Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8204 E. 2023/3710 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8204
KARAR NO : 2023/3710
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/181 Esas, 2021/510 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/61 E., 2018/37 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … ile müvekkili şirket arasında özel bir sigorta türü olan 35756131 nolu 14.07.2012-14.07.2013 vadeli “Yurtiçi Kredi Sigorta Poliçesi” imzalandığını ve davacı şirketin, dava dışı Beyazyaka Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne yapmış olduğu akaryakıt satış bedellerinin ödenmemesi halinin poliçe teminat limitleri kapsamında sigortalandığını, primlerin ödenerek poliçenin yürürlüğe girdiğini, poliçenin yürürlüğe girmesinden sonra poliçe kapsamında yer alan alıcı Beyazyaka’nın davacı şirketin defter ve kayıtlarına göre 14.01.2013 tarihi itibariyle borç tutarı 6.819.949,57 TL iken 15.04.2013 tarihi itibariyle 6.721.633,01 TL olduğunu, borcun ödenmesi için alıcı Beyazyaka tarafından verilen 04.04.2013 vade tarihli 6.721.633,01 TL bedelli çekin vade tarihinde bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından karşılıksız kaşesi vurulduğunu, davacı tarafından İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2013/12513 E. ve İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğünün 2013/3325 E. sayılı dosyası ile alıcı Beyazyaka hakkında icra takibi başlatıldığını, alacağın tahsil edilememesi üzerine davacı tarafından davalı … şirketine Beyoğlu 17. Noterliğinin 16.04.2013 tarihli ihtarnamesi gönderilerek poliçe kapsamında ve teminat dahilinde olan 1.500.000,00 TL’nin 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafça, hasarın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddedilmesi üzerine poliçe teminatı olan 1.500.000,00 TL’ye poliçede belirtilen %10 koasürans muafiyeti uygulanarak İstanbul 26. İcra Müdürlüğünün 2014/34119 E. sayılı dosyası ile 1.350.000,00 TL asıl alacağın hasar red tarihinden itibaren işlemiş 179.207,88 TL ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili talebiyle başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali, takibin devamı ile davalı hakkında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aynı taraflara ve aynı dava konusuna ait bir başka dava halen derdest olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın taleplerinin kredi sigortası genel şartlarının B.1.2 maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca teminat dışında olduğunu, davacı şirketin taleplerinin “Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.7.1.6 ve A.7.1.7 maddelerine” göre de teminat dışı olduğunu, azami vade süresinin aşılmasının da teminat dışında kalan bir hal olduğunu, davacının yeni poliçe dönemi için sigorta sözleşmesi yapılırken alıcı Beyazyaka’nın durumunun kötü olduğunu kasten davalı … şirketinden gizlediğini, bu sebeple yeni döneme ilişkin talepler için sigortacının bir sorumluluğunun bulunmadığını, mali durumu kötüleşen dava dışı şirketin 150 günlük azami vade süresini aştığını, davacı sigortalı şirketin de buna göz yumduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davacı ile dava dışı Beyazyaka Petrol Ürünleri Gıda İnş. ve Demir San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 27.12.2007 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiği, taraflar arasında 19.09.2010 tarihinde, önceki bayilik anlaşması hükümlerinin bir kısmı değiştirilerek 5 yıl süreyle yeni bir anlaşma kurulduğu, davacının dava dışı şirket ile arasındaki ticari ilişkide Beyazyaka Ltd. Şti.’nin davacıya bayilik sözleşmesinden kaynaklı borçlarını ödememesi rizikosunu teminat altına almak için davalı … ile 14.07.2010 başlangıç tarihli bir yıllık sigorta sözleşmesi akdettiği, poliçenin teminatının 2.000.000,00 TL olduğu, dava dışı şirketin davacı şirkete olan borçlarının sigorta limiti üzerinde olduğundan teminatın 3.000.000,00 TL’ye çıkartıldığı, dava konusu olan riziko dönemi öncesi akdedilen 14.07.2011 başlangıç tarihli 1 yıllık poliçe teminat miktarının 1.500.000,00 TL olduğu, dönem içinde yapılan zeyil ile poliçe limitinin 2.250.000,00 TL’ye çıkartıldığı, bu dönemde yapılan hesaplamalarda dava dışı şirketin davacı şirkete 