YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8573
KARAR NO : 2023/2495
KARAR TARİHİ : 26.04.2023
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1672 Esas, 2021/1851 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/136 E., 2021/117 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin fekki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın menfi tespit istemi yönünden kabulüne, ipoteğin fekki istemi yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 18.04.2023 günü hazır bulunan davacılar vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi …’un torunlarından …’ın davalı bankadan tarım kredisi kullandığını, bankanın ipotek istemesi üzerine muris adına kayıtlı 4 adet taşınmazın ipotekli gösterildiğini, ancak murisin Türkçe’yi çok az bildiği gibi okuma yazmasının olmadığını, kredide murisin kefaleti alınmışsa da iki tanık ve parmak basma şartlarının gerçekleştirilmediğini, kefalet geçersiz olduğundan 4 adet taşınmazın ipotek verilmesine dair işlemin de geçerlilik taşımadığını, öte yandan okuma yazma bilmeyen bir kişinin imzası alınmak suretiyle gerçekleştirilen ipotek tesisi işleminin de geçersiz olduğunu, muris okuma yazma bilmediğinden ipotek tesisinin de iki tanık huzurunda ve parmak basmak suretiyle gerçekleştirilebileceğini ileri sürerek davacıların muris ile davalı Banka arasında aktedildiği iddia edilen tarım kredi sözleşmesindeki kefaletle ilgili olarak borçsuz olduklarının tespitini, 4 adet taşınmazda davacıların payı üzerindeki ipoteklerin fekkini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tereke elbirliği mülkiyetinde olduğundan ve mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi gerektiğini, ortada bir kefâlet sözleşmesinin bulunmadığını, murisin krediye 4 adet taşınmazını ipotek verdiğini, ipotek işleminin iki tanık huzurunda yapıldığını, murisin parmağını bastığını, ipoteğin şartlarına uygun tesis edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar muris dava konusu genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış ise de murisin okuma yazma bilmemesi nedeni ile attığı imzanın geçerliliğinden söz edilemeyeceği, ayrıca kefâlet sözleşmesinin geçerlilik şartı olan “kefilin el yazısı ile sorumlu olduğu azami miktarı, kefâlet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini” yazması gerektiği, ancak murisin okuma yazma bilmemesi nedeni ile kefalet sözleşmesinin bu bakımdan da geçersiz olduğu, muris tarafından, dava dışı …’in borçlusu olduğu 21.09.2016 tarihli kredi sözleşmesine verdiği müteselsil kefaletin şekil şartlarını sağlamadığı, davacıların kefâlet borcundan dolayı sorumlu olmadıkları, ancak şeklen geçerli olan kredi sözleşmesindeki dava dışı …’in borcu nedeni ile davacılar murisi tarafından verilen ipoteğin üçüncü kişi lehine ipotek niteliği taşıdığı, şekil şartlarında bir eksiklik bulunmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması talebi yönünden davanın reddine, menfi tespit talebi yönünden davanın kabulüne, murisin davalı ile dava dışı … arasında imzalanan 22.09.2016 tarihli genel kredi sözleşmesinden kalan 292.377,44 TL için müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yok denecek kadar az derecede Türkçe bilen muris için ipotek işleminin tercüman huzurunda okunması gerekirken bunun yapılmadığını, işlemin şekil şartı noksanlığından geçersiz olduğunu, ayrıca ipoteğin geçerli bir borç ilişkisine dayanmadığını, ipoteğin de fekki gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; talebin kısmen kabulüne rağmen tüm yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, menfi tespit isteminde davacıların hukuki yararının bulunmadığını, murisin kredi borçlusunun kefili olmadığını, sadece ipotek verdiğini, murisin Türkçe bilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, her iki talebin de reddinin gerektiğini ileri sürerek kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalara göre davaya konu ipoteğin teminat altına aldığı kredi sözleşmesinden doğan borcun kapatılmadığı, buna karşın davacı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı davaya konu kefâletin geçerlilik şartlarını taşımadığının saptandığı, dayanak ipotek sözleşmesinin, bahsi geçen kredi sözleşmesinden ayrı, ondan bağımsız ve müstakil bir teminat sözleşmesi olması nedeniyle hukuken geçerli olduğu, müstakil ipotek sözleşmesiyle teminat altına alınan borcun da kapatılmadığı, halen borcun devam ettiği, ipoteğin fekki koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yok denecek kadar az derecede Türkçe bilen muris için Tapu Müdürlüklerince Düzenlenen Resmi Senetlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 17 inci ve 18 inci maddesi uyarınca ipotek tesisi işleminin yeminli tercüman huzurunda yüksek sesle herkesin anlayacağı şekilde okunması gerekirken buna aykırı hareket edildiğini, işlemin şekil şartı noksanlığından geçersiz olduğunu, kefalet işleminin de şekle aykırı yapıldığını, murisin Türkçe bilmemesinden faydalanıldığını, ipotek başvuru formunun geçersizlik taşıdığını, geçersiz başvuru formu ile tesis edilen ipoteğin geçerli olduğunu ileri sürmenin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, tescil için geçerli bir kazanma sebebinin varlığının gerektiğini, ipoteğin geçerli bir borç ilişkisine dayanmadığını, ipoteğin de fekki gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece ipoteğin kaldırılması talebi reddedildiği halde tüm yargılama giderlerinin müvekkilinin üzerinde bırakılmasının yerinde olmadığını, murisin kredi borçlusunun kefili sıfatı taşımadığını, sadece ipotek verdiğini, ipoteğin kefalete dayanmadığını, ortada bir kefâlet sözleşmesinin ve davacıların menfi tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, ipotek işleminin şahitlerin huzurunda murisin iradesine uygun düzenlendiğini, murisin resmî kurumlarda işlem yapabildiğini, vekalet verebildiğini, Türkçe bilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Tapu Sicili Tüzüğünün 24 üncü maddesi.
3.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 581 vd. maddeleri, 16 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak yekdiğerine verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 oy birliğiyle karar verildi.