Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/8007 E. 2023/3720 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8007
KARAR NO : 2023/3720
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1464 Esas, 2021/381 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/1753 E., 2019/554 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit, istirdat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleşen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında hammadde alımı için sözleşme yapıldığını, teslim edilecek mal karşılığında davalıya çekler verildiğini, davalının mal teslimatını yapmayarak çeklerin bedelini tahsil için muhtelif bankalara verdiğini, davalı şirketin ödeme sıkıntısı içerisinde olduğunu ileri sürerek toplam tutarı 460.000,00 TL olan 8 çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/574 E. ve 2017/955 K. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. arasında hammadde alımına ilişkin sözleşme yapıldığını ve müvekkili tarafından bu şirkete çekler verildiğini, dava dışı şirketin davacıdan aldığı çeklerin bir kısmını davalı bankaya kullanacağı kredi karşılığında rehin olarak verdiğini, banka tarafından bu çeklerin icra takibine konu edildiğini, çeklerin rehin cirosuyla davalı bankaya verildiğini ancak çekler için rehin cirosu caiz olmadığından davalı bankanın çekte yetkili hamil sıfatını kazanamadığını, bankanın çeke dayalı hakları kullanamayacağını ileri sürerek tahsil edilen çeke dayalı takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Birleşen Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/203 E. ve 2018/414 K. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. arasında hammadde alımına ilişkin sözleşme yapıldığını, müvekkili tarafından bu şirkete çekler verildiğini, şirketin alınan çeklerin 250.000,00 TL tutarındaki kısmını davalı bankaya kullanacağı kredi karşılığında rehin olarak verdiğini, bankanın ihtiyati haciz kararı aldırması üzerine müvekkilinin ticari itibarının zarar görmemesi için çekler karşılıığı 250.000,00 TL’yi 03.03.2017 tarihinde davalı bankaya ödediğini, çeklerin rehin cirosuyla davalı bankaya verildiğini ancak çekler için rehin cirosu caiz olmadığından davalı bankanın çekte yetkili hamil sıfatını kazanamadığını, bankanın çeke dayalı hakları kullanamayacağını ileri sürerek tahsil edilen çek karşılığı olan toplam 250.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda tarafların bankalar nezdinde kredi notlarının yükselmesi amacıyla karşılıklı olarak birbirlerine teminat amacıyla çekler verdiğini, davalının verdiği çekleri davacı uhdesinde iken bu davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine ve davacı tarafın doğruyu söyleme yükümlüğüne aykırı davranması nedeniyle %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.

2.Birleşen Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/574 E. ve 2017/955 K. sayılı davada davalı vekili dava dilekçesinde; davaya konu 2 adet çekin bankanın takipli müşterisi Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. tarafından kullanılan krediye mahsup edilmek üzere temlik cirosuyla davalı bankaya verildiğini, davalı bankanın çeklerde yetkili hamil olduğunu, çeklerin temlik cirosuyla bankaya verildiğini, keşideci ile lehtar arasındaki uyuşmazlığın iyi niyetli bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.