6.677.562,66 TL borcu olduğu, taraflar arasındaki kredi sigortası özel şartlarında ciro beyanı üzerinden prim esasının belirlendiği, satış cirosunun davalı … şirketine bildirilmesi üzerine prim ve tanımlanan teminatta sık sık değişiklik yapıldığı, poliçe teminatlarındaki kısa aralıklarla yapılan bu değişikliklerin davacı şirketin, davalı … şirketini bilgilendirmesi akabinde gerçekleştiği, poliçedeki rizikonun gerçekleştiği 14.07.2012 – 14.07.2013 arasındaki dönemde davalı … şirketinin sadece limit azaltımı ile yetindiği, poliçeye herhangi bir sınırlama veya özel şart getirmediği, taraflar arasında kurulan ve yenilenen sigorta sözleşmesi davacının dava dışı şirketten olan alacaklarını tahsil edememesi riskini güvence altına alan bir kredi sigortası niteliğinde olup, alacak sigortasının konu aldığı riskin alıcının sigorta teminatı kapsamındaki borcunu vadesinde ödememesi şeklinde olduğu, taraflar arasındaki dava konusu sigorta sözleşmesinin de tabi olduğu Kredi Sözleşmesi Genel Şartlarının A.1 maddesinde, sigortanın konusunun bildirildiği, dava dışı şirketin davacıya borçlarını ödeyememesi, davacının icra takiplerinin sonuçsuz kalması, Kredi Sigorta Sözleşmesi Genel Şartlarının A.1.4 fıkrasındaki riziko kapsamında olduğu ve bu itibarla dava konusu talebin/hasarın, poliçedeki riziko kapsamında olduğu, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinde muafiyet oranının, sigortacının sorumluluğu onaylanmış alıcılar için %90, sigortalının sorumluluğunun ise %10 olduğu, davacının talebi son poliçe dönemine denk geldiği ve 6102 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonraki dönemde olduğundan dava konusu olayda 6102 sayılı Kanun’un uygulanacağı, her ne kadar davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuşsa da 6102 sayılı Kanun’un 1420 nci maddesinde sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 6 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, davacı sigortalının, dava dışı şirketten temin edemediği bedelin ödenmesine ilişkin belgeleri davalı … şirketine 12.07.2013 tarihinde ulaştırdığı, eksperin rapor tarihinin 30.09.2013 olduğu ve davalı … ise 07.11.2013 tarihinde davacının talebini reddettiği, davacının 15.12.2014 tarihinde 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde icra takibinde bulunduğu, davalı … şirketinin aynı alacağa ilişkin davacının aynı konuda İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/322 E., 2014/196 K. sayılı dosyası ile talepte bulunduğundan derdestlik itirazında bulunduğu, dava dosyası incelendiğinde tarafların aynı olduğu ancak davacının poliçeden kaynaklı tazminat talebinde bulunduğu, işbu dosyada ise davacının poliçeden kaynaklı icra takibi yaptığı, taleplerin farklı olduğu, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası usulden reddedilerek 10.06.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından derdestlik itirazının reddine, 6102 sayılı Kanun’un 1448 inci maddesi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11 inci maddesi ve Hazine Müsteşarlığının 2008/7 sayılı genelgesi birlikte değerlendirildiğinde, sigortalının bildirim yükümlülüğüne uymamasının, poliçeden kaynaklı alacaklarını kaybedeceği sonucunu doğurmayacağı ancak hasar bildiriminin gecikmesinden veya yapılmamasından kaynaklı zararlar oluşmuşsa ve bu zararlardan da sigortalı sorumluysa riziko sonucu oluşan hasardan sigortalının kusuru oranında indirim yapılması sonucunu doğuracağı, taraflar arasında devam eden ve her yıl yenilenen sigorta sözleşmesi ve dava konusu tek alıcının Beyazyaka Ltd. Şti. olması, davalı sigortalının poliçe limitlerinde değişiklik yapması, limiti azaltması ayrıca davalı sigortalının teminat altına alınan borcun muhatabı olan şirketin araştırılması ekspertiz raporu alınması vs. gibi kalemler altında davacıdan ayrıca ücret alması bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalının poliçedeki riski araştırma ve bunu bilme yükümlülüğünde olduğu, somut olayda da dava dışı şirketin risk durumunu bildiği, mahkemece tanzim ettirilen bilirkişi raporlarında sigorta poliçesinde riziko olarak nitelendirilen davacı şirketin dava dışı şirketten 6.721.633,01 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında yenilenen 14.07.2012 tarihli poliçeden sonraki