla … ve … tarafından imzalandığı, belge içeriğinde EAK Otelcilik A.Ş. ortaklarının toplandığı ve aşağıdaki kararları aldığının belirtildiği, belgenin 7. maddesinde şirket yönetiminden (otel işletmesinden) sadece ortak Ali Kalaycık, … ve …’ın birlikte karar alarak sorumlu olacaklarının yazılı olduğu, belgenin 10.maddesinde, AYK Otelcilik Limited Şirketinin işletmecisi olduğu “Wonasis otel” şirket ortaklarının birlikte kararı ile yeni bir şirket kurarak işyeri devri yapılmasına karar verildiği, bunun üzerine kurulan EAK Otelcilik Anonim Şirketi isimli şirketin “Wonansis otel” işletmesinin işleticisi olacağı, AYK Otelcilik şirketinin tüm aktif ve pasifinin EAK Otelcilik Anonim Şirketine devredileceği, doğmuş ve doğacak alacak ve borçların EAK Otelcilik Anonim Şirketini bağladığı, ortakların bundan kaçınamayacağının yazılı olduğu, öte yandan davalı tarafça Yardım ve İyilik Vakfı ile yapılan sözleşme hükümlerine göre devrin haklı nedenle onaylanmadığı ileri sürülmüş ise de dosya içerisinde 26.10.2017 tarihli kira sözleşmesinin ilk ve son sayfasının fotokopisinin bulunduğu, diğer sayfalarının sunulmadığı, anılan sözleşmeyi kiraya veren olarak Yardım ve İyilik Vakfının kiracı olarak davalı şirketin ve kefil olarak davacının, davalı …’ın ve şirketin diğer ortağı …’ın imzaladığı, sözleşmenin 28. maddesinde sözleşme içeriğinin uygulanmasından doğan her türlü mali ve hukuki sorumluluktan tüm kira sözleşmesi boyunca …, … ve …’ın kira süresi boyunca sorumlu olduğunun yazılı olduğu, Toplantı Karar Tutanağı isimli ıslak imzalı belgede davacının ortak olarak gösterilip belgeyi imzalaması ve kira sözleşmesi ile davacının kefil olarak sorumluluk altına girmesi nazara alındığında kira sözleşmesine dayanılarak devre onaydan kaçınılmasının haklı sebep teşkil edemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafça davaya dayanak gösterilen fotokopiden ibaret pay defteri ve yönetim kararlarının sahte olduğu iddiaları ve bu yönde savcılıkta soruşturma dosyaları bulunmasına rağmen Mahkemece herhangi bir araştırma yapılmaksızın sahte belgeye göre karar verildiğini, davacının dosyaya sunduğu fotokopi evrakın aslına yargılama aşamasında dahi ulaşılamadığını, bu durumun 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine aykırılık teşkil ettiğini, davacının 06.04.2018 tarihli ihtarnamesi ile şirketten pay devrine onay istemesinin de davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu ortaya koyduğunu zira davacının, pay devrinin daha evvel şirket tarafından onaylandığı iddiası ile bu durumun çelişik olduğunu, dava dışı vakıf ile yapılan kira sözleşmesinde davacının kefaletinin olmasının davacıya ortak sıfatını kazandırmadığını, davacının kendisine ortak sıfatı ile yapılmış ödemelerin olduğu iddiasının soyut ispatlanamamış beyan olduğunu, Mahkemece şirketin kayıtları incelenmediğinden bu hususa itibar edilemeyeceğini, davacı şirket ortakları ile yapılmış toplantı tutanağına dayanmakta ise de esasen şirket hisselerinin gerçekte 4.000.000,00 TL’ye devri konusunda diğer davalı ile davacı arasında yapılmış hariç bir protokol bulunduğunu, protokolde durum böyle olmakla birlikte davacının hukuku dolanarak hak elde etmeye çalıştığını, davacının, şirketin kuruluşundan beri diğer ortaklarla birlikte hareket ettiği, kuruluştaki maddi yetersizlikler sebebi ile pay sahibi olarak yer almadığını iddia ettiği ancak şirketin kuruluşundan hemen 36 gün sonra davacının durumunun ortak olmaya hazır hale geldiğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın müvekkili şirkete yöneltilmemesi gerektiği hususundaki husumet itirazlarının dikkate alınmadığını ve davalı şirket yönünden neden davanın kabulüne karar verildiğinin 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesi kapsamında açıklığa kavuşturulmadığını, dava konusu %25 payın gerçek değeri tespit edilmeksizin karar verildiğini, noter sözleşmesinde belirtilen pay değerinin nominal olduğunu ve prosedür gereği belirlendiğini, davacının sözleşme sırasında dahi bedeli ödemediğini, noterde devir işlemi yapıldığı sırada payın ödenmemiş sermaye borcu olduğu takdirde devir işleminin yapılmayacağını, davacının sonradan ödemeye hazır olduğunu bildirmesinin hukuken geçersiz bir savunma olduğunu, istinaf mahkemesi gerekçesinde devir