Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8542 E. 2023/2636 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8542
KARAR NO : 2023/2636
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1701 Esas, 2021/1395 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/371 E., 2020/202 K.

Taraflar arasındaki genel kurul kararının yokluğunun ve pay tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Kırma-Taş İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin uzun süreden beri hissedarı olduğunu, müvekkili ile … arasında görünüşte gerçek olmayan bir pay devir sözleşmesi akdedildiğini, akabinde Mehmet Trabzon tarafından 07.07.2013 tarihinde sermaye artışına ilişkin olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlenerek sermaye artışı yapıldığını, sermayenin 1.550,000 TL’ye çıkarılarak bunun 828.710,92 TL’sinin …’a devredildiğini, bu kararın 17.07.2013 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini, her ne kadar müvekkili ile … arasında görünüşte bir pay devri sözleşmesi bulunsa dahi müvekkilinin sermaye artışına ilişkin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılmadığını, bu toplantıya katılmadığını, oy kullanmadığını ve sermaye artışı ve pay devrine ilişkin karara imza atmadığını, 07.07.2013 tarihli sermaye artış kararının yok hükmünde ve batıl olduğunu, artış akabinde …’a yapılan pay devrininde yok hükmünde olduğunun açık olduğunu, görünüşte yapılan pay devir sözleşmesinin, pay defterine müvekkilinin talebi veya dilekçe olmadan kaydedilerek devir işlemlerinin yapıldığı, yok hükmündeki işlemlere rağmen müvekkilinin payının iade edilmediğini, üstelik müvekkilinin şirket hisse değerinin çok altında kalacak miktarda gerçekte kar payı olan ancak hisse devir bedeli olarak kısmi ödemeler yapıldığını, sırf şirketin o tarihteki değeri dahi 10 milyon Türk Lirasının üstünde olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 07.07.2013 tarihli sermaye artışı kararı ile pay devrinin yokluğunun tespitine, davacının davalı şirkette hissesinin bulunup bulunmadığının, hisse devri konusunda herhangi bir belge elde edilir ise bu belgelerin gerçeğe uygun olup olmadığının, hissesi mevcut ise miktarının ve değerinin tespit edilmesine ve bu hususun Ticaret Sicil ile şirket kayıtlarına işlenmesine karar verilmesini talep etmiş, ön inceleme celsesindeki beyanında; dava dilekçesinde sehven genel kurul tarihinin 07.07.2013 olarak belirtildiğini, doğrusunun 07.06.2013 tarihi olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Kırma-Taş İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin 21.05.2013 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında hisse devri gerçekleştiğini, olağanüstü genel kurul toplantısının çağrısının da kanunda öngörülen şekilde yapıldığını ve Ticaret Sicili Gazetesinin 06.05.2013 tarih, 8313 sayılı nüshasında ilan edildiğini, ayrıca nama yazılı pay sahiplerine taahhütlü mektupla ve elden imza karşılığı çağrı, toplantı ve gündemin bildirilmesi suretiyle süresi içinde yapıldığını, 21.05.2013 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında hisse devri kararı alındığını, divan başkanlığına da davacı …’nın oy birliği ile seçildiğini, 21.03.2015 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcisi Meryem Pehlivan’ın da katıldığını ve tutanağa imza attığını, Kırma-Taş İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin 07.06.2013 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında ise sadece sermaye artırımının gerçekleştiğini, hisse devrinin söz konusu olmadığını, 17 Haziran 2013 tarihli ticaret sicili gazetesi sunduklarını, iş bu toplantıya bakanlık temsilcisi Muazzer Temel’in de katıldığını, açılışın davacı … tarafından yapıldığını, divan başkanlığı’na davacı …’nın seçilmesine oybirliği ile karar verildiğini, 07.06.2013 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında sermaye artırımının gerçekleştirildiğini, tüm bunlarla birlikte şirketin yönetim kurulu üyeliğine, 3 yıl görev yapmak üzere müvekkili …’ın seçilmesine oy birliğiyle karar verildiğini ve divan başkanı sıfatıyla da davacı …’nın genel kurul toplantı tutanağını imzaladığını, davacı …’nın 05.09.2013 tarihli taahhütname ile Kırma-Taş İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’de bulunan hisselerini müvekkili …’a devretmiş olduğunu ve devrettiği hisselerden olan borçları faiz ve ferileri ile hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ödeyeceğini gayrı kabil-i rücu olarak kabul ve taahhüt ettiğini, davacının dava dilekçesinde bahsettiği gibi 07.03.2013 tarihli sermaye artışı kararının olmadığını, davacının hangi kararın yokluğunu istediğini somutlaştırması gerektiğini, bir an için yokluğu istenen kararın 07.06.2013 tarihli karar olduğu düşünülse dahi işbu karar sermaye artışına ilişkin olduğunu, davacının tüm bunlara rağmen kötü niyetli olarak işbu davayı açtığını savunarak davalılara açılan davanın davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/170758 soruşturma sayılı dosyasında davacının tüm payları davalıya devrettiğini ikrar ettiği, yine 05.09.2013 tarihli belgeye istinaden davacıya yapılan isticvap davetine icabet edilmemişse de davacı vekilinin anılan belgeye itirazı olmadığını beyan ettiği, alacağın temliki hükümlerine göre nama yazılı payların devredileceği ve bunun için yazılı sözleşmenin yeterli olduğu ancak noter onayının geçerlilik şartı olmadığı, 11.06.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile payların devrinin onaylandığı, anılan kararda davacının imzasının bulunduğu ve pay defterine işlendiği, pay devrinin usulüne uygun olduğu, davacının bu hususa ilişkin muvazaayı kesin delil ile ispat etmesi gerektiği, dava kabul edilse dahi davacının artık hissedar olamayacağı, tüm hisseleri devrederek ayrıldığı şirketin sermaye artırımına ilişkin kararına itiraz etmesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın dayandığı pay defterinin sahte olduğunu, buna ilişkin savcılık soruşturmasının tekrar başlatıldığını, pay devrine ilişkin sözleşmenin noterlikçe onaylanmasının bir geçerlilik şartı olduğunu, 11.06.2003 tarihli karar ve 05.09.2013 tarihli taahhütnamenin bir sözleşme olmadığını, tescil edilmeyen 21.05.2013 tarihli genel kurulun yok hükmünde olduğunu, bu nedenle pay sahibi olmayan davalının 07.06.2013 tarihli kararda kullandığı oyun geçersiz olduğunu, aynı genel kurulda Engin Demir adına kullanılan oyun da geçerli bir vekaletnameye dayanmadığını, dava ile aynı zamanda şirketteki paylarının da tespitinin talep olunduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kimsenin kendi muvazaasından faydalanamayacağı, muvazaanın ispatı için kesin delil gerektiği, devrin geçerli olduğu, davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş ve istinaf mahkemesinin gerekçe eklediğini, dosyada muvazaa incelemesi yapılamayacağını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kurul kararının ve pay devrinin yokluğunun tespiti ile davacının davalı şirkette hissesinin mevcut olup olmadığının tespiti talebi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 489 uncu maddesi

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183 üncü maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.