Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8403 E. 2023/2313 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8403
KARAR NO : 2023/2313
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/172 Esas, 2021/1268 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/925 E.-2019/1199 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … Tic. A.Ş. ‘den 17.02.2014 tarihinde otobüs satın aldığını, müvekkilinin aracı satın aldıktan sonra sürekli arızlar meydana gelmeye başladığını, gizli ayıplı şekilde sürekli arıza yapan bir konumda olduğunu, müvekkilinin araçtan verim alamadığını ileri sürerek dava konusu aracın misli ile değiştirilmesini, bu mümkün değil ise 106.222,00 TL araç bedelinin 17.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi davalıdan tahsiline, 12.000,00 TL ticari kazanç kaybı ile 5.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının ayıp ihbarında bulunmadığını aracın ayıpsız olarak teslim edildiğini araç üzerinde giderilemeyen bir arıza ve gizli ayıp da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça davaya konu aracın, davalıdan 17.02.2014 tarihinde satın alındığı ve kullanım süresi boyunca değişik zamanlarda bakım ve onarım için servise götürüldüğü, ancak bu servis kayıtlarının hiçbirinin aynı arızanın tekrarı olmayıp, garanti kapsamında yapıldığı, diğer onarımların ise yolcu taşımacılığında kullanılan araçta meydana gelebilecek yoğun kullanıma bağlı küçük arızalar olduğunun bilirkişi tarafından belirtildiği, bu haliyle meydana gelen arızalar zamanaşımı süresi içerisinde devam eden arıza niteliğinde olmayıp, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi atfıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarih itibariyle dolduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, arızanın sürekli devam eden, gizli bir ayıp olduğunu bu durumda dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğrayan talepler olmadığını, deliller toplanmadan, aracın arızasının gerçek mahiyeti tespit edilmeden ve bunun için araçta inceleme yapılmadan verilen bilirkişi raporuna göre, arızanın olağan arıza kapsamında değerlendirilerek davanın zamanaşımı hukuki sebebi ile reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu aracın ticari araç olduğu yolcu taşımacılığında yoğun şekilde kullanıldığı, davacının aracı 2014 yılında sıfır olarak satın aldığı, aracın ilk defa yetkili servise satın alımından 1 yıl 7 ay sonra 148.373 km’de iken geldiği ve sadece hava hortumunun değiştiği, bu parçanın da olağan kullanım ile zamanla yıpranacak parça olduğu, bu tarihe kadar araçta esaslı sayılabilecek ve satıcı ile üreticinin sözleşme gereğince tekeffülü altında olan ayıbın ortaya çıkmadığı, bilirkişi raporuna göre esaslı onarım sayılacak ilk işlemin 09.11.2015 tarihinde yapılan işlem olduğu, motor silindir kafasının ve subaplarının garanti kapsamında değiştiği, bu arızanın yapılan tamir ile giderildiği daha sonra bu arızanın tekrar ettiğine ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı, sonraki esaslı onarımların da yine garanti kapsamında yapıldığı, her arızanın farklı olduğu ve garanti kapsamında giderilen arızaların sonradan tekrar ettiğine ilişkin dosyada bir bilgi bulunmadığı, aracın kullanım şekli, servise gelişlerindeki km saatine göre yoğun kullanılmış olması karşısında bu arızaların yoğun kullanıma bağlı olarak çıkmasının olağan olduğu, garanti kapsamında olanların yetkili servis tarafından yasal süre içinde bedelsiz olarak tamir edilerek giderildiği anlaşılmakla ve davacı da soyut olarak aracın sürekli arıza verdiği ve tamir için servise gittiği dışında yolcu taşıma işinde yoğun olarak kullanılan bir araçta meydana gelmesi olağan olanlar dışında gizli ayıp teşkil edecek bir arızanın varlığını veya yapılan onarımlara rağmen aynı arızanın tekrarladığı, aracın onarım kabul etmez durumda olduğuna dair bir iddia ve buna ilişkin delil bulunmamakla, araçta gizli ayıbın varlığı konusunda delil sunulmamış olduğundan somut olayda 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanacağı, davalı süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduğu, aracın satış tarihi (17.02.2014) ile dava tarihi (23.11.2016) arasında geçen süre dikkate alındığında 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkile satılan aracın gizli ayıplı, üretim hatalı araç olduğunu, aracın kısa süreler içinde sürekli arıza vermesinin arızaların olağan kullanımdan kaynaklanmadığının en açık ispatı olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçelerini tekrar ettiklerini yerel mahkeme ve istinaf mahkemesinin arızaların tekrarlanmadığından bahsetmelerinin dosyada çelişik bir durum olduğunu, delillerin toplanmadığını, bilirkişi incelemesinin eksik ve hadiseye uygun düşmediğini, dava konusu aracın fiziken test yapılarak yeniden incelenmesi ve araçtaki arızların olağan kullanmadan mı yoksa üretim hatası ve tekrarlanan arızlardan mı meydan geldiğinin tespit edilmesi gerektiğini, arızanın nedenin kaynağının tespit edilmesi gerektiğini ,dava konusu araçtaki ayıp gizli ayıp olduğundan buna ilişkin zamanaşımı süresinin geçmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ayıplı aracın misliyle değiştirilmesi, bu talep kabul edilmediği takdirde bedelin iadesi, ticari kazanç kaybı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.