YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8028
KARAR NO : 2023/1873
KARAR TARİHİ : 27.03.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1238 Esas, 2021/1216 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/442 E., 2020/675 K.
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ve davalının akrabası olan …’ın davalının cinayet davasına karışması sebebi ile tutuklanması üzerine şirketin iş ve işlemlerinde sıkıntı yaşanabileceğinden şirketi güvenilir birine devredilmesi gerektiğini, şirketin tüm işleri ile kendisinin ilgileneceğini söylediğini, müvekkilinin de bu teklifi samimi bularak kabul ettiğini ve davalının Beran İletişim İnş. Ltd Şti.ndeki hissesini 07.11.2019 tarihli sözleşme ile devraldığını, aynı gün …’a şirket dair tüm yetkileri devrettiğini, ancak devirden kısa bir süre sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/183441 soruşturma sayılı dosyasında dolandırıcılık iddiası ile göz altına alınıp ifadesine başvurulduğunda şirketin hisse devir işleminin illegal faaliyetlere devam maksadıyla yapıldığını anladığını, müvekkilinin şirketle ilgili böyle bir durumdan haberdar olmadığını, devir nedeni ile herhangi bir bedel ödemediğini, bedel ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hisse devir işleminin gerçekleştirilmesinde iradesinin sakatlandığını ileri sürerek hisse devrine ilişkin 01.11.2019 tarihli sözleşmenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın dava dilekçesindeki beyan ve ifadesi, davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alındığında noter huzurunda yapılan hisse devir sözleşmesinin iptalini gerektirir herhangi bir hilenin söz konusu olmadığı, davacı tarafın serbest iradesiyle hisse devir sözleşmesi yaptığı, sözleşmenin yapılmasından sonra davacının soruşturma dosyasında ifadesine başvurulmasının devir sözleşmesiyle bir ilgisinin bulunmadığı, bu bağlamda iptali istenen devir sözleşmesinin hile ile yapıldığı yönünde herhangi bir iddia ve delilin söz konusu olmadığı, davacının, dava konusu şirketteki davalı hissesinin tamamını noterde yapılan hisse devir sözleşmesi ile bedeli karşılığında devraldığı, devir sözleşmesinin yapılmasında herhangi bir hilenin söz konusu olmadığı gibi bu yönde davacı tarafın bir iddiasının da bulunmadığı, davacının akrabalarının telkini sonucunda şirkete ortak olmasının devir sözleşmesini geçersiz kılmayacağı, davacının ancak koşulları mevcut ise ve şirketin tek ortağı olduğu dikkate alındığında şirketin fesih ve tasfiyesini talep edebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararda davacı tarafın serbest iradesiyle devir sözleşmesi yaptığı belirtilmişse de yerleşik içtihatlarda hilede aldatılan şahsın iradesi ile irade beyanı birbirine uygun olsa da bu iradenin oluşumunda aldatan tarafın sebep olduğu bir saik hatasının söz konusu olacağı denilerek iradenin oluşumundaki hilenin iradeyi sakatladığının belirtildiğini, dava konusu uyuşmazlıkta … tarafından müvekkilinin aldatılarak şirket hissesi müvekkiline devredildiğinden müvekkilinin iradesinin hile nedeniyle sakatlandığının kabulü gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından devir alınan şirketin sicil kaydına göre davacının şirket ortağı olduğu ve şirketi münferiden temsil etmek üzere yetkili kılındığı, hisse devrine ilişkin Karşıyaka 4. Noterliğinin 07.11.2019 tarihli ve 36826 sayılı devir sözleşmesine göre davalı …’a ait hissenin tamamının 400.000,00 TL bedel karşılığında davacıya devredildiği, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyan ve ifadesi, davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alındığında noter huzurunda yapılan hisse devir sözleşmesinin iptalini gerektirir herhangi bir hilenin söz konusu olmadığı, davacı tarafın serbest iradesiyle hisse devir sözleşmesi yaptığı, sözleşmenin yapılmasından sonra davacının soruşturma dosyasında ifadesine başvurulduğu ve davacının “… …’nın kuzeni …’ın eşi Yaşar’ın akrabası olduğunu, bu şirketi devir almasını …’ın istediğini..” beyan ettiği, bu bağlamda iptali istenen devir sözleşmesinin hile ile davacının aldatılmak suretiyle yapıldığı yönünde herhangi bir iddia ve delilin söz konusu olmadığı, davacının, dava konusu şirketteki davalı hissesinin tamamını noterde yapılan hisse devir sözleşmesi ile bedeli karşılığında devraldığı, devir sözleşmesinin yapılmasında herhangi bir hilenin söz konusu olmadığı gibi bu yönde davacı tarafın bir iddiasının da bulunmadığı, başlatılan ceza soruşturma kapsamında ifadesi alınan davacının akrabalarının telkini sonucunda şirkete ortak olmasının devir sözleşmesini geçersiz kılmayacağı, davacının sübuta ermeyen davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; şirket hissesinin devrini gerçekleştiren dava dışı …’ın maksadının davalının tutuklanması değil de şirketin illegal işlerinin devamı olduğunu ceza soruşturması sırasında anlaşıldığını, devir işleminden hemen sonra şirketle ilgili olarak dava dışı …’a yetkilerini devrettiğinden şirketle ilgili herhangi bir işlem yapmadığını, müvekkilinin sosyal hayatı ve şirketin faaliyet alanları dikkate alındığında bu şirketin faaliyetlerini sürdürmek amacıyla hisse devrini gerçekleştirmeyeceğinin açık olduğunu, ailevi ilişkiler kullanılarak basit bir yalanı aşan müvekkilini kandıracak ve yanıltacak yoğunluk ve güçteki sözleri ile planlanıp sergilenen davranışların hileli davranış olarak nitelendirilmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da hile kavramının, gerçek durumu bilmesi halinde bir kimsenin kabul etmeyecek olduğu bir şeyi kabul etmesine diğer bir kimse tarafından yol açılmış olması hali olarak tanımlandığını, bu durumda müvekkilinin hileli davranışlar ile yanıltılmış olup, yanıltıldığı hususları, hakkında başlatılan soruşturmanın sorgu aşamasında öğrendiğini, hilenin sebep olduğu sakatlığın irade beyanında değil, iradenin oluşmasında meydana geldiğini, hilede aldatılan şahsın iradesi ile irade beyanı birbirine uygunsa da bu iradenin oluşumunda aldatan tarafın sebep olduğu bir saik hatasının söz konusu olduğunu, müvekkilin noter huzurunda resmi şekilde hisse devrini gerçekleştirdikleri şirketin illegal faaliyetlerle uğraşan bir şirket olduğunu bilmesi halinde söz konusu hisse devri sözleşmesini yapmayacağını, müvekkilinin iradesinin hile nedeniyle sakatlandığının kabulü gerektiğini, müvekkilin, iradesinin sakatlandığının, şirket ile fiilen hiçbir bağı olmadığının, hiçbir maddi menfaat gütmeksizin, hatıra binaen ve güven ilişkisi ile şirketi devraldığının tespitine yarayan delillerinin ve müvekkilinin şirket hisse devri karşılığında hiçbir bedel ödemediğinin tespiti için faal olan bankalardaki hesap hareketlerinin celbi ve tanık dinletme talepleri değerlendirilmeksizin, karar verildiğini belirterek istinaf mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hisse devir işleminin irade sakatlığı iddiası ile iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1, 30 ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.