bedelinin ödenmediği hususunun bu davanın konusu olmadığını belirtmişse de davacının noter sözleşmesinde belirtilen bedeli ödediğini ispatlamadığı gibi payın satışı konusunda yapılan harici sözleşmedeki bedeli de ödemediğini, dolayısıyla satış bedelinin ödenmediğinin kararda tartışılmadığını, ortada ıslak imzalı ve davacının hisse devrinin işlendiğini gösteren pay defteri ve ıslak imzalı davacının pay devrinin kabul edildiğine dair usulünce alınmış bir karar bulunmadığını, davacının ileri sürdüğü pay devrinin yine davacının ihtarnamesi ile öğrenildiğini ve cevabi ihtarnamede davacı talebinin reddi gerekçesi olarak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesinin bir ve ikinci fıkralarına dayanılarak reddedildiğini, ancak istinaf mahkemesi kararında mezkur Kanun’un 493 üncü maddesine göre hisse devri için diğer ortakların bilgisi ve rızasının gerekli ve zorunlu olmadığının belirtildiğini, davalı şirketin tek faaliyet konusunun otel işletmeciliği olduğunu ve davalının kefil olarak imzası bulunan dava dışı Vakıf ile imzalanan sözleşmede şirkete ortak alınması halinin kira sözleşmesinin feshi sebebi olarak düzenlenmesi karşısında müvekkili şirketin davacı talebini reddetmesinin haklı sebeplere dayandığını, bedeli ödenmemiş hisse bedellerinin devri halinde devralanın hukuki durumunun borcun yüklenmesi olduğunu ve borcun nakli için anonim şirket onayının gerektiğini, dava konusu pay devri sözleşmesi şirket ortaklarından …’ın bilgisi dahilinde olmadığından şirkete karşı bağlayıcılığı olmadığını, davacının borca batık olduğu, davacının ödeme gücü ile alakalı olarak Mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığını, davacının dürüst olmadığına dair davacının adli siciline dair istinaf aşamasında dosyaya sundukları evrakın dikkate alınmadığını, bu hali ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesindeki mevzuatta belirtilen istisnai durumun yasal dayanağının ortadan kalktığını, pay devir işleminin vergi dairesine bildirilmesinin hükmünün olmadığını, şirket pay defterine kayıtlı olmayan birinin ortak olarak kabulünün mümkün olmadığını, payının bir kısmını davacıya devreden Ali Kalaycı’nın noterden hisse devri yaptığı tarih itibarı ile hala ödenememiş sermaye borcu bulunduğundan devri işlemini yapamayacağını, 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesi uyarınca da bedeli tamamen ödenmemiş payların şirket onayı ile devredilebileceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyada tek bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini halbuki pay devrine ilişkin davada heyet bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, davacının dayandığı pay defteri sayfasının sahte olduğu yönünde iddiaları ve bu sebeple savcılık soruşturması olmasına rağmen Mahkemece pay defterine ilişkin herhangi bir inceleme yaptırılmaksızın varlığı ve imzası inkar edilen belgeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, bu durumun kararın bu hali ile 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine aykırı olduğunu, davacının var olduğunu iddia ettiği noter onaylı kararın mevcut olmadığını, ayrıca noter onaylı olmadığının da davacının davalı şirkete göndermiş olduğu 06.04.2018 tarihli ihtarnameden anlaşılacağını zira bu evrakın ihtarnamenin eki olarak gönderilmesinden dolayı üzerinde bir noter damgasının bulunduğunu, evrak aslının dosyaya sunulmadığını, müvekkili tarafından bu yönde alınmış bir karar olmadığını sahte olarak düzenlendiğini, şayet bu yönde alınmış bir karar olsa idi bunun da noter onaylı olacağını, yargılama safahatından bu hususun araştırılarak suç duyurusunda bulunulması talep edilmişse de bu talepleri ile ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmediğini, davacı tarafça dosyaya sunulan evrakla ilgili suç duyurusu sebebi ile soruşturmanın devam ettiğini, şayet noter onaylı bir pay devri olsaydı davacının tekrardan şirketten pay devrinin onaylanmasını istemeyeceğini, dava dışı vakıf ile yapılan kira sözleşmesinde davacını kefaletinin olmasının davacıya ortak sıfatını kazandırmadığını, davacının kendisine ortak sıfatı ile yapılmış ödemelerin olduğu iddiasının soyut ispatlanamamış beyan olduğunu, Mahkemece şirketin kayıtları incelenmediğinden bu hususa itibar edilemeyeceğini, müvekkili ile