YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8029
KARAR NO : 2023/1848
KARAR TARİHİ : 27.03.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1396 Esas, 2021/1229 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/265 E., 2021/263 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında sözlü olarak art arda teslimli şekilde gerçekleştirilmek üzere satım sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin davalıdan tüketicilere satılmak üzere bilgisayar vb. elektronik eşya siparişi verdiğini, tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemesi kararları doğrultusunda ayıplı olduğu tespit edilen ürünlerin davalıya iade edildiğini, bu kapsamda iade faturaları tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, davalının ise sevk irsaliyeleri ile ürünleri teslim aldıktan sonraki faturaların ödemelerini yapmadığını, bu nedenle başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile % 20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu icra takibinin geçerli ve yetkili icra dairesinde yapılmadığını, icra takibine itirazın reddine karar verilmesi gerektiğini, bir yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası açılmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayıplı ürünlerden 01.05.2016 tarihi itibarıyla sorumluluğun olan dava dışı Aktepe Ltd. Şti.’de olduğunu, davacının işlemiş faiz talebinin haksız olduğunu, takipten sonra işleyecek faiz oranının da hatalı olduğunu, takip talebinde davacı alacağının dayanaklarını bildirmemiş olduğundan ve cari hesap alacağı olarak da belirtilmeyen alacağa yapılan itirazın haklı ve hukuka uygun olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebi haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla takipte alacaklı davacının adresinin Küçükçekmece olduğu, borçlu davalının adresi ise Üsküdar olarak belirtildiği ancak tebligatın “Mecidiyeköy Şişli İstanbul” adresine yapıldığı, aksine bir düzenleme bulunmadığı hallerde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 89 uncu maddesine göre para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinin açık olduğu, davacı bu yetkiyi kullanmayarak yani kendi adresinde takip yapmayarak davalının adresinin “Üsküdar” olarak açtığı ancak yapılan kontrolde davalının adresinin ve tebligatın “Mecidiyeköy Şişli İstanbul “adresine yapıldığı görüldüğü, bu haliyle yetkisiz icra dairesinde takibin başladığı, davalı borçlunun takibe süresi içerisinde açıkça yetkiye itiraz ettiği ve bu yerin “Şişli İstanbul” İstanbul İcra Müdürlüğü olarak itiraz ettiği nazara alınarak davalının icra dosyasının yetkisine yapmış olduğu itirazın 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 50 nci madde yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi gereğince kabulüne, usulüne uygun olarak yetkili yerde yapılmış takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tanzim ettiği faturalarda, davalının müvekkili şirkete bildirdiği ikametgâh adresinin “…/B Üsküdar/İstanbul” olduğunu, davalının sonra yapılan ikâmetgah değişikliklerini de bildirmediğini, bu adresin faturalarda yer alması, sözleşmenin imzalandığı, yapıldığı ve ifa edileceği yerin Üsküdar ilçesi sınırlarında olduğu ve dolayısıyla 6100 sayılı Kanun’un 6 ve 10 uncu maddesi ve 6098 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesi gereği İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takibin yapılmasının özel dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması şartıyla mahkemece resen dikkate alınması gerektiği, 2004 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinde icra dairelerinin yetkisinin belirlenmesinde 6100 sayılı Kanun’un ilgili maddesine atıf yapılmış sayılacağının kabul edildiği, genel yetki kuralını düzenleyen 6100 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğu, 10 uncu maddesi uyarınca da sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, sözleşmenin ifa edileceği yerin ise, 6098 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesine göre tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği, huzurdaki davanın satım sözleşmesi kapsamında faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, alacaklının 6098 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesi gereği ikametgah adresinde veya 6100 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği borçlunun ikametgahı adresinde icra takibi yapabileceği, takipte alacaklı davacının adresinin Küçükçekmece olduğu, borçlu davalının adresinin ise Üsküdar olarak belirtildiği, ancak ticaret sicili kayıtlarından 24.08.2016 tarihli ticaret gazetesinde yayınlanan 11.08.2016 tarihli ortaklar kurulu kararına göre davalı şirketin merkez adresinin Şişli-İstanbul adresine nakledildiği, aynı adresin sevk irsaliyelerinde de yazılı bulunduğu, takip başlatılan İstanbul Anadolu İcra Dairesi davacının veya davalının yerleşim yeri olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan BA-BS formlarının, davalı firmanın yetkilileri tarafından müvekkili şirkete gönderilen elektronik postalar vb. bilgi ve belgeler, taraflar arasındaki süregelen bir akdi ilişkinin varlığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı şirketin tanzim ettiği faturalarda, davalının müvekkili şirkete bildirdiği ikametgâh adresinin, “…/B Üsküdar/İSTANBUL” adresi olduğunu, davalının sonra yapılan ikametgah değişikliklerini davacıya bildirmediğini, sözleşmenin ifa edileceği yerin, 6098 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesine göre tespit edilmesi gerektiğini, buna göre borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleceğini, “…/B Üsküdar/İSTANBUL” adresinin faturalarda yer alması, sözleşmenin imzalandığı, yapıldığı ve ifa edileceği yerin Üsküdar ilçesi sınırlarında olduğu ve dolayısı ile İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisinin bulunduğunu açık şekilde ortaya koyduğunu, dolayısıyla icra takibinin yetkili yerde yapıldığını, Mahkemece verilen karar işin esasına yönelik bir karar olmadığından, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesi uyarınca davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığını ileri sürerek resen dikkate alınacak sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı hakkında başlatılan icra takibine icra dairesinin yetkili olmadığından bahisle yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371, 6 ncı maddeleri, 2004 sayılı Kanun’un 50, 67 inci maddeleri, 6098 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı vekili, vekalet ücretine yönelik temyiz sebebini istinaf dilekçesinde ileri sürmemiştir. Temyiz aşamasında daha önce ileri sürülmeyen vakıa ve delillerin ileri sürülmesi mümkün değildir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.