Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8212 E. 2023/3721 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8212
KARAR NO : 2023/3721
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1559 Esas, 2021/1340 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/1201 E., 2021/123 K.

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince alacak talebi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, tazminat talebi bakımından davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalının haksız feshi sonucu 01.06.2003 tarihinde sona erdiğini, sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin ödenmeyen alacaklarının tahsili için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi olarak daha önceden açtıkları davada yargılama sırasında müvekkilinin davalıdan 4.060.814,59 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereğince 146.350,89 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, söz konusu bilirkişi raporu ve mahkeme kararıyla sabit olan alacağın davalı tarafından halen ödenmemiş olduğunu ileri sürerek bakiye alacak ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşan tazminat bedeli olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın ve tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin 15.02.1997 tarihli olup taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından daha önce açılan alacak davasında davacı lehine herhangi bir müktesep hak oluşmadığını, davacının aynı konuda daha önce İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/509 E. sayılı dosyasında açılan kısmi davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini ve onandığını, bu nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesi uyarınca kesinleşmiş bir konuda yeniden dava açılamayacağını, davanın esas yönünden de yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının alacak talebi bakımından; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından davanın kesin hüküm nedeniyle kesin olarak usulden reddine karar verildiği gerekçesiyle davacının bu yöndeki talebi bakımından yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararların tazminine ilişkin talep bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 125 inci maddesi ve aynı doğrultuda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin her halükarda 10 yıl olduğu, sözleşmenin feshi ve dava tarihine nazaran talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında aktedilmiş olan 01.09.1997 tarihli bayilik sözleşmesinin 01.06.2003 tarihinde feshedildiğini ancak müvekkilinin uğradığı zararın miktarı fesih tarihi itibariyle belirli olmadığından 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi uyarınca 10 yıl olan zaman aşımı süresinin fesih tarihinden itibaren başladığından bahsedilemeyeceğini, eldeki dava yönünden kesin hüküm varlığından bahsedilemeyeceğini, farklı alacak sebebi ve dönemi ile açılmış davada kesin hüküm varlığından bahisle eldeki davanın usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin alacak talebi hakkında açmış olduğu alacak davasına yönelik verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hüküm yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmediği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, 01.06.2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle fesihten sonraki döneme ilişkin uğranılan zararların tazminine ilişkin tazminat talebi bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi uyarınca ve 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, sürenin sözleşmenin fesih tarihi olan 01.06.2003 tarihinde başladığı, zamanaşımına konu alacak talebi sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğundan dava açmadan önce sözleşmenin feshi ile öğrendiği gözetildiğinde dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasıyla açılan alacak ve sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi ve 115 inci maddeleri.

3.6098 sayılı Kanun’un 146 ncı naddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.