Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8172 E. 2023/2037 K. 03.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8172
KARAR NO : 2023/2037
KARAR TARİHİ : 03.04.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1885 Esas, 2021/884 Karar
HÜKÜM : Yeniden esas hakkında hüküm kurulması, dava kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tarsus 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/456 E., 2019/338 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin satmış olduğu akaryakıt ürününün ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacı ile borçlu şirket aleyhine Tarsus 1. İcra Müdürlüğünün 2016/4398 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin alacağının dayanağının borçlu şirketin pilot ortağı olduğu MSM Altyapı İnş. … Tic. A.Ş. ve Koray İnş. … Ltd. Şti.’nin ortak girişimine kesilmiş olan 07.04.2015 düzenleme tarihli 86.250,00 TL tutarlı fatura ile 07.04.2015 tarihli 284,38 TL tutarlı faturalar olduğunu ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki ve zaman aşımı itirazlarının olduğunu, müvekkili şirketin takibe konu borcunun olmadığını, faturaya konu mal alışının olmadığını, takibe konu faturaların müvekkili ile Koray İnşaat şirketinin oluşturduğu adi ortaklığa ilişkin olduğunu, sadece müvekkili şirkete karşı takip yapılamayacağını, takip konusu faturaların adi ortaklık kaydında bulunmadığını, irsaliyeli olduğu belirtilen faturaların sevk irsaliyesinin bulunmadığını, icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.İhbar olunan Koray İnşaat şirketi iflas idaresi müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; takip konusu faturaların ortak girişim adına kesilmiş olduğunu belirterek davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile adi ortaklığa karşı açılacak davanın konusu para olduğu takdirde ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu olduklarından ortaklardan birinin, bazılarının ya da tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabileceği, somut olayda olayda para borcu nedeni ile adi ortaklığı oluşturan şirketlere birlikte dava açma zorunluluğunun bulunmadığı, her bir ortağın borçtan dolayı müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, alacaklının her hangi bir ortağa ya da ortaklığın bir kısmına takip ve dava açabilecek olması karşısında MSM Altyapı İnş. Enerji Petr. Mad. Nak. Gıda San. Tic. A.Ş – Koray İnş. Haf. Nak. Tic. Ltd. Şti. adi ortaklığı ortaklarından MSM Altyapı İnş, Enerji Petr. Mad. Nak. Gıda San. Tic. A.Ş.’ye karşı tek başına icra takibi yapılmasının mümkün olduğu, davada fatura ve içeriğindeki emtiaların teslim edildiğini ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, takibe konu faturaların adi ortaklık ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, adi ortaklığın bağlı bulunduğu vergi dairesine BA formları ile bildirilmiş olması karşısında fatura içeriğindeki emtianın teslim edildiğinin kabul edildiği, davalı tarafça ödeme emrinin tebliğinden sonra düzeltme beyannamesi verilmesinin bu sonucu değiştirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne Tarsus 1. İcra Dairesinin 2016/4398 sayılı icra takip dosyasına vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan Koray İnşaat şirketi iflas idaresi müdürlüğü vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede görüldüğünü, kararda belirtilen dava tarihinin yanlış gösterildiğini, dosyaya sundukları savunmalarının gerekçeli karara yazılmadığını, mahkeme kararında “deliller” bölümünde sadece Tarsus 1. İcra Dairesinin 2016/4398 sayılı dosyası ile 25.03.2019 tarihli bilirkişi raporunun yazıldığını, oysa dosya kapsamına sunulan tüm savunmaları, dilekçeler ekinde yer alan belgeler ve uzman görüşünün deliller açısından tartışılması ve değerlendirilmesi gerektiğini, mecburi dava arkadaşı olarak adi ortaklığın iki tarafını oluşturan şirketlerden sadece birisine yani müvekkili şirkete icra takibi başlatılması ve sonrasında itirazın iptali davası açılmasının hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu 31.03.2015 tarihli faturanın irsaliyeli fatura niteliğinde olduğunu ve fatura üzerinde yazılan “31.03.2015 tarihinde 5129 nolu irsaliye ile sevk edilmiştir” ibaresinin çelişik bir durum oluşturduğunu ve söz konusu faturayı hukuka aykırı hale getirdiğini, mahkemenin bu konuyu irdelemediğini, emtiaların teslim edildiğini ispat yükünün davacıda olduğunu kabul edilmesine rağmen ispat anlamında sadece faturanın adi ortaklık defterine kaydının ve BA formu ile vergi dairesine bildirilmesinin dikkate aldığını, savunmalarında faturaların hukuka aykırı düzenlendiği ve ürün teslimi olmadığı ısrarla ifade edilmesine rağmen mahkemece bu konunun değerlendirilmediğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekçelendirilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.İhbar olunan Koray İnşaat şirketi iflas idaresi müdürlüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip konusu borcun şirketin değil ortak girişimin borcu olduğunu, söz konusu faturaların hukuka aykırı düzenlendiğini, ihbar olunun müvekkilinin taraf ehliyetinin bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak iflas idaresi yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile konusu para olan alacaklar bakımından adi ortaklığı oluşturan şirketlerden her biri bu borçtan müteselsilen sorumlu olduğundan, alacağın adi ortaklığı oluşturan şirketlerin tamamından ya da birinden istenebileceği, dava konusu faturaların adi ortaklık defterlerinde işlenmiş olduğu, bu durumun mal teslimine karine oluşturduğu, davalının bu karinin aksinin yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, ispat edilemediği, bu sebeple ihbar edilen