YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8233
KARAR NO : 2023/2184
KARAR TARİHİ : 10.04.2023
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1375 Esas, 2021/1569 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2018/73 E., 2020/76 K.
Taraflar arasındaki rücüen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin/dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin sigortalısı olan Detaş İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait dört adet mermer kesme makinesini garaja götürmek için teslim alan davalının; sevk ve idaresinde taşınması esnasında özen, dikkat ve koruma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek kamyonun arka kısmından makinelerin düşmesine sebebiyet vererek davaya konu tazminatın dayanağı olan hasarın oluşmasına neden olduğunu, davacının sigortalısına 224.635,30 TL’lik hasar bedelini ödediğini, davalının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 875 inci maddesine istinaden taşıyıcı olarak hasardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 224.635,30 TL’nin hasar tarihi olan 13.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasının uyguladığı en yüksek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının dava dışı Detaş şirketinde çalıştığını, iş veren Detaş’a ait mermer kesme makinesinin davalıdan taşınmasını istediğini, müvekkilinin aracını makine taşımaya elverişli olmadığını ve taşımak istemediğini belirtmesine rağmen özellikle işverenin işverenlik sıfatından yararlanarak ısrarla taşınması gerektiği aksi takdirde bundan sonraki ilişkinin etkileneceğinin söylendiğini, işverenin bu tutumu karşısında müvekkilinin gelecekteki alacağı işi de düşünerek kabul etmek durumunda kaldığını, makinelerin işverenin nezareti ve talimatı ile arabaya yükletildiğini, bir ücret karşılığı ile yapılmadığını, taşımadan önce herhangi bir sevk irsaliyesi veya taşıma sözleşmesinin de düzenlenmediğini, 13.10.2017 tairhinde makinelerin araçtan kayması neticesinde olayın meydana geldiğini, olay yerine jandarma geldiğini, tutanak tuttuğunu, şirket yetkililerin kaza sonrası gelerek kazanın şokunda olan müvekkiline sevk irsaliyesi ile birlikte birtakım evrakların imzalatıldığını, oluşan zararın sigortadan karşılanacağının ve kendisinin zarar görmeyeceğinin söylendiğini, kusurun ve sorumluluğun işveren şirket yetkililerinde olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alınan bilirkişi raporu ile davacının sigortalısı Detaş İnş.San.Tic.Ltd.Şti’nin mermer kesme makine taşımasına uygun olan araç seçmediği ve yükü yüklenmesi sırasında 4 adet tezgahı kamyon üzerinde hareket etmeyecek şekilde takozlamadığı, yükü kaymayacak ve araçtan düşmeyecek şekilde araca bağlamadığı ve ifadelerden anlaşıldığına göre, yükün taşınması için sorumluluk alarak davalı …’a tezgah taşınmaya uygun olmayan araçla taşıttırarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 65 inci maddesine aykırı taşıtma işi yaptırarak olayın meydana gelmesine neden olduğu anlaşıldığından olayda %50 kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, davalı sürücünün ise mermer kesme makinesi taşımaya uygun olmadığını bildiği damperli kamyon cinsi aracı ile söz konusu 4 adet tezgahı bağlamadan, takozlamadan 2918 sayılı Kanun’un 65 inci maddesine aykırı olarak trafik güvenliğini de tehlikeye düşürecek şekilde taşıyarak, olayın meydana gelmesinde % 50 kusurlu bulunduğu, dava konusu mermer kesme makinelerinde riziko sebebiyle meydana gelen hasarın toplam 224.635,30 TL olduğu, halefiyet ilkesi gereğince zararı ödeyen sigorta şirketinin hukuken sigortalının yerine geçtiği ve gerçekleşen zarardan dolayı yapmış olduğu ödemeden kusuru olduğu ispat olunan davalıya kusuru oranında dava hakkını kullanabileceği, davalının meydana gelen hasarın %50’si olan 112.317,65 TL’den sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davacının davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğüne ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davalının taşımanın doğuracağı riski bilerek taşımayı kabul ettiğini ikrar ettiğini, sigorta ettirenin makineleri zorla taşıtması gibi bir durum söz konusu olmadığını, zira sevk irsaliyesi mevcut olduğunu, davalının taşımayı yaptığı kamyon kendisine ait
olduğunu, bu işi sürekli yaptığı için işin şartlarını ve üzerindeki sorumluluğunu bildiğini, bu sebeple davalının suistimal edilerek taşımayı yaptığına dair iddiaların asılsız olduğunu, dava konusu taşımadan önce davalının da imzasının bulunduğu sevk irsaliyesi düzenlendiğini, davalı, sevk irsaliyesinin kendisine kazanın şokundayken imzalatıldığını iddia ettiğini ve buna ilişkin tanık deliline dayandığını, ancak tanıkların davalının akrabaları ve yakın görüştüğü kimseler olmasına ek olarak, sevk irsaliyesinin yazılı delil niteliğinde olduğundan ispat kabiliyeti tanık delilinden yüksek olduğunu, müvekkili şirketin ekspertiz raporuna dayanarak ödeme yaptığını, 6102 sayılı Kanun’un 875 ve 876’ya göre hasarın meydana gelmesinde kusuru olmadığını ispat yükünün davalıda olduğunu, ilk derece yargılamasında alınan bilirkişi raporuyla sigortalıya atfedilen % 50 kusur oranının hatalı olduğunu, davanın tam bedel üzerinden kabulü gerekirken kısmen kabul şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı olduğunu, davalı hasar