Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8248 E. 2023/3565 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8248
KARAR NO : 2023/3565
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1235 Esas, 2021/1426 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/325 E., 2020/590 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ün davalı şirketten aldığı taşyünü malzemesi (izolasyon malzemesi) karşılığında davalı şirkete 24.09.2010 tanzim tarihli- 50.000,00 TL bedelli, 08.10.2010 tanzim tarihli – 20.000,00 TL ve 08.10.2010 tanzim tarihli – 20.000,00 TL bedelli keşidecisinin …, kefilin ise … olduğu senetleri verdiğini, müvekkilinin davalıdan satın almış olduğu izolasyon malzemesiyle dava dışı BOF Ltd. Şti.’ye ait inşaatın dış yalıtımını yaptıklarını, malzemelerdeki hata nedeniyle inşaat dış yüzeyinin tamamen zarar gördüğünü, bu zarar nedeniyle BOF şirketinin müvekkiline ödemesi gereken hak ediş bedelini ödemediğini ve bu zararın tazminini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirkete durumu bildirdiğini ancak davalı şirketten zararın tazmininin sağlanmadığını, bunun üzerine müvekkilinin malzemenin ayıplı olup olmadığının tespiti için Türk Standartları Enstitüsü (TSE) laboratuvarlarında malzemeyi inceletip hatalı üretim olduğuna dair raporu aldığını, davalının ayıplı ve hatalı olan malı defalarca uyarılmasına rağmen düzeltmediğini ve değiştirmediğini, davalının bu arada kötü niyetli olarak 50.000,00 TL bedelli senedi icra takibine koyarak ayıplı mal karşılığında verilen senedi tahsil etmeye çalıştığını, malların ayıplı çıkması ve kullanılamaması nedeniyle senetlerin bedelsiz kaldığını ileri sürerek davalıya verilen senetlerden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşyünü thermoline mantolama ürününün Ümraniye Şerifali bölgesinde Nevpark inşaatında kullanılması için müvekkilince davalıya satışının yapıldığı ürünler olduğunu, müvekkilinin bu ısı yatılım malzemesinin imalatçı firması olmadığını, yalnızca pazarlamasını yaptığı, bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, malların teslim edildikten sonra davacılar tarafından müvekkili şirkete süresinde ayıplı mal ihbarında bulunulmadığını, ısı yalıtım malzemesinin gerekli standartlara göre istenen değerlere sahip olduğunu, bilirkişi incelemesi yaptırdıklarını ve bilirkişilerin malın ayıplı olmadığı yönünde tespitte bulunduklarını, dava konusu senetlerin davacının iddiasının aksine Ağaoğlu Myworld Ispartakule evleri inşaatı şantiyesine gönderilen ısı yalıtım malzemesi için verildiğini, ayrıca 50.000,00 TL’ lik senedin tahsili için başlatılan icra takibinde davacının borca itiraz etmediği ve borcu kabul ettiğine dair beyanda bulunarak ödeme taahhüdünde bulunduğunu savunarak davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihbar olunan Beşler Tekstilin dava konusu taşyünü malzemelerinin üreticisi, davalı şirketin ise malzemelerin satıcısı olduğu, davacılardan …’ün profesyonel olarak mantolama işleri yaptığı ve aynı zamanda davalı şirketin uygulamacı bayisi konumunda bulunduğu, diğer davacının keşide edilen senetlerin kefili olduğu, davalı tarafından davacıya satılan malzemelerin dosyaya sunulan TSE ve ÇŞB raporlarına göre dava konusu taşyünü malzemelerinin kısa süreli su absorbsiyonunun maksimum 1kg/m2 olması gerekirken laboratuvar testlerinde ortalama yaklaşık 2,5 kat fazla su emdiğinin tespit edildiği, malzemenin standart dışı ve dolayısıyla ayıplı olduğu, söz konusu ayıbın laboratuvar ortamında tespitinin mümkün olması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, davacının inşaat mühendisi ve profesyonel bir mantolama uygulamacısı olduğu, dolayısıyla malzemenin hangi koşullarda muhafaza edilmesinin gerektiğini bilebilecek durumda bulunduğu, aynı malzemelerle aynı sitede yer alan diğer blokta yapılan uygulamada dava konusu sorunların yaşanmamasının malzeme montajı tamamlandıktan sonra ve koruyucu sıva öncesinde, şiddetli yağmura maruz kalarak standardın çok üzerinde ve yaklaşık 2,5 kat su emen malzemenin, dava konusu sorunlara yol açtığı, ayrıca montaj öncesinde ve depolama alanında 2,5 kat fazla su emmiş bir malzemenin fark edilmeden işçiler tarafından yerine montajının mümkün olmadığı ve koruyucu ambalajı olmadan su içinde bırakılması veya montajı yapıldıktan sonra ve koruyucu sıva öncesinde yağmura maruz kalması halinde bile dava konusu malzemenin 2,5 kat civarında su emmemesi gerektiği anlaşılmakla ortaya çıkan sorunun teknik olarak montaj, depolama, saklama hatası ile açıklanamayacağı, davacının sorumluluğunun bulunamayacağı, davacının hemen hemen