davacı arasında şirket hisselerinin 4.000.000,00 TL’ye devri konusunda yapılmış harici bir protokol bulunduğunu, davacının bu protokole imza atmakla şirket hisselerinin gerçek değerini ikrar ettiğini, bu protokolün davacının dayandığı toplantı tutanağının sebebi olduğunu, yargılama aşamasında bu protokolden yola çıkılarak iradenin gerçekleşmesi için gerekli şartların olup olmadığının incelenmediğini, davacının, şirketin kuruluşundan beri diğer ortaklarla birlikte hareket ettiği, kuruluştaki maddi yetersizlikler sebebi ile pay sahibi olarak yer almadığını iddia ettiği ancak şirketin kuruluşundan hemen 36 gün sonra davacının durumunun ortak olmaya hazır hale geldiğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu %25 payın gerçek değeri tespit edilmeksizin karar verildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre taraflar arasında anlaşmaya varıldıktan sonra noter sözleşmesi düzenlenirken bedelin ödendiğinin yazılı olmasının borcu söndürmeyeceğinin belirtildiğini, müvekkilinin noterde devir işlemi yaptığı anda ödenmemiş sermaye borcu olduğundan devir işleminin yapılmayacağını, yapılsa da geçersiz olduğunu, davacının ne noter sözleşmesinde yazılı olan bedeli ne de müvekkili ile yapılan harici protokoldeki bedeli ödemediğini, noter sözleşmesinde belirtilen pay değerinin nominal olduğunu ve prosedür gereği belirlendiğini, ortada ıslak imzalı ve davacının hisse devrinin işlendiğini gösteren pay defteri ve ıslak imzalı davacının pay devrinin kabul edildiğine dair usulünce alınmış bir karar bulunmadığını, davacının iddiasını kanıtlayamadığını, bu sebeple de, verilen kararların 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine aykırı oluşturulduğunu, davacının ileri sürdüğü pay devrinin yine davacının ihtarnamesi ile öğrenildiğini ve cevabi ihtarnamede davacı talebinin reddi gerekçesi olarak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun’un 493 üncü maddesinin bir ve ikinci fıkralarına dayanılarak reddedildiğini, ancak istinaf mahkemesi kararında mezkur Kanun’un 493 üncü maddesine göre hisse devri için diğer ortakların bilgisi ve rızasının gerekli ve zorunlu olmadığının belirtildiğini, davalı şirketin tek faaliyet konusunun otel işletmeciliği olduğunu ve davalının kefil olarak imzası bulunan dava dışı vakıf ile imzalanan sözleşmede şirkete ortak alınması halinin kira sözleşmesinin feshi sebebi olarak düzenlenmesi karşısında müvekkili şirketin davacı talebini reddetmesinin haklı sebeplere dayandığını, bedeli ödenmemiş hisse bedellerinin devri halinde devralanın hukuki durumunun borcun yüklenmesi olduğunu ve borcun nakli için anonim şirket onayının gerektiğini, dava konusu pay devri sözleşmesi şirket ortalarından …’ın bilgisi dahilinde olmadığından şirkete karşı bağlayıcılığı olmadığını, davacının borca batık olduğu, davacının ödeme gücü ile alakalı olarak Mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığını, davacının dürüst olmadığına dair davacının adli siciline dair istinaf aşamasında dosyaya sundukları evrakın dikkate alınmadığını, bu hali ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesindeki mevzuatta belirtilen istisnai durumun yasal dayanağının ortadan kalktığını, pay devir işleminin vergi dairesine bildirilmesinin hükmünün olmadığını, şirket pay defterine kayıtlı olmayan birinin ortak olarak kabulünün mümkün olmadığını, payının bir kısmını davacıya devreden Ali Kalaycı’nın noterden hisse devri yaptığı tarih itibarı ile hala ödenememiş sermaye borcu bulunduğundan devri işlemini yapamayacağını, 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesi uyarınca da bedeli tamamen ödenmemiş payların şirket onayı ile devredilebileceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anonim şirkette pay sahibi olunduğunun tespiti talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Kanun’un 490 ıncı maddesi, 491 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Şirket karar defterinin dosyaya ibraz edilen 25.10.2017 tarihli ve 1 no.lu kararına göre davacıya yapılan pay devrinin kabulüne ve pay defterine işlenmesine karar verilmiştir. Bu kararın 6102 sayılı Kanun’un 491 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında hukuka uygun olduğunun kabulü gerekir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.