3.Birleşen Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/203 E. ve 2018/414 K. sayılı davada davalı vekili dava dilekçesinde; davaya konu çeklerin bankanın kredi borçlusu Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. tarafından kullanılan krediye mahsup edilmek üzere temlik cirosuyla davalı bankaya verildiğini, çeklere dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alındığını ve çekler karşılığının davacı firma tarafından bankaya ödendiğini, davalı bankanın çeklerde yetkili hamil olduğunu, çeklerin temlik cirosuyla bankaya verildiğini, keşideci ile lehtar arasındaki uyuşmazlığın iyi niyetli bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dosya yönünden; her iki tarafın ticari defterlerindeki kayıtlara göre davacı şirketin davalıdan çeklerin toplam tutarından daha fazla şekilde alacaklı olduğu, davaya konu çekler ister teslim edilecek mal karşılığında ister teminat amacıyla verilmiş olsun taraflar arasındaki ilişki yönünden bedelsizlik iddiasının ispatlandığı, birleşen davalar yönünden; her iki birleşen dosyadaki davaya konu çeklerin lehtar Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. tarafından temlik cirosu ile davalı bankalara teslim edildiği, çekin rehin amaçlı devredildiğine dair çekte bir kayıt bulunmadığı, bankaların meşru hamil sıfatını kazandığı, her iki birleşen dosyada davalı bankaların çeki devralırken bile bile davacının zararına hareket ettiğine dair bir iddiası olmadığı gibi bu konuda bir delil de sunulmadığı, keşideci ile lehtar arasındaki akdi ilişkiye dayanan bedelsizlik def’inin davalı bankalara karşı ileri sürülme imkanının bulunmadığı gerekçeleriyle asıl davanın kabulü ile asıl dava konusu çekler nedeni ile davacının, davalı Can Zirai İlaç Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine, birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen davalarda davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Birleşen davalarda davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çeklerin Can Zırai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. tarafından kullandığı kredilerin teminatı olarak rehin alındığını, davalı bankaların yetkili hamil olmadıklarını, her iki bankadan gelen cevabi yazılarda çeklerin rehin/teminat olarak alındığının açıkça yazılı olduğunu belirterek kararın bu nedenlerle kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 687 nci maddesi uyarınca keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankalara karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olma şartına bağlı olduğu, davalı bankaların çeklerin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettikleri yönünde davacının hiçbir delil ibraz etmediği, davalı bankaların iyi niyetli 3. kişi sıfatıyla ve yetkili hamil olarak çekleri temlik cirosu ile devraldıkları gerekçesiyle birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen davalarda davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Birleşen davalarda davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davalarda taraflar arasındaki ticari satıma dayalı olarak verilen çekler nedeni ile menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un 687 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup birleşen davalarda davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)

KARŞI OY

Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı Can Zirai İlaç Gübre Paz. Ltd. Şti. ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalıya dava konusu çekleri keşide ettiğini, ancak davalı şirketin mal teslimatı yapmadığı gibi lehdarı olduğu çekleri kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere davalı bankalara gizli rehin cirosu ile temlik ettiğini, davalı bankaların yetkili hamil olmadıklarını bildirerek menfi tespit davası açmıştır.

Yerel Mahkemece, davalı şirket yönünden davanın kabulüne, davalı bankalar yönünden davanın reddine karar verilmiş,

Davacı vekilinin, davalı bankalar yönünden vaki istinaf kanun yolu başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiş,

Davacı vekilinin temyiz kanun yolu istemi de çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Uyuşmazlık çekte rehin cirosunun caiz olup olmadığına ilişkindir.

Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması mümkün bulunan 6102 sayılı TTK 818 maddesinde, rehin cirosu ile ilgili aynı kanunun 689. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz değildir. Rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla (gizli rehin cirosu) çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişi yetkili hamil olmayıp, çeke dayalı haklarını kullanamaz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir (Y. 11. H.D. 07.02.2018 gün 2016/13040 esas, 2018/828 karar, Y. 11. H.D. 07.11.2018 gün 2017/1263 esas, 2018/6862 karar, Y. 11. H.D. 16.01.2017 gün ve 2015/12305 esas, 2017/283 karar vd. sayılı kararları).

Dava konusu çeklerin, davalı şirket tarafından kullanılan krediler nedeniyle davalı bankalara tevdii edildiği dosya içeriği ile sabittir.

Davacı, çeklerin gizli rehin cirosu ile davalı bankalara tevdii edildiğini, davalı bankaların yetkili hamil olmadıklarını iddia etmekte,

Davalı bankalar ise çeklere temlik cirosu ile hamil olduklarını savunmaktadır.

Dava konusu çeklerin üzerinde gizli rehin cirosu ile temlik edildiğine ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.

Ancak bu konuda Mahkemece banka kayıtları üzerinde bir inceleme yapılmamıştır.

Mahkemece, davalı şirket ile davalı bankalar arasındaki kredi ilişkisi nedeniyle banka kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak dava konusu çeklere davalı bankaların ne şekilde hamil oldukları, davalı bankaların yetkili hamil olup olmadıklarının saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiştir.

Açıklanan nedenle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine yönelik çoğunluk görüşüne katılamıyorum.