YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8410
KARAR NO : 2023/2531
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2046 Esas, 2021/1221 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/1502 E., 2019/780 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 18.04.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat….. ile davalı vekili Avukat …..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraf şirketler arasında alım satım akdi bulunduğunu, müvekkilinin alıcı, davalının ise satıcı olduğunu; müvekkili tarafından davalıdan 10 adet akülü transpalet satın alındığını; sözleşme gereği satış bedelinin 64.900,00 euro olarak belirlenip, 24 ay vadeli senet keşide edildiğini; 24 aylık senet bedelinin ilk 13 aylık kısmının davacı tarafından ödendiğini; Türk parasının korunması hakkında 06.11.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Maliye Bakanlığının 32 sayılı kararına ilişkin 2018-32/51 sayılı talimatı gereğince ödenmemiş kalan 11 senedin bedelinin TL’ye çevrilmesi gerektiği; 27.09.2018 tarihinde euronun 6,90 TL’ye sabitlendiğini; mahkemece uyarlama yapılmak suretiyle kalan borçlarının 168.360,00 TL olduğunun tespiti ile fazlaya dair bonoların iptaline, yargılama devam ederken ödeme yapmak zorunda kalınırsa fazla ödenen paranın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların sözleşme bedelini kendi rızaları ile Türk Lirasına çevirdiklerini; 27.09.2018 tarihinde vadesi gelmemiş 11 adet euro bedelli bononun iade olduğunu, yerine TL üzerinden yeni bonoların düzenlendiğini; daha sonra 06.11.2018 tarihli resmi gazetede Maliye Bakanlığı’nın tebliğinden evvel tarafların borcu TL’ye çevirdikleri için artık Maliye Bakanlığı’nın tebliğinin olaya uygulanmasının mümkün bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyaya sunulan belgelerden ve tarafların kabullerinde satış bedelinin ödenmesine yönelik 24 adet senedin euro olarak miktarlandırılıp, davalıya verildiği; ancak tarafların 27.09.2018 tarihinde o vakte kadar ödenmemiş olan senetlerin bedellerini anlaşarak TL’ye çevirdiklerinin görüldüğü, davacı tarafın dayandığı Maliye Bakanlığı’nın talimatı gereğince borcun euro olarak belirlenmesi halinde TL’ye çevrilmesi ve buna uygun uyarlama yapılamasının zorunlu olduğu, ancak, bu talimat çıkmadan önce borç tarafların rızası ile TL’ye çevrildiğinden artık talimatın yürürlüğe girdiği an itibariyle ortada euro olarak belirlenmiş bir borcun değil TL olarak belirlenmiş bir borcun söz konusu olduğu, bu sebeple TL’ye yeniden uyarlamanın mümkün olmadığı, talimatın taraflar arasındaki olaya uygulanmasının mümkün görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ülke olarak ekonomik zorluğa girilmesi sebebi ile müvekkili şirket ile davalı arasında 27.09.2018 tarihinde 1 euronun 6,90 TL üzerinden kuru sabitlemek için ihtiyari olarak sözleşme yapıldığını, kanuni bir zorunluluk olmadığı için kurun Kanun Hükmünde Kararname gereği çıkartılan talimat ile belirlenen meblağdan çok daha yüksek bir fiyattan sabitlendiği ve davacı borçlu firmanın kurun daha düşük bir fiyattan sabitlenmesi yönünde baskı ve yaptırım uygulama imkanı olmadığını, kuru sabitleme işi tamamen alacaklı ve güçlü konumda olan döviz alacaklısının inisiyatifine lütuf ve ihsanına kaldığını, dolayısı ile ilk yapılan sözleşmedeki indirim bir hak değil lütuf olarak verildiğinden bu uyarlamaya itiraz imkan ve hakkı olmadığını, Türk parasının kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğe göre, döviz cinsinden yapılmış olan sözleşmelerin tebliğin 6, 23 ve 24 üncü maddeleri gereği yeniden belirlenmesini kanuni bir zorunluluk olarak sunmakta olduğu, uyulmaması, hukuki ve cezai müeyyide gerektirmekte olduğunu, Kanun Hükmünde Kararname ve tebliğname ile beklenen maksat aşırı kur artışı sebebi ile döviz borçlusu sanayici tacir ve esnafı korumak ve kollamak olduğunu, tebliğ ve yayınlanan talimat tarihi davacının ihtiyaren yaptığı uyarlamadan sonra olduğundan ve daha lehe bulunduğundan tebliğin evvelce uyarlanmış olsa bile işbu davanın tarafları açısından da uygulanması gerekmekte olduğunu, önceki güncellemenin geçerli sayılması ve Kanun Hükmünde Kararname gereği tebliğ ve talimatın uygulanmasına yer olmadığının kabulü yasanın amacına aykırı haksız bir durum olduğunu, 32 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdirilmesindeki amaç ticari işletmelerin kur artışından etkilenmemesi dolayısı ile ticari kayıpların önüne geçilme isteği olduğunu, bu durumda müvekkili şirket kendi adına bu zararının artmasını engellemeye çalışma isteği ile yapmış olduğu bu sözleşme müvekkili şirketin zararının artmasına sebep olduğunu, belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve kanuna uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen onbir adet senedin uyarlanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.