YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8324
KARAR NO : 2023/2800
KARAR TARİHİ : 08.05.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1487 Esas, 2021/1035 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/109 E., 2020/569 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/483 esasına kayden açılan davada davalı bankanın müdürü olan …’ın zimmetine geçirdiği paranın ilgili mevzuat uyarınca kusursuz sorumlu davalıdan tahsilinin talep edildiğini, Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verildiğini ancak İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/57 E., 2015/45 K. sayılı ilamı ile hukuk mahkemesinin red kararına taban tabana zıt gerekçe ile …’ın mahkumiyetine karar verildiğini, hukuk hakiminin ceza mahkemesince tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olduğunu ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.09.2013 tarih, 2013/415 E. ve 2013/618 K. sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, 160.020,00 euronun davalı bankanın temerrüt tarihinden itibaren aynı miktar ve oranda uyguladığı euro döviz mevzduatı faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yargılamanın iadesi koşullarının oluşmadığını, banka başmüfettişleri tarafından tanzim edilen soruşturma raporunda davaya konu talebin banka tarafından karşılanmasının mümkün olunmadığının tespit edildiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 375 ve 376 ncı maddelerinde yargılamanın iadesi sebeplerinin açıkça sayıldığını, somut olayda bu sebeplerden hiçbirinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemenin 2007/483 esasına kaydı yapılan dava dilekçesinde, davacı vekilinin, müvekkilinin yakın bir arkadaşının tavsiyesiyle birikimlerini değerlendirmek amacıyla davalı bankanın Güngören Şubesi Müdürü …’a müracaat ettiğini ve bankadaki makam odasında 160.020,00 euroyu şube müdürüne döviz mevduat hesabı açılması için teslim ettiğini, şube müdürü tarafından anılan miktarın alındığını gösterir imzalı kaşeli belgenin müvekkiline verildiğini, ancak mesai saatinin bittiği gerekçesiyle hesap cüzdanının paranın teslimi anında verilmediğini, daha sonraki tarihlerde müvekkili hesap cüzdanını almak için bankaya gitmiş ise de her seferinde davalı bankanın şube müdürünün kendisini oyaladığını ve güven telkin etmek amacıyla müvekkiline 4 adet çek ve iki ayrı ipotek belgesi vererek hesap cüzdanını bulduğunda bunları geri alacağını söylediğini, şube müdürünün emekli olduğunu duyunca da müvekkili tarafından savcılığa şikayette bulunulduğunu, banka şube müdürü hakkında kamu davası açıldığını, müvekkili tarafından döviz mevduat hesabı açtırılmak üzere davalı bankanın şube müdürüne teslim edilen paradan dolayı davalı bankanın hem ticari mümessillik hem de istihdam edenin sorumluluğuna ilişkin hükümler uyarınca sorumlu olduğunu, davalı bankaya ihtarda bulunulmasına rağmen müvekkilinin uğradığı zararın karşılanmadığını ileri sürerek 160.020,00 euro alacağın temerrüt tarihinden itibaren faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemenin 2007/483 E. ve 2010/93 K. sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/9571 E., 2012/15171 K. sayılı ilamı ile “…Davalı banka, davacı tarafından şube müdürü …’a teslim edilen paranın mevduat hesabı açılması amacıyla bankaya tevdi edilen bir para niteliğinde olmayıp, davacı ile şube müdürü arasındaki kişisel borç ilişkisi nedeniyle verilmiş bir para olduğunu savunmuş, bu savunmasını da mevduat hesabı açılması için teslim edilen bir paranın karşılığında çek ve ipotek belgelerinin verilemeyeceği, şube müdürü …’ın ceza yargılaması sırasında yaptığı savunmada …’den aldığı parayı kendisinin borcu olarak aldığını, verilen paranın bankada hesap açılması amacıyla verilmediğini belirtmiş olmasına dayandırmıştır.Davacı tarafından şube müdürüne bankadaki makam odasında teslim edilen ancak şube müdürü tarafından banka kayıtlarına intikal ettirilmeyen, hesap cüzdanı düzenlenmeyen paradan dolayı adam çalıştıranın sorumluluğu hükümleri uyarınca davalı bankanın sorumlu tutulabilmesi için banka çalışanına teslim edilen paranın banka nezdinde hesap açtırılması, paranın bankada değerlendirilmesi amacıyla tevdi edilmiş olması gerekmektedir.Banka çalışanına verilen para bu amaçla verilmeyip, kişisel borç olarak verilmiş ise bu para bankaya tevdi edilen bir para niteliğinde olmadığından banka çalışanı tarafından alınan bu paradan dolayı banka sorumlu tutulamaz.Somut olayda, davacının parasının teminatını teşkil etmesi için şube müdürü … tarafından verilen çek ve ipotek belgeleri ile …’ın ceza davasındaki beyanları davalı bankanın savunmasını ispatlayan maddi vakıa ve deliller niteliğinde olmasına göre, davacı tarafından verilen paranın davalı banka nezdinde hesap açtırılması amacıyla verilmiş bir para olmadığı, bunun sonucu olarak sözkonusu paranın bankaya tevdi edilmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verildiği, ilamın derecattan geçerek kesinleştiği, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/57 E., 2015/45 K. sayılı ilamı ile “… …’in hesap açıp hesaba yatırması için elden 160.020,00 euro parayı sanık müdür …’a teslim ettiği, ancak hesap açmadığı gibi mal edindiği ” gerekçesi ile diğer müştekiler ile birlikte eylemine uyan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sanık …’ın tecziyesine karar