tarihi itibariyle zarardan haberdar olduğundan, ayrıca ihtar gönderilerek temerrüde düşürülmesine gerek bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerek kusur gerek sorumluluk ve hasar yönü ile doğru bir rapor olmayıp rapora itiraz edildiği halde hiç dikkate alınmadığını, söz konusu hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, tüm tedbirleri aldığını, taşımaya itiraz ettiğini ancak ağır baskı altında olduğu kabul etmek zorunda kaldığını, iş verenin kendi maddi gücünden ve müvekkilinin imkansızlığından faydalanarak, etki altında bırakarak zorla makineleri araca kendi eli ile yüklettiğini, bunu yaparken de müvekkilini zarar olsa dahi sorumlu olmayacağına ve bir durum olursa kendisinin katlanacağına inandırdığını, makinelerin işveren tarafından onun nezareti ve talimatı ile arabaya yükletildiğini, bir ücret karşılığı ile yapılan bir taşıma olmayıp taşımadan önce herhangi bir sevk irsaliye veya taşıma sözleşmesi de düzenlenmediğini, nihayetinde 13.10.20217 tarihinde bu olayın meydana geldiğini, olay yerine jandarma geldiğini, ancak tutulan tutanakların olayı aydınlatmaya ve gerçek durumu açığa çıkarmaya yetecek nitelikte olmadığını, sigorta şirketinin sigortalısına ödeme yaparken gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan, oluşan zararı tam tespit etmeden ve yine tarafların kusur oranını araştırmadan yüklü ödeme yaptığını, sigortalıya ödenen paranın sigortalının zenginleşmesine yol açtığını, bu kazanın olmasında hem kusurlu olup hem de maddi zararından kat kat fazlasını alarak menfaat elde ettiğini, davacı şirketin taleplerinin sigortalılık mantığı ile bağdaşmadığını, sigorta şirketi poliçesini düzenledikten sonra risklere karşı sigortalıyı ve üçüncü kişileri koruduğunu, daha sonradan ödediği bedeli üçüncü kişilerden istemesinin yanlış olduğunu, ağır kusuru bulunmayan davalıya rücu şartlarının oluşmadığını, yerel mahkemenin yapılan işi taşımacılık işi olarak görüp ticari bir iş olarak nitelendirerek en yüksek avans faizi uygulamasının da yanlış olduğunu, hükmedilen faize de itiraz ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ; dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu, taşıma işleminin gerçekleştirildiği aracın davalı adına kayıtlı olup, sevk irsaliyesinde davalının imzasının bulunduğu, hükme esas alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, söz konusu rapora göre mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik ya da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerek İlk Derece Mahkemesinin gerekse Bölge Adliye Mahkemesinin mevcut delillerden, bilimsel verilerden, müvekkili lehine olan kanun hükümlerinden yararlanmadığını, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğunu, sigortacılık mevzuatının dikkate alınmadığını, yerel mahkemenin gerek delillerin takdirinde, gerek tanık ve bilirkişi beyanlarının değerlendirilmesinde isabetsiz hareket ettiğini, ayrıntılı bir gerekçe oluşturmadığı gibi itiraz makamınca da sadece verilen kararın usul ve esasa uygun olduğu söylendiği ve itirazlarının cevapsız bırakıldığını, hükme esas alınan raporların bilimsel verilerden uzak, karar vermeye yetecek derecede düzenlenmediğini, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, kazanın oluş şeklinin değerlendirilmediğini, ciddi bir hasar belirlenmediği gibi tamamen karşı tarafı zenginleştirmeye yönelik bir rapor olduğunu, sigortalının hem kusurlu olup hem de bu kazayı kendi lehine fırsata çevirdiğini, zarardan öte, yıpranan, eskiyen nerdeyse kullanım ömrünü tamamlayan iş makinelerinin kat kat fazlası bir bedel elde ettiğini, ancak bu hususların bilirkişi raporlarında hiç dikkate alınmadığını, makineler için uygun bir emsal bedel araştırmasına dahi gidilmediğini ve yıpranma paylarının dikkate alınmadığını ileri sürerek istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler ve resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6102 sayılı Kanun’un 1472 nci maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından ödenen zararın rücuen tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 863, 882, 1472 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Dava, taşıyıcının kusuru sebebiyle sigortalı gönderene ait hasar talebinin rücuan tazminine ilişkindir.6102 sayılı Kanun’un 863 üncü maddesi uyarınca somut olayda her ne kadar yükleme ve sabitleme görevi taşıma güvenliğini sağlama yükümlülüğü olan gönderene ait ise de; taşıyıcının da yüklemenin işletme güvenliğine uygun olarak yapılmasına ve nezaret borcu bulunmaktadır. Somut olayda kazanın araç içinde işletme güvenliğine aykırı şekilde yüklenen eşyanın virajda aracın devrilmesi sebebiyle hasarın oluştuğu, mahkemece belirlenen kusur oranlarının hak ve nesafet kurallarına uygun olması sebebiyle kusura ilişkin temyiz sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2.6102 sayılı Kanun’un 882 nci maddesi uyarınca taşıyıcının kural olarak sınırlı sorumluluğu bulunmakta olup, bu hüküm uyarınca yaklaşık ağırlığının tespiti için gerekli araştırma yapılarak alanında uzman bilirkişiden rapor alınıp buna göre hükmedilecek tazminat sınırının hesaplattırılması gerekirken mahkemece sınırlı sorumluluğa ilişkin anılan düzenleme değerlendirilmeksizin tazminata karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.