şirket vekilinin ve aynı gerekçe ile davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, dava konusu faturaların adi ortaklığın ticari defterlerine işlendiği ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ispat edildiği anlaşıldığından dava konusu para borcu bakımından davacının ikametgahı icra daireleri ve mahkemesi yetkili olduğundan bu hususa ilişkin davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine göre dava tarihinin hüküm kapsamında bulunması gerekli hususlardan olmadığı, İlk Derece Mahkemesince kararda dava tarihinin yanlış yazılmasının sonuca etkili olmadığı, gerekçeli kararda davalının savunmasının özetine yer verildiği, ancak kararda davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedildiği halde gerekçeli kararda bu husus gerekçelendirilmediğinden hükmün 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin birinci fıkrasını (c) bendine aykırılık teşkil ettiği, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ederek durmasına sebebiyet verdiği ve faturalara konu alacağın likit oması nedeniyle 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca icra inkar tazminatı şartlarının bulunduğu gerekçesiyle ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, davalının Tarsus 1. İcra Müdürlüğünün 2016/4398 sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takip konusu asıl alacak miktarı olan 86.534,38 TL’nin %20’si 17.306,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; adi ortaklık adına kesilen faturalardan dolayı sadece müvekkili şirket aleyhine takip başlatılmasının ve dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının icra takibine konu alacağı 28.01.2020’de…’a temlik edip ilgili evrakı icra dosyasına sunduğu, akabinde…’ın bu alacağı 12.08.2021’de…’a devretmesinden dolayı davacı sıfatı kalmadığı halde davanın temlik alana karşı yürütülmesi gerektiği halde temlik eden ilk davacıyla devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra takibinde iki faturaya dayanılmasına rağmen borcun sebebi dışına çıkılarak ticari defterlerin incelendiğini, davanın kabule dair gerekçesinin, takibe konu faturaların deftere kaydedilmesi olduğu ancak deftere kaydına ve çıkarılmasına dair açıklamalarının dikkate alınmadığını, takibe konu faturaların ihbar oluna şirkete tebliğ edildiğini ancak davanın müvekkiline karşı açıldığını, faturalar irsaliyeli olduğu ancak faturada teslim alan ve teslim eden kısımlarının boş olduğunu, israliye belgesinin sunulmadığını, faturanın şekil şartlarına aykırı olduğunu, faturaya konu ürünün tanker ile tesliminin mümkün olduğunu ancak davalının depolayacak tankeri veya yakıt yoksa fatura muhteviyatının teslim edildiğinin kanıtlanmamış sayılması gerektiğini, faturanın defterde kayıtlı olmasının tek başına akdi ilişkinin ispatı olamayacağını, irsaliyeli faturanın usulüne uygun tutulmaması halinde vergi mevzuatına göre hiç düzenlenmemiş sayılacağının dikkate alınmadığını, takip ve dava konusu faturaların adi ortaklığın o dönemde muhasebe kayıtlarını tutan ihbar olunan tarafından tutulduğunu, ödeme emrinin tebliği sonrası faturaların kaydına ilişkin hususun vergi dairesi nezdinde düzeltildiğini, dolayısıyla müvekkilinin takibe itirazı haklı olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, kararda, dosyaya sundukları uzman mütalaasının tartışılmadığını, bilirkişi raporu ile farklı sonuca ulaşıldığından bu iki tespit arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, davalı yemin deliline dayanmasına rağmen safahatta bu hususun hatırlatılmadığını, delilleri toplanmadan karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafça temyiz edilmediği halde yeniden hüküm kuran Bölge Adliye Mahkemesince yerel mahkemede hükmedilenden daha fazlası bir miktarda aleyhlerine vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek istinaf mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığa kesilen faturaya dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi.

3. 6100 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesi.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Davacı, MSM Altyapı İnş. Enerji Pert. Nak. Gıda San. Tic. A.Ş. – Koray İnş. Hafr. ve Tic. Ltd. Şti. Adi Ortaklığına kesilen faturalara dayalı olarak Tarsus 1. İcra Müdürlüğünün 2016/4398 sayılı icra dosyasındaki takip talebinde borçluyu MSM Altyapı İnş. Enerji Pert. Mad. Nak. Gıda San. Tic. A.Ş. olarak göstermiş olup davayı da husumet yönelttiği davalı tarafı bu şekilde göstererek açmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından davanın adi ortaklığı oluşturan gerçek veya tüzel kişilere ayrı ayrı yöneltilmesi gerekir. Gerek taşınır ve taşınmaz mallara, gerekse salt para alacağına ilişkin takip ve davalarda adi ortaklığı oluşturan şirketler arasında zorunlu takip ya da dava arkadaşlığı bulunduğundan, aksine hüküm bulunmadığı hallerde adi ortaklığa ait mallardaki rejimin iştirak halinde olduğunun kabulü zorunlu olduğundan ortaklığı ilgilendiren haklar ve borçlar bakımından ortakların tümünün davacı-alacaklı veya davalı-borçlu olmaları gerekir. Somut olayda salt para alacağı olan takip ve davalarda böyle bir zorunlu takip ya da dava arkadaşlığı bulunmadığının ve alacaklının, müteselsil sorumlu olan bu şirketlerden birini tercih ederek takip ya da dava açabilmesinin mümkün olduğunun kabulü doğru olmayıp, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği dikkate alınarak icra takibine konu faturalarda yer alan adi ortaklığın her iki ortağına yöneltilmiş geçerli bir icra takibi olmadığından 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi hükmü gereği açılan itirazın iptali davasının da takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.