aynı zaman dilimi içinde davalıdan hem dava konusu proje şantiyesi ve hem de dava dışı Ağaoğlu projesi şantiyesi için malzeme çektiği, dava konusu senedin hangi şantiye için verildiğinin tespitinin mümkün olmadığı, bu durumda anılan senedin cari hesap alacağına karşılık verilmiş olabileceğinin kabulünün gerektiği, dava konusu taşyünü malzemelerin ayıplı tarih itibariyle uygulanması gereken mülga 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 202 nci maddesi hükümleri yönünden yapılan değerlendirmede davacının senetlerin bedelsizliğini talep etmesi nedeniyle mülga 818 sayılı Kanun’un 202 nci maddesi anlamında ayıp oranında semenin tenzilini talep etmekte olduğu, yapılan keşifte kullanılan ayıplı malzemelerinde halen keşif mahallinde olduğu, herhangi bir sökme işlemi gerçekleşmediği için bedelin tenzilini talep etme hakkını kullandığı, dava konusu standart dışı ayıplı malzemenin inşaata zarar verilmeden sökülüp davalıya iadesinin mümkün ve ekonomik olmadığı, anılan malzemenin sökme ve moloz döküm alanlarına nakli için ise ekstra bir harcama gerektiği, TSE raporlarında da malın kısmen değil tamamen ayıplı olduğu ve kullanılmaması gerektiği belirtildiği için bedelin tamamının tenzilinin talep edilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu bonolar yönünden davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, ayıplı olduğu iddia edilen malzemeden gerekli numune alınıp, laboratuvar ortamında gerekli deney ve analizler yapılmadan, soyut gerekçeler ve varsayımlar üzerinden düzenlenene bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiğini, malın ayıplı olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, Ümraniye 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/249 D.İş dosyası ile yapılan tespit neticesi verilen raporda “mantolama yapılan yüzeydeki hataların bina dış yüzeyinin aşırı gönye bozukluğu ve uygulama yanlışlıklarından kaynaklandığı” şeklinde değerlendirildiğini, müvekkilinin Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesine müracaatta bulunarak alınan bilirkişi raporu aldırdığını, bilirkişi raporlarında müvekkil şirket tarafından pazarlaması yapılan Thermoline marka taş yünü malzemesinin ayıplı olmadığının tespit edildiğini, Thermoline marka taş yünü malzemesinin davacının şantiyesine teslim edildikten sonra davacıların müvekkil şirkete yasa maddeleri uyarınca usulüne uygun biçimde ve süresinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını, yerel mahkemenin Bof Nevpark Evlerinin dış cephesinin uygulamasının tamamına thermoline taş yünü malzemesi kullanıldığı iddiasını kabul ederek hüküm tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin tadilat ve düzeltme imalatında kullanılacak Casati thermoline ürünle ilgili, davacının ipotek vermesi şartıyla taahhütname verdiğini, ancak sonradan müvekkil tarafından herhangi bir malzeme gönderilmediği gibi, davacının da ipotek vermediğini, yani bu taahhütnamenin, tadilat ve düzeltme imalatı işi için gönderilmesi muhtemel malzemeler için verildiğini, deney ve laboratuvar incelemesi yapılan ürünün müvekkil şirkete ait olup olmadığının belli olmadığını, müvekkil tarafından dış cephede kullanılan taş yünü malzemesinin davacıya son teslim tarihinin 01.07.2010 olduğunu, aradan geçen uzun bir zaman sonra 23.01.2011 tarihinde davacının, kime ait olduğu belli olmayan taş yünü malzemesinin laboratuvarda deney ve test yaptırması ve bunun müvekkiline ait olan malzeme olduğunu iddia etmesinin hukukta bir karşılığı olmadığı gibi hayatın olağan akışına ters olduğunu, davacının, işçilerin hatalarını, binadaki gönye bozukluklarını, yani kendi kusurunun sonuçlarına katlanmadığını, müvekkil tarafından pazarlaması yapılan thermoline taş yünü malzemesinin TSE kalite belgesine sahip, yasanın ve yönetmeliklerin aradığı tüm standartlara sahip gerek yurt içinde gerekse yurt dışında satışı ve dağıtımı uzun yıllardır yapılan bir malzeme olduğunu, bugüne kadar da davacının isnat ettiği olumsuz iddialarla karşılaşılmadığını, iddia edilen numunenin 23.01.2011 tarihinde alındığını, müvekkil tarafından davacıya gönderilen taş yünü thermoline ısı yalıtım malzemesinin en son teslim tarihinin 01.07.2010 olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelerin dosyaya uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesinin uyuşmazlık konusu maddi olgulara yönelik tespit ve hukuki değerlendirmelerinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından satılan ısı yalıtım malzemesinin ayıplı çıkması sonucu bu satım nedeniyle verilen senetlerin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.