Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8576 E. 2023/2648 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8576
KARAR NO : 2023/2648
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1344 Esas, 2021/1461 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/908 E., 2021/364 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine 25.10.2010 keşide tarihli 87.000,00 TL bedelli çeke dayanılarak icra takibi başlatıldığını, davacının hiçbir ticari faaliyetle uğraşmadığını ve davalıyı tanımadığını, icra takibine konu olan çek ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, sahte olarak başkası tarafından imzalanıp davacı adına cirolandığını ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; çekin davacının çocuklarına ait olan Özdemkar Hayv. Tar. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, davacının oğlu olan dava dışı …’in davalı ile olan ticari ilişki nedeniyle borcuna karşılık dava konusu çeki verdiğini, ticari ilişki nedeniyle verilmiş olan çek nedeniyle müvekkilinin alacağı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile icra takibine konu çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; menfi tespit davasının arabuluculuğa tabi olduğunu, öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesinin yerinde olmadığını, davalının gerek davacıyı gerekse de davacının çocuklarını aralarında ticari ilişki olmasından dolayı tanıdığını, aralarındaki ticarete ilişkin kayıtların dosya arasına sunulduğunu, bu nedenlerle davacının oğlu tarafından verilen çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığının davalı tarafından bilinmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu hususun ispatı noktasında tanık dinletme talebinin yerel Mahkemece reddedildiğini, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davrandığı ve alacağını tahsil etmeye yönelik hukuki hakkını kullandığının açık olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu edilen kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çeke dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun)72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK 5/A maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu,

Dava şartlarının sayıldığı 6100 sayılı HMK 114/2 maddesinde diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı tutulduğu,

6100 sayılı HMK 115/2 maddesinde, mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi durumunda davanın usulden reddine karar vereceği, düzenlenmiştir.

Dava, icra takibine konu bono nedeniyle İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

Menfi tespit davasının konusu TTK 5/A maddesinde ifade edildiği şekilde para alacağına ilişkindir.

Maddede düzenlenen alacak ve tazminat talepleri davanın konusu olup, davanın niteliği (çeşidi)ne ilişkin değildir.

Maddede düzenlenen alacak ve tazminat taleplerinin, salt alacak ve tazminat davası olarak kabulü maddenin konuluş amacına aykırı olduğu gibi lafzına da aykırıdır.

Menfi tespit davasının konusunun, para alacağına ilişkin olması nedeniyle TTK 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan, HMK 115 ve 6325 sayılı Yasa’nın 18/A-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanması isabetli olmamıştır.

Açıklanan nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım.