YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8568
KARAR NO : 2023/2522
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1029 Esas, 2021/721 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/686 E., 2019/220 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan ticari araç alım satım ilişkisi nedeni ile alacaklı olduğunu, davalı şirketin müvekkiline olan borcunu ödemek için Mersin 2. İcra Müdürlüğünün 2018/10971 esas sayılı genel haciz yoluyla ilamsız icra dosyasına dayanak senetleri müvekkili şirket lehine keşide ettiğini, müvekkili şirketin söz konusu senetler için süresinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatamadığını, bu nedenle genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığını, takibe dayanak senetlerin müvekkili şirket tarafından vadesinde takibe konulmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 202 nci maddesi uyarınca delil başlangıcı olduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeni ile yasaya ve usule uygun olarak borçlu aleyhine takip başlatıldığını, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yasada öngörülen zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, davacının alacaklı olduğunu iddia etiği temel ilişkinin davalı ile müvekkilinin eskiden ortak olduğu firma arasındaki alım satım ilişkisi olduğunu, alım satıma konu olan araçlar üzerinde davacı lehine rehin tesis edildiğini, bu alım satımdan kaynaklanan borcun ek teminatı olarak sair araçlar üzerine de davacı lehine rehin tesis edildiğini, rehinin paraya çevrilmesi işlemlerinin devam ettiğini, davacının temel ilişki olarak zikrettiği satış sözleşmesinde müvekkilinin taraf olmadığını, rehinli takiplerin bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin söz konusu sözleşmede borçlu ya da kefil sıfatıyla da imzasının bulunmadığını savunarak davanın reddine, davacının asıl alacak miktarı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bonolarda davalının müşterek borçlu sıfatıyla imzasının bulunduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 778 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) maddesi uyarınca bonolar için de uygulanacak 6102 sayılı Kanun’un 749 uncu maddesine göre bonoyu düzenleyene karşı hamilin istemlerinin vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı, 6102 sayılı Kanun’un 732 nci maddesine göre sebepsiz zenginleşmeden doğan taleplerin ise düzenleyene karşı poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren 1 yıl olduğu, davacı alacaklı ile dava dışı takip borçlusu bono keşidecisi arasında temel ilişki nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerinin davalı açısından uygulanma imkanı bulunmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca zaman aşımına uğramış bono nedeniyle aval verene karşı temel ilişkiye dayanılarak başvurulamayacağı, icra takibinin dayanağı olan bonoların zaman aşımına uğradığı hususu taraflar arasında çekişme konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı Canata Otom. Ltd. Şti. ve davalı … arasında araç satışına dayalı temel ilişki ve bu satıştan kaynaklanan cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, senetlerin cari hesap ekstrelerine de kaydedildiğini, kararda …’ ın avalist sıfatı bulunduğu belirtilse de, senetlerde “aval içindir” ibaresinin kullanılmadığını, “müşterek borçlu” ifadesinin kullanıldığını, senedi düzenleyerek davalının senetteki diğer borçlularla birlikte borçlu olma iradesinde bulunduğunun senetlerden anlaşıldığını, alacağın cari hesaba kaydedilmesinin en önemli sonucu olarak zamanaşımının durduğunu, Canata Otom. Ltd. Şti.’nin iflasına karar verildiğini, takibin 08.01.2018 tarihinde başladığını, iflas tarihinin 20.11.2015 tarihi olduğunu, kambiyo senetlerine ilişkin üç yıllık zamanaşımının dolmadığını, cari hesaba kaydedilen senetler için, cari hesaba kaydı yapılan kısmi ödemeler ve yapılan iflas alacak kaydı ile zamanaşımının kesildiğini, davalı …’ın müvekkiline karşı sorumluluğunun devam edeceğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesindeki beyanları, davalının savunması ve senet metninden davalının senetleri aval veren olarak imzaladığının anlaşıldığı, tüm bonolar yönünden 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının takibe konu senetlerin keşidecisi mi yoksa aval vereni mi olduğu, takibe konu senetlerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalının takibe konu borçtan sorumlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6102 sayılı Kanun’un 732 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.