verildiği, ilamın Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2018/17993 E., 2019/38975 K. sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmak sureti ile 16.12.2019 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki ihtilafın 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesi gereği yargılamanın iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı, 375 inci maddede yargılamanın iadesi sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığı, ceza mahkemesi ilamının 16.12.2019 tarihinde kesinleştiği, bu suretle yargılamanın iadesi isteminin 6100 sayılı Kanun’un 377 nci maddesinde öngörülen süre içerisinde yapıldığı, yine kaldırılması istenilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ilamı ile onanmak ve karar düzeltme isteminin reddedilmesi suretiyle kesinleştiği, ceza mahkemesi ile kurulan hükme dayanak olan maddi vakıa ile Mahkemenin ret kararı verdiği dosyada dayanak maddi vakıanın aynı olduğu, bu suretle 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesinin birinci fıkrasını (ç) bendi kapsamında ceza mahkemesi ilamının yargılamanın iadesi sebebi olarak kabul edilmesi gerektiği, somut olay irdelendiğinde Mahkemece hukuk davasında bozma ilamına uyularak davanın reddine hükmedildiği, ancak İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/57 E., 2015/45 K. sayılı ilamı ile açıkça Mahkemenin red gerekçesinin tamamen zıttı yönünde davacının hesap açıp hesaba yatırması için elden davalı banka çalışanı-müdürü …’a 160.020,00 euro verdiği, ancak hesabın açılmadığı ve banka çalışanı tarafından paranın mal edinildiği gerekçesi ile banka çalışanı …’ın mahkumiyetine karar verildiği ve ilamın kesinleştiği, kesinleşmiş ceza mahkemesi ilamı ile tespit edilen maddi vakıanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 74 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağı göz önüne alındığında davacının davaya konu 160.020,00 euroyu davalı banka çalışanı …’a banka nezdinde hesap açması amacıyla verdiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda davalı bankanın adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında çalışanı …’ın 160.020,00 euroyu mal edinmesinden davacıya karşı sorumlu olduğu, davacının ihtarnamesi ile davalıyı temerrüde düşürdüğü gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/415 E., 2013/618 K. sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, 160.020,00 euronun 12.03.2007 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıllık mevduata uyguladıkları euro faiz oranını uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak yargılamanın iadesi yoluna gidilebilmesi için hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir senet veya belgenin ele geçirilmiş olması ve bu senet ya da belgenin hükmün verilmesi sırasında mevcut olması gerektiğini, hükmün verilmesinden sonra düzenlenen senet veya belgenin bu kapsamda sayılamayacağını ve bunlara dayanılarak yargılamanın iadesinin istenemeyeceğini, davaya konu paranın bankaya bankacılık işlemi için verilmediğinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma kararında açıkça belirtildiğini ve bu nedenle davanın reddine karar verildiğini, verilen ilk kararın kesinleştiğini, Mahkemenin yargılamanın yenilenmesi talebini usulden reddetmesi gerekirken kabulü kararının hatalı olduğunu, 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesinde tahdidi olarak sayılan durum ve koşullardan hiçbirisinin olayda mevcut olmadığını, davacı tarafça dekont, hesap cüzdanı ve sair belgelerin sunulamadığını, bu nedenle banka müdürünün zimmetinde sayılsa dahi bankanın adam çalıştırma sıfatıyla sorumlu tutulamayacağını, ceza yargılamasındaki zimmet nitelendirmesinin hukuk hakimini bağlayıcı bir husus ve 6098 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesi anlamında müvekkili bankanın adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu hükümlerine göre sorumlu tutulabilmesini sağlamaya elverişli olmadığını, ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağı gibi zimmet iddiasının bekletici mesele yapılmaması sebebinin de bunun sonucuna etkisinin bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6098 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi gereğince ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyete yönelik ilamı ile tespit edilen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayacağından ve somut olayda da ceza mahkemesince açıkça davacı tarafından davalı banka çalışanına 160.020,00 euroyu bankaya yatırması için verildiği hususu tespit edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğu gözetildiğinde ceza mahkemesince yapılan bu tespitin hukuk hakimini bağlayacağı, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi gereği aynı konuya dayalı olarak açılıp kesinleşmiş olan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/415 E., 2013/618 K. sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, davalı bankanın adam çalıştırma sorumluluğu gereğince banka müdürü olan …’ın 160.020,00 euroyu bankaya yatırmayarak mal edinmesinden ötürü davacıya karşı sorumlu olduğu ve bu bedelin davalıdan tahsili gerektiğine yönelik kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılanmanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç), (ğ) ve (ı) bentleri.
2. 6098 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplee;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.