dönemde dava dışı şirketin, davacıya, faturalandırılmış ve ödenmemiş 1.230.160,85 TL borcu olduğu, bu dönemdeki poliçe üst limitininin 1.500.000,00 TL olduğu, davacının sorumluluğunda olan %10 muafiyet tutarı ile davalı … şirketinin üst limit sorumluluğunun 1.350.000,00 TL olduğu, davacı poliçe dönemindeki 1.230.160,85 TL’yi davalıdan talep edebileceğinden davanın bu miktar üzerinden kabulüne, davacının sigorta şirketine müracat tarihi olan 07.11.2013 tarihinde davalının temerrüde düştüğü ve bu tarihten itibaren davacının 152.454,41 TL avans faizine hak kazandığından takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebinin 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın poliçe özel şartlarında yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, hasarın teminat dışı olduğunu, teminat dışında kalan hallerin, Kredi Sigortası Genel Şartlarında açıkça gösterildiğini, bundan başka, sigorta teminatı ancak azami kredi süresi içindeki (vadesi sözleşmede belirlenen azami kredi süresini aşmayan) alacakları kapsadığını, teminatın, sigortalının muhtelif alıcılarla yaptığı sözleşmelere göre faturalandırılan ve bedeli özel şartlarda belirlenen azami vade süresi içinde ödenmesi kararlaştırılan mal ve hizmet satışlarında uygulanacağını, sigortalının sözleşme uyarınca yerine getirmesi gereken uyarılar ve yükümlülükler poliçe genel ve özel şartları ile belirlendiğini, poliçenin özel şartların 1.2. maddesinde; “Azami kredi süresi 150 gün olup, satılan mal veya verilen hizmetin fatura tanzim tarihinden itibaren başlayacağı” özel şartların 2.2.1. maddesinde, “Borcun kredi dönemi, azami kredi süresini aşmamış olması” özel şartların 2.2.2. maddesinde; “Alıcı için bir veya daha fazla uzatma dönemi sağlanabilir, ancak bunun için toplam kredi dönemi, azami kredi süresini geçmemiş olmalı” gerektiği, bunlardan başka, sigortalı olayda “rizikoyu artırmama” ve “artmış rizikoyu sigortacıya haber verme” gibi bazı yükümlülüklerine aykırı davranmış olduğu için de sigortadan yararlanma hakkını kaybettiğini, genel şartların B.1.2. maddesinde; “Borç ile ilgili herhangi bir temerrüt hali, sigortalı tarafından vade tarihinden veya uzatılmış vade tarihinden itibaren 60 gün içinde sigortacıya bildirilir. Bu süre özel şartlarda belirtmek kaydıyla vade veya uzatılmış vadeden itibaren 30 güne indirilebilir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde sigortalı teminattan yararlanma hakkını kaybeder.” hükmü gereğince müvekkil şirket tarafından yapılan ekspertiz ile sigortalı firma tarafından ibraz edilen belgelerden hasar ihbarının 16.04.2013 tarihli Beyoğlu 17. Noterliği aracılığıyla gönderilen ihtarname ile yapıldığı, buna göre, vadesi geçmiş borcun bildirim tarihinin 19.04.2013 olarak kabul edildiği, 19.04.2013’ten geriye dönük 180 gün (150 gün azami kredi süresi+30 gün vadesi geçmiş borç bildirim süresi) hesap edildiğinde, 21.10.2012 tarihinden itibaren tanzim edilen ve tahsil edilemeyen faturaların poliçe şartları gereği değerlendirilebileceğinin tespit edildiği, ancak cari hesap hareketlerinden en son tanzim edilen fatura tarihinin 11.10.2012 olduğunun görüldüğü, bu tarih sonrasında yapıldığı, buna göre, vadesi geçmiş borcun bildirim tarihi 19.04.2013 olarak kabul edildiğini, 19.04.2013’ten geriye dönük 180 gün (150 gün azami kredi süresi+30 gün vadesi geçmiş borç bildirim süresi) hesap edildiğinde, 21.10.2012 tarihinden itibaren tanzim edilen ve tahsil edilemeyen faturaların poliçe şartları gereği değerlendirilebileceğinin tespit edildiği, ancak cari hesap hareketlerinden en son tanzim edilen fatura tarihinin 11.10.2012 olduğu, bu tarih sonrasında herhangi bir faturanın tanzim edilmemiş olması sebebiyle şirketin sorumluluğunu doğuracak bir fatura olmadığının anlaşıldığını, teminatın, azami vade süresi içerisinde verildiği Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.3. maddesinde de ifade edildiğini, genel şartlar dikkate alınarak düzenlenen poliçe özel şartı değerlendirilmeksizin bilirkişi raporu tanzim edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin, borçlu Beyazyaka firmasının ödeme güçlüğü içine düştüğünü tespit etmiş olmasına rağmen, fatura vade süresini uzatarak işbu firmaya mal satışına devam ettiğini, teminat mektubunu bozdurmasına rağmen bu hususu müvekkiline bildirmediğini, bildirim yükümlülüğüne aykırı davrandığını, nitekim Kredi Sigortası Genel Şartlarının B.7. maddesinde, bildirim yükümlülüğünün davacıya yüklediğini, davacının bu yükümlülüğünü ihlal etmiş olmasına rağmen, müvekkili şirkete sorumluluk yüklenmesinin hatalı olduğunu, hasarın teminat içerisinde olduğu kabul edilse dahi, poliçe özel şartlarında yer alan muafiyet tutarının zarar miktarından mahsup edilemeyeceğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında düzenlenen kredi sigorta poliçesi özel şartlarında, azami kredi süresinin, satılan mal veya verilen hizmetin fatura tanzim tarihinden itibaren 150 gün olduğu, alacağın vade tarihinden itibaren azami 30 gün içinde vadesi geçmiş borç bildirimi yapılması gerektiğinin kararlaştırıldığı, buna göre, sigorta teminatının, belirli bir süre içinde faturalandırılmış ve yine belirli bir vadede ödenmesi gereken alacaklar için söz konusu olduğu, sigortalının alıcılara yaptığı satışları poliçede belirtilen süre içinde faturalandırması, satış konusu malların bedelinin ödenmesi için alıcıya tanınacak vadenin sözleşmede öngörülen azami süreden uzun olmaması ve alacağın vade tarihinden itibaren azami 30 gün içinde vadesi geçmiş borç bildirimi yapılması gerektiği, kredi sigortası genel şartları B.1.2. maddesinde, borç ile ilgili herhangi bir temerrüt hali, sigortalı tarafından vade tarihinden veya uzatılmış vade tarihinden itibaren 60 gün içinde sigortacıya bildirileceği, bu süre özel şartlarda belirtilmek kaydıyla vade veya uzatılmış vadeden itibaren 30 güne indirilebileceği ve bu bildirim yapılmadığı takdirde sigortalının teminattan yararlanma hakkını kaybedeceğinin düzenlendiği, bu itibarla davacı sigortalı şirketin, alıcının satın aldığı mallar karşılığında ödenmesi gereken satış paralarının ödenmediğine dair bildirimi 16.04.2013 tarihinde yaptığı, davalı … şirketine bildirimin 19.04.2013 tarihinde ulaştığı, davacı sigortalı şirketin cari hesap ekstresinde yapılan incelemede en son yakıt satışının 11.10.2012 tarihinde yapıldığı, ihbar tarihinden geriye dönük olarak 180 gün hesaplandığından (150 gün azami vade süresi+30 gün vadesi geçmiş borç bildirim süresi) 21.10.2012 tarihinden önce düzenlenen ve tahsil edilmeyen fatura alacaklarının teminat kapsamı dışında olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı sigortalının poliçe genel ve özel şartlarına göre yükümlülüklerini gereğince yerine getirdiğini, hasarların teminat kapsamında olduğunu tespit eden bilirkişi raporlarına dayalı olarak davayı kabul eden İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka ve sözleşme şartlarına uygun olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sebep ve sonuçlarının hukuka ve sözleşme şartlarına aykırı olduğunu, davanın reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen yurtiçi kredi sigortası poliçelerine dayalı tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi, 6102 sayılı Kanun’un 1423 üncü maddesi, 1427 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 1448 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gerek hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava, taraflar arasında düzenlenen yurtiçi kredi sigortası poliçelerine dayalı tazminat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verildiği hâlde davalılar yararına nispi vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Karar tarihinde (2021) yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 nci maddesinin dördüncü fıkrası, “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmünü haizdir. Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde göre asliye mahkemelerinde takip edilen davalar için ödenecek vekalet ücreti “4.080,00 TL” olarak belirlenmiştir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davalılar yararına “4.080,00 TL” vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, “reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 86.322,00 TL” vekalet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının ikinci fıkrasının (ç-) bendinde yer alan “reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 86.322,00 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “4.080